Müslüman Akıllı İnsandır

110

Ey rabbimiz ibadet ve itaatimizi kabul eyle…
Şüphesiz sen bizi duyuyor, biliyorsun. Rabbimiz tövbemizi kabul eyle. Şüphesiz sen tövbeleri kabul eden rahmeti ve merhameti bol olansın.
Rabbimiz şayet unutacak ve yanılacak olursak bizi hesaba çekme. Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz bizi çekemeyeceğimiz yük altına sokma. Bize acı, bizi bağışla, bizi affeyle. Kâfirlere, zalimlere, münafıklara, şeytana ve şeytanlaşmış insanlara karşı bize yardım eyle. ÂMİN.

İbni Ömer (r.a)’dan rivayet edilen bir hadiste peygamberimiz(sav) şöyle buyuruyor;
Müslüman müslümanın kardeşidir, ona haksızlık etmez, onu haksızlığa da bırakmaz.
Kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah’ta onun (dünya ve ahrette) ihtiyacını giderir. Kim bir müslümanı üzüntü ya da sıkıntıdan kurtarırsa, Allah’ta onu kıyamet gününün üzüntü ve sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim müslümanın bir kusurunu örterse, Allah’ta onun kıyamet günü bir kusurunu örter.

Kadı İlyas Hz. Muaviye(r.a)’ın oğlu Basra valiliği yapmış tabiinden çok akıllı ve zeki biri. Bir sözünde şöyle buyuruyor;
“Ben insanlarla konuşurken aklımın yarısını, iki kişinin davasını çözerken de aklımın tümünü kullanırım.” Yine bir sözünde “Kendi kusurunu bilmeyen kişi ahmaktır.” Buyurur.
Şimdi birinci sözünden başlayalım.
Bir gün kadı İlyas’ın huzuruna birbirinden davacı olan iki kişi gelir.
Davacı kadıya; “Efendim ben şu şahsa bu kadar para verdim şahidimde yok, bu kişi de parayı inkar ediyor.” Kadı İlyas davacıya “sen parayı bu adama nerede teslim etmiştin” diye sorar.
Davacı: “Bahçede ağacın yanında” diye cevap verir.
Kadı davacıya: “Bahçeye gidip o ağacın bir yaprağını getirebilir misin?” der.
Davacı: “Evet” cevabını verir.
Davacı adam ağacın yaprağını getirmeye gidince davalı mahkeme salonunda oturup beklemeye başlar. Kadı bir taraftan diğer kişileri dinlerken bir taraftan da davalıyı süzmektedir.
Kadı biraz sonra adamı yanına çağırarak sorar.
“Davacı arkadaşın şimdiye kadar o ağacın yanına ulaşmıştır değil mi?”
Davalı: “Hayır efendim henüz oraya ulaşamamıştır” der.
Kadı İlyas yerinden fırlar: “Seni sahtekâr seni şimdi yakayı ele verdin.” der. Emanet paranın tümünü sahibine ödetir.
Kadı İlyas’ın diğer sözü:
“Kendi kusurunu bilmeyen ahmaktır.”Kusurunu bilmek, kusurda ısrar etmemeyi, kusurları en aza indirmeyi gerektirir. Herkes kendi kusurunu görüp bunlardan vazgeçmeye çalışırsa mesele biter.
Ama bitmiyor neden? Herkes başkasının kusurunu görüp onu düzeltmeye uğraşıyor. Çoğu zaman kaş yapalım derken göz çıkarılıyor. İşler içinden çıkılmaz hale geliyor.
Onun için herkes akıllı olacak önce kendi kusurunu görecek. Sizi daha fazla yormayalım, yorgunluğunuzu giderecek bir fıkra ile konuyu bitirelim.
Temel âdeti olduğu üzere her gün uğradığı gazete bayisine gider. Dursun’dan bir gazete rica eder. Dursun’da sırada kimse olmadığı halde zorluk çıkarmak için sıraya girip beklemesini ister. Bir müddet bekleyen Temel sinirlenir. Dursun’a okkalı bir tokat indirir. Neye uğradığını şaşıran Dursun kim bana tokat attı der.
Temel gayet sakin:
Bu kadar kalabalık içinde sana tokat atanı ne bileyim ben der.
Müslüman akıllı insandır nerde duracağını, nerde vuracağını da bilir.
Yarınınız bugününüzden daha güzel olması dileğiyle Allah(cc)’a emanet olun.