Biraz İnsaf Lütfen!

101

Başbakan konuşmamızı istemiyor. Sadece kendisinin konuşması ve bizim dinleyici konumunda kalmamızı, kendi demokrasisinin gereği sayıyor. Konuşana da Başbakanımız alışkanlığı gereği, ağıza alınmayacak laflar sarf edebiliyor.  En ağır bir üslupla gereksiz ithamlarda bulunabiliyor. Son zamanlarda üslup değişikliği tavsiye edilmiş olacak ki, tam bir komedik tiyatral  anlayışla yumuşak fakat derinden hakaretler gönderiyor. Sonra da mesela diyor ki; “lütfen bu liderler televizyona çıktığı zaman, çocuklarınızı televizyonlardan uzaklaştırın.”

Şehit cenazelerinde de; “şehitler ölmez, vatan bölünmez!”,”vatan sana canım feda!”, “Askere uzanan eller kırılsın!” tarzında sloganlar atmamız istemiyor. Bu sloganlar  PKK’lıları üzmektedir belli… PKK’lıların üzülmeleri önemli değil ama sayın Başbakanımızın bu sloganlardan rahatsızlığını dikkate almak (!) zorundayız. Başbakanımıza dokunuyor olmalı ki; şehit cenazelerinde hassasiyet gösteren insanları, şehit cenazelerinden rant sağlama  şuursuzluğuyla itham etmektedir. Sayın Başbakan’ın tebası konumundakiler PKK’ya tepki gösterecek milli hassasiyete sahip olmayabilirler. Bu durumda da başkalarının bu meseleyi sahiplenmelerini yadırgamamaları gerekir.

Başbakan TBMM’de yaptığı açılım konuşmasında söylediği sözlerle büyük bir günaha girdi. Üstelik bu sözlerinin açtığı yaraya tuz biber, aynı söylemlerini Malatya’da da devam ettirdi. Makul düşünebilen herkes Başbakan’ın meclisteki  sözlerine itibar etmedi. Bu sözlerdeki abesle iştigal haline gerçekten üzüldük.Türk milletinin değerlerini asla benimsemeyen, din menşeli düşünce tarzından da gömlek değiştirerek uzaklaşan Başbakanın, hangi düşünce sistemini benimsediği son konuşmaları ile anlaşılmaz  bir hal almıştır.

Bidayette Turgut Özal’ın dünyasında başlayan açılım düşüncesi, Tayyip Erdoğan ve şürekası tarafından yeniden ve daha ciddi bir şekilde ele alındı. Önce Kürt açılımı adıyla ifade edilen, sonra demokratik açılım olarak şekillendirilen ve hatta nasıl bir milli birlik anlayışına dayanıyorsa,  işte öyle bir milli birlik projesi olarak da gündeme getirilen bu açılım belası, istenen şekli almayınca da  sayın Başbakan dengesini kaybetti  ve millete yapılabilecek en büyük hakareti yaptı. Başbakan’a göre şehit cenazelerinde “bağırıp çağıranlar” siyasi rant için bunu yapıyorlarmış. Şehit cenazelerindeki tepkiyi bağırıp çağırmak olarak değerlendirmek nasıl bir anlayış düşünün, sizin içiniz yanıyor, yüreğiniz kanıyor, Başbakan’ın umurunda değil; O’na göre siz kuru gürültü yapıyorsunuz.

Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının bizzat kendisi, şehit kanı istismarı yaparak bu istismarı başkalarına, hem de çok çirkince yakıştırmaktadır. Şehitleri için hassasiyet gösteren şehit yakınlarını, vatan ve millet sevdalısı, yüksek hassasiyet sahibi  insanları, doğru olmayan ithamlarla kırmaktadır. Bir şehit yakını olarak hassasiyetimizi basit siyasi bir manaya indirgemek anlamına gelen ve hiç bir insaf sahibinin söylemeyeceği sözlere bir bakalım. Başbakan; TBMM’deki konuşmasında; “mevcut politikalarını sürdürebilmek için şehitler gelsin düşüncesinde olanlar var” diyor. Sayın Başbakan bu söylediğine acaba inanıyor mu?

Vicdanının sesine kulak vermediği bir anında söylediği söz olarak kabul edelim derken, Malatya’da da: ” ‘Bayrağa sarılı tabutlar gelsinde çığırtkanlık yapalım, bağıralım, çağıralım, işaretlerle beraber bunu ranta dönüştürelim’  diyen bir anlayışın da mensupları değiliz.” dedi. İnsan elinde olmadan düşünüyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan acaba kimin veya kimlerin başbakanı?.. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı, dolayısıyla her siyasi görüş mensubu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının başbakanı değil mi?  

Bu şekildeki bir konuşma benim tanıdığım Battal Gazi’nin torunları Malatya halkının tepkisini mutlaka almalıydı. Sadece Malatya halkı değil, Türkiyede yaşayan akıl ve insaf sahibi her insan bu hadisede taraf olmalı ve Türk milletinin şerefli evlatları bu insafsızca itham karşısında tepki koymalıydı. AKP’li siyasiler, AKP üyesi vatandaşlar partilerinden istifa etmeliydiler. Bizim mukaddes bildiğimiz değerlerimiz uğruna, canlarını feda eden şehitlerimiz için coşan duygularımızın tezahürü sloganları dahi bu kadar kötü niyetli bir yoruma tabi tutan Başbakanımızın yaptığı bu yanlış, bardağı taşıran son damla olmalıydı. 

Bu nasıl bir  büyüdür ve nasıl bir teslimiyet ki; şehitleri için ağlayanlara hakaret eden Recep Tayyip Erdoğan’ın bu hakaretleri görmemezlikten geliniyor. Yapılan hakaretin Türk milletinin tamamına yapılmış olduğu da algılanamıyor.

Biraz insaf sayın Başbakan, PKK’lılara gösterdiğiniz müsamahayı şehit ailelerine ve bu konuda hassasiyet sahibi olan insanlara da gösterin lütfen…