Helal Süt – Helal Oy

214

 


İnsanın anasından emdiği sütün helal olup olmaması kültürümüzde çok önemli. Ana ve babalar evlatlarının evlenmesi için uygun görecekleri kız veya erkeğin helal süt emmiş, yani anasının babasının, soyunun ve geçmişinin temiz olmasını ararlar.


İş hayatına ilk atıldığımda bir süt fabrikasında çalışmıştım. Buradaki tecrübem bana sadece emdiği değil, sattığı sütün de insan kalitesini gösteren bir ölçü olabileceğini öğretti.


Süt hile yapmaya çok müsait bir ürün. Su ile çok kolay karışabiliyor. Birçok vatandaşımız sütü satarken içine bir miktar su karıştırarak haksız kazanç elde etmeye çalışıyor. Süt işleme fabrikaları bu hileyi tespit için sütün dansitesini (yoğunluğunu) bomemetre denilen basit bir cihazla ölçerler. Sütün yoğunluğu suya nazaran fazla olduğu için içine su konulmuş sütün yoğunluğu düşer.


Sütün kalitesi için yağ oranı da önemlidir. Çünkü sütten tereyağı üretmek isteniyorsa tereyağı elde etme oranı yükselir. Peynir veya yoğurt üretmek istenirse bu ürünlerin yağlı tipleri daha lezzetli ve pahalı olur. Süt üreticilerinin bir kısmı sütü biraz beklettikten sonra üstte biriken kremasını (yağını) alarak daha düşük kaliteli hale gelmiş sütü fabrikaya satarlar.


Yağın yoğunluğu sütten daha düşük olduğu için, kreması alınmış sütün yoğunluğu yükselir. Fabrikada süt alımı esnasında sadece bomemetre ile yoğunluk kontrolü yapılıyorsa,  bu iki özelliğin de farkında olan hileci süt üreticileri için ikinci bir hile fırsatı mevcut demektir. Şöyle ki kremasını alarak yoğunluğunu yükselttiği sütün içine su ilave etmek suretiyle yoğunluk istenen değere ayarlanabilir. Evinde bir tek ineği olan okuma yazması olmayan köylü vatandaşımız bile, bir bomemetre alarak böyle ince ayarlı çifte hileyi gerçekleştirme konusunda çok becerikli olabilmektedir.


Bu bakımdan süt işleme fabrikasında biz, yoğunluk ölçümüne ilave olarak süt içindeki yağ oranını ölçen daha gelişmiş cihazlarla bu hileleri tespit etmeye çalışırdık.


Komşu bir ilin muhafazakâr bir ilçesinde, süte hile yaparak satmaya çalışan insanımızın toplam süt üreticileri içindeki oranının yüksekliği beni çok şaşırtmıştı. O zamandan beri kanaatim odur ki, eğer süt üretip satıyorsa, bir kişinin dürüstlüğünü gösteren en önemli gösterge sattığı sütün kalitesidir.


Aynı ilçede iki seneye yakın çalıştım. Bu ilçede ormandan kaçak kesim de çok yaygındı. Çok geniş bir ormanlık alanın benim görev sürem içinde kaçakçılar tarafından tamamen ağaçsız bırakıldığına şahit oldum. İlçenin yerlisi bir esnafa, “bu kadar dindar bir halkın bunu nasıl yapabildiğine şaşırdığımı” söylediğimde gülerek, “bizim halkımız devletten çalınanı hırsızlık saymaz” diye cevap vermişti. Bütün milletin her ferdinin hakkının yenilmesi nasıl hırsızlık olmazdı, anlamak mümkün değil.


Bu zihniyetin sadece süt ticareti ile sınırlı olmadığı herkesin malumu.


Geçen seçimlerde aday olan, bir belediyenin üst düzey yöneticilerinden biri belediyeye iş yapan bir müteahhitten yüksek meblağda rüşvet almış. Rüşveti aldığı müteahhide “bunun bir lokması bile boğazımdan geçmeyecek, bunu seçimde harcayacağım” diye söylediğini duymuştum. İnsanların en kolay kendisini kandırabildiğini ve ne kadar kolay yoldan çıkabildiğini gösteren örneklerden sadece biri idi.


Bu politikacı tipini yaratan vatandaşlar olarak kendimize soralım: Aynı kültürün yetiştirdiği politikacı tipinden dürüstlük beklentimiz ne kadar gerçekçidir?


Vatandaş olarak biz gerçekten seçtiklerimizin veya kamu görevlilerinin dürüst olmasını istiyor muyuz? Bize kamu imkânlarından bir miktar haksız kazanç temin etmeleri halinde bunu elimizin tersi ile itebiliyor muyuz, yoksa haram kazancı yiyip, bize bu imkânı verenlerin bütün kusurlarını görmezden mi geliyoruz?


Hırsızlığa, rüşvete, haksız kazanca karşı çıkanların derdi gerçekten bu haramların/suçların kökünün kazınması mı, yoksa birileri yapıyor, ben yapamıyorum kıskançlığı mıdır?


Kimi bir ihaleye, kimi bir tayine, kimisi de bir torba kömüre oyunu satan vatandaşlar varsa ve bunlar güya kamu görevlilerinden dürüstlük beklemekte ise, bunlar sütün hem kremasını çalan ve hem de süt içine su koyan çifte hilecilere benzetebiliriz.


Demokrasimizin selameti için, bu ikiyüzlü hilecileri tespit eden ve etkisiz kılan yeni yöntemler bulmak, seçimlerde kullanılan helal oy oranını artırmak zorundayız.

Önceki İçerikTerör ve Örtülen Gerçekler
Sonraki İçerikTarihi Genetik
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.