Muharrem Ergin dili tarif ederken “… kendine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık,… ” ifadesini kullanmıştır (ERGİN 1977:1). Dilin canlılığının en iyi gözlenebildiği dil alanları ise (Türkçe Sözlük’te “Bir dilin sınırları içinde , bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği”şeklinde tanımlanan) ağızlardır. Canlı varlıkların özelliği doğup büyümek ve ömürlerini tamamladıktan sonra yerlerini diğer canlılara bırakmak üzere hayattan çekilmektir. Dilin yapı taşlarını oluşturan sözler de böyledir. Yazı dilindekiler kayda geçirildikleri için daha uzun ömürlü olsalar da ağızlara ait sözler (insan hayatının sürekli değişip gelişmesiyle) kenara çekilmekte, yerlerini yazı dilinin ya da standart konuşma dilinin sözlerine bırakmaktadır.
Ağızlarda kaybolup gitmekte olan bu sözlerin içinde (her zaman dış etkilere açık olan) standart dilin eksiklerini kapatacak çok unsur vardır. Tabii yararlanmayı bilene. Özellikle yabancı kökenli sözler için ağızlardan Türkçe kökenli karşılıklar bulmak mümkündür. Nitekim Cumhuriyetimizin kurulmasıyla birlikte Atatürk’ün öncülüğünde bu yolda çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Türkiye’de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi ve daha sonra hazırlanan Derleme Sözlüğü ile başlayan bu çalışmalar, daha sonra Ahmet Caferoğlu, Zeynep Korkmaz, Turgut Günay, Ahmet Bican Ercilasun, Efrasiyap Gemalmaz ve Tuncer Gülensoy gibi bilim adamlarının yaptıkları ve yaptırdıkları derleme ve inceleme çalışmalarıyla sürmüştür.
Kocaeli ağızları üzerinde yapılmış çalışmalardan en eskisi Ayfer Akata’nın 1973 yılında Ankara Üniversitesi DTCF’ye sunduğu 245 sayfalık mezuniyet tezidir. Biz de bu çerçevede lisans ve yüksek lisans tezlerimizi Kocaeli ağızları üzerinde yapmıştık (ACAR, 1984 ve ACAR,1988). 2004 yılının sonunda Kandıra Kaymakamlığı ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin ortaklaşa düzenledikleri “Kandıra Sempozyumu’na da karşılaştırmaya dayalı bir bildiri sunmuştuk (ACAR, 2004). Metin derlemeleri 1983 ve 1986 yılında yapılan bu çalışmalarda yörenin ağız özeliklerini ortaya koymuştuk. İlk ikisinde küçük birer sözlük de vermiştik. Ancak bu üç çalışmanın dayandığı metinlerdeki söz varlığının daha ayrıntılı olarak ele alınması, kaçınılmaz bir gereklilik olarak durmaktaydı.
Bu bildirinin konusunu sözünü ettiğim gereklilik belirledi. Ayrıntılarını bildiri sonundaki eklerde verdiğimiz gibi 1983 yılında Kandıra’nın 5 köyündeki 12 kişiden derlediğimiz 59 sayfa ve 1986 yılında İzmit’in üç ayrı ağız bölgesindeki 13 köyde oturan 19 kişiden derlediğimiz 53 sayfa metni yeniden tarayarak, söz varlığını ortaya koymaya çalıştık. Çalışmamızın bundan sonraki adımları ve kullandığımız yöntem şu şekildedir:
-
Metinlerdeki kelimeler verilirken yanlarına hangi metnin neresinde geçtiği parantez içindeki kısaltmalarla yazılmıştır. Meselâ T1-246. Buradaki harf ağız bölgesini, ilk rakam kişiyi, ikincisi ise söz konusu kelimenin o kişiye ait metnin kaçıncı satırında geçtiğini belirtmektedir. (Ayrıntı için bkz. Ek 1)
-
Her söz için (varsa) üç örnek verilmiştir. Bu üç örnek olabildiğince ayrı ağız bölgesi, köy ve kişilerden seçilmiştir. Eğer sadece bir kişi tarafından söylenmişse seçim konuşmanın birbirine uzak bölümlerinden yapılmıştır. Çalışmanın içeriğini kabartmamak için diğer örnekler elenmiştir.
-
Bu sözlerin konuşmanın neresinde hangi anlam ya da görevde kullanıldığına belirtilmiştir. Burada özellikle standart dilden farklı kullanım olup olmadığına dikkat edilmiştir. Bilindiği gibi bir kelime standart Türkçede bulunsa bile farklı bir anlamda kullanılabilmektedir. Bu bakımdan “sözlükte bulunmak ya da madde başı olmak” bir sözün çalışmanın kapsamının dışında bırakılmasını gerektirmemektedir. Önemli olan kelimenin (metindeki kullanımıyla) halkın çoğunluğu tarafından bilinip bilinmemesidir.
-
Kelimeler standart Türkçedeki biçimleriyle değil, “olabildiği ölçüde” metindeki biçimleriyle verilmiştir. Uzun ünlüler ā,ē,ī,1,ō,z,ū,ǖ; arka damak ünsüzleri (kalın ünsüzler) ķ ve ġ; ön damak ünsüzleri (ince ünsüzler) * ve ® biçiminde verilmiştir.
-
Oluşturulan listedeki sözlerin metindeki biçim ve anlamlarının Derleme Sözlüğü’nde bulunup bulunmadığı kontrol edilmiştir. Daha sonra aynı işlem Söz derleme Dergisi’nin ulaşabildiğimiz ciltlerinde yapılmıştır. Derleme Sözlüğü’nde bulunan sözlerin üzerine * işareti konmuş, bu sözlükte metindekine yakın ya da tereddütlü anlam veya biçim varsa *? kullanılmıştır. Derleme Sözlüğündeki biçim ve anlamlar, metindeki anlamın yanına [ ] işareti içinde verilmiştir. Bazı kelimeler için Türkçe Sözlük’e de başvurulmuştur. “Öteberi, kandil, yılancık vb. birkaç kelime, bu sözlükte yer almasına rağmen (çeşitli sebeplerle) kullanımı azaldığı için elenmemiştir.
-
Belirlenen sözler frekanslarının (kullanım sıklıklarının) azalma gerekçeleri ve kullanım alanlarına göre şöyle tasnif edilmiştir: Hayat Tarzının Değişmesiyle Kavramların Kaybolması Sonucunda Kullanımı Azalanlar (Halk Hekimliğiyle İlgili Olanlar; Çocuklar ve Büyüklerin Oynadığı Oyunlarla İlgili Olanlar; Diğer Sözler), Kullanımı Azalan Genel Nitelikli Sözler (İkilemeler; Özel İfade Kalıpları ve Deyimler; Zaman Bildiren İfadeler; Yer ve Yön Bildiren İfadeler; Diğer Sözler) “Diğer” başlığı altına aldığımız gruplara çok sayıda kelime girdiği için (sadece bunlarda) “İsim” ve “Fiil” alt başlıkları kullanılmıştır. Burada birleşik fiiller de isim+fiil ve fiil+fiil şeklinde gruplandırılmıştır.
-
Fiillerde mastar ekinin (-mAk) yerine _ işareti kullanılmıştır.
-
Bütün kategorilerde yapılan sıralamalarda şu öncelik sırası takip edilmiştir: Alfabetik sıra, isim (fiil olmama)-fiil, tek kelimelilik-çok kelimelilik. Ancak birkaç sözde bu kuralın dışına çıkılmıştır. Bunun gerekçesi ise aynı fiille (et_, ol_ vb.) yapılan yapılan birleşik fiilleri bir arada göstermektir.
Derlediğimiz metinlerde bulunan ve Kocaeli ağızlarında kullanımdan düşmekte olduğunu düşündüğümüz sözler şunlardır:
Hayat Tarzının Değişmesiyle Kavramların Kaybolması Sonucunda Kullanımı Azalan Sözler
Halk Hekimliğiyle İlgili Olanlar
gelincik: | bir hastalık | K8-14 |
yılancıķ: | bir hastalık (Türkçe Sözlük’te var.) | K8-15, K11-11 |
çiçek bozū (bozuğu): | yüzünde suçiçeği hastalığı izi olan | K7-273 |
siviş toprā (toprağı): | yılancık tedavisinde kullanılan bir toprak türü | K8-16, K8-17 |
afantını (âfetini) geçir_: | acısının şiddetini azaltmak | t3-191 |
ġorkuluğa baķ_: | korkan insana uygulanan bir halk hekimliği işlemi | b1-75 |
ġurşun dök_: | halk hekimliği | K1-237 |
Çocuklar ve Büyüklerin Oynadığı Oyunlarla İlgili Olanlar
doŋuz*: | bir oyun | K9-22 |
met*: | bir çocuk oyunu [ çelik çomak oyunu] | o1-63 |
siŋmece*: | saklambaç | K9-22 |
totuķ*: | bir çocuk oyunu | K9-21 |
vozvoz*?: | bir çocuk oyunu [Bir böcek türü] | t1-2 |
yelici*: | oyunda ebe olan | t1-15 |
yüzük*: | evlerde ve köy odalarında oynanan bir oyun | K12-124 |
çatmaçelik: | bir çocuk oyunu | o1-62 |
çınġıl deniş: | bir oyun [çıngıl:1. incik boncuk, pul vb. süs eşyası, 2. zirve, 3. toprak] | t1-12 |
ġırmaġale: | bir çocuk oyunu | o2-52 |
yel(dir)_*: | oyunda ebe ol_/yap_ | t1-15/ o1-62 |
Diğer Kelimeler
İsimler
arşaķ*: | ip eğirme aleti olan iğ’in allttaki yarım küre şeklindeki parçası [ağırşak] | K7-231 |
avırlıķ: | Erkek tarafının kız tarafına verdiği takı (veya parası?) [ağırlık bitir_: başlık parası ver_ ya da erkek tarafının alacağı takıları kararlaştır_] | o5-29, o5-34 |
baķır*: | kova | K11-12 |
beşelleme*: | beş bağlık keten kümesi [beşerleme] | K7-6, K7-8 |
böbellik: | biber bahçesi | K5-11 |
burma*: | keten yumağı [eğirilmek üzere bükülmüş yün] | K13-46 |
bükelek*: | büyükbaş hayvanların huzursuz olup kaçması( cız tut_) [sığırları rahatsız eden bir çeşit sinek] | K6-212 |
çandı*: | ağaçtan yapılmış ev | K12-135 |
çit*?: | küfe [Örülmüş şey vb. anlamlar var.] | K6-9 |
çöp*: | keten çöpü | o7-42 |
çörtlen*: | küçük pınar | K10-10 |
dombay*: | manda | K1-158, K7-118, o7-33 |
don*: | erkeklerin de giyebildiği bir çeşit kaba siyah şalvar | |
duvaķ*: | düğünün ertesi günü yapılan kadın eğlencesi [çömlek] | K4-14, K6-33, K8-10 |
dürü*: | düğün hediyesi | o1-44, o4-17, o4-18 |
düzen*: | kilim tezgâhı [gelin giysisi] | K13-41 |
epsit*: | hayvan arabasının tekerinin bir parçası [epsüt, epcik: kağnı tekerinin parçası] | K6-60 |
evilli/evirli*: | Yeni evlilerin kız tarafındaki büyüklerine yaptığı ilk ziyaretler (yemekli) | K13-15, K13-26/ o2-41 |
evlek*: | dönümden küçük arazi parçası [bahçede sebze ekmek için ayrılan bölüm] | K6-114 |
ġandil*: | kandil | K1-9, K3-22 |
germe*: | [avlu] | K10-79 |
hayat*: | evin orta kısmı, hol [sofa] | K6-118, K13-43 |
kel: | hindi | K6-203 |
kile*: | iki tenekelik (yaklaşık 30-35 kg.) bir ölçü birimi | K6-195 |
ķımçı*: | taze ince dal parçası [kımçık] | K1-160 |
kücü*: | yün, keten vb. eğirme aleti | b1-49, b1-50, b1-51 |
mengelez*: | keten çıkarma işlemini yapmaya yarayan ayaklı mengene | K13-51, K13-52 |
öreke*: | ketenden ip yapmaya yarayan bir alet [yün tarağı] | o7-37, o7-50, b1-56 |
örü*: | kır, hayvan otlatılan açık arazi | K6-205 |
paça*: | düğünden bir gün sonra yapılan kadın eğlencesi | K8-10, o1-22, o2-32 |
sal*: | açık tabut | K1-82, K1-84 |
tam*: | ahır, dam | K1-83, K6-7, K6-187 |
trampa*: | takas, değiş tokuş | K5-141, K5-154 |
yālıķ*: | bez havlu [mendil, çevre] | K5-21, K5-24, K5-31 |
yolcu*: | atlı seyyar satıcı [çerçi] | K1-222 |
yuğu*: | keteni yumuşatmak için üzerinden geçirilen ve üzerinde keten çırpılan taş silindir [yuvak] | o7-61, o7-63 |
zıbın*: | [kadınların giydiği] beyaz bezden iş elbisesi | K6-146, K10-5 |
at ġıy: | ocak başının alt kısmı | K5-175 |
dombay çatması*: | manda yarışı ya da güç denemesi | K7-119, o3-59 |
düŋürbaşı*: | dünürlükte öncülük edip söz söyleyen kişi | K7-280 |
pala çırpı*?: | eski püskü [palaz] | K6-104 |
sözkesen: | nişan öncesi sözleme töreni {Söz Derleme Dergisi’nde “Kocaya verilmesi kararlaştırılan kız ailesi tarafından son söz” şeklinde açıklanmış.} | t1-59 |
yér odası: | Köy evlerinde tabanı yerle bir olan oda (Türkçe Sözlük’te var.) | t1-18 |
Fiiller
epsitle_(teker-lek): | öküz arabasının tekerinin bir parçası olan epsit’i hazırla_ | K7-261,262 |
urbacıya git_: | gelinin çeyizini getirmeye git_ | K8-7, K8-9 |
hoca dur_: | bir köyde geçici olarak imamlık yapmak | K7-213, o3-76 |
hoca dut_: | bir köyde geçici olarak imamlık yapmak üzere biriyle anlaş_ | K7-125 |
düğün dut_: | erkek tarafının düğün tarihini belirlemek için kız evine gitmesi | K13-16, t1-69, t1-71 |
māyene git_: | nikâha gitmek | K7-281, K7-282, K13-8 |
araba ġoş_: | hayvan arabası hazırla_ | K6-45, o1-47, b1-53 |
güvey ġuy_: | damadı gerdek odasına sok_ | K13-14 |
keten çıķar_: | keteni sap hâlinden yapağı hâline getir_ | K13-47 |
ķıtıķ işle_: | keten çöpünü ip hâline getirme, bir anlamda eğirme işlemi [Farklı anlamıyla “taranması zor saç” kıtık kelimesi var.] | K13-39, K13-46 |
kilime ġalķın_: | kilim dokumaya hazırlan_ (kalkın_ fiilinin kalkış_ anlamı TS’de de yok.) | K13-39, K13-41 |
televizyona ver_: | bir kimsenin görüntüsünü isteğinin dışında televizyonda göster_ | t8-282 |
Genel Nitelikli Sözler
İkilemeler
(yas)yalabıķ*: | çok parlak (bir taş veya traş olan bir kişi için)[güzel, sevimli] | K12-22 |
çalġı çömbek: | çalgı vesaire (ikileme) | t1-117, t1-195 |
çalġı çömlek: | çalgı vesaire (ikileme) | t1-134, t1-141 |
çıŋġıl çıŋġıl*?: | neredeyse kopup düşecek derecede sarkan, hırpalanmış | K1-83 |
çocuķ çomaķ: | çoluk çocuk | o7-52 |
çoluķ çomaķ*: | çoluk çocuk | o7-24 |
debil debil: | kıpır kıpır | K6-114 |
ġarmanġarış*: | karma karışık | K4-4, K7-216,o5-51 |
öte böte*: | öteberi, şeyler [ötebete] | t3-49 |
öteberi: | Türlü, önemsiz ufak şeyler (Türkçe Sözlük’te var.) | K1-138, K7-189, t8-12 |
sınır saķar: | sınır veseaire (ikileme) | t3-123, t3-125 |
teli tüf1, kilimi bezi: | (ikileme şeklinde) | K6-132 |
yarışa yarışa*: | koşa koşa | K5-157 |
Özel İfade Kalıpları ve Deyimler:
ġardeşlik* : | kardeşim (hitap) | t2-6 |
bi pullu çember sarılı mıdı saŋa: | (anlam güçlendirici bir anlatım şekli) | K7-111 |
cesāretlik iş: | cesaret gerektiren iş | t3-176 |
daşā çöpüllü adam*?: | heybetli, kendisinden korkulan adam [taşaklı:yiğit] | K1-34 |
de bakiyoz de bakiyoz: | (bir ifade şekli) | K7-268 |
ne baķāsıy: | ne görürsün | t3-145 |
sen o tama gitsiŋ, yatsıŋ or1: | (beklenmezlik bildiren bir hitap şekli) | K6-7 |
şérine nālet: | (Alt edilemeyeceği anlaşılan kötü bir kişi veya zor bir iş için kullanılan pes etme ifadesi] | t1-159 |
of (kişi adı) be : | (ısrar bildiren bir hitap şekli) | K5-208 |
samanniŋ götüne: | samanlığın dibine | t2-17 |
ķafesle_: | kandır_ (Türkçe Sözlük’te bu anlamı var.) | K5-184 |
ıġıķ mıġıķ et_: | kem küm et_ | t1-37 |
çanġıl çanġıl et_*: | dağılıp paramparça ol_ | K4-48 |
yer(inen) yesir ol_: | aniden gözden kaybol_ | K1-189, K12-60 |
masal sat_*: | masal anlat_ | K1-205, K12-140, K12-141 |
mesel sat_*: | bilmece sor_ [metel sat_] | o7-42 |
oķ sıķ_: | ok at_ | YLS? |
yalan sıķ_*: | yalan söyle_ (Yöredeki vurgu, ayrı yazmayı gerektiriyor.) [yalansığ_] | o7-72 |
ayaķ ġalķ_: | ayağa kalk_, itiraz veya isyan et_ | b2-20, b2-21 |
biġaç/ (iki tane) ġas_ (kas_): | (birkaç/ iki) tokat at_ | K5-44/ K5-88 |
duman attır_*: | bir şeyi şiddetli veya hızlı şekilde yap_ | K5-108 |
ġānı(karnı) serbestle_: | içi rahatla_ | K5-179 |
gǖnünü(gönlünü) yap_: | ikna etmek | K7-234 |
götün götün geri gel_*: | ağır ağır geri adım at_ | t6-60 |
götünden ġork_ (kork_): | korku yüzünden bir şeye cesaret edeme_ | K3-4 |
hastalığa vur_: | hasta rolü yap_, yalandan hasta görün_ | t1-147, t1-154 |
kelleyi yanıbaşına ġo_(koy_): | tehlikeyi göze alarak harekete geç_ | K7-236, K7-237 |
su dök_*: | çiş yap_, işe_ | K10-9, K10-10 |
tınaz at_*: | koşuştur_ [Gerçek anlamı “harmanda samanı taneden ayırmak için savur_” var.] | K12-167 |
Zaman Bildiren İfadeler
āşamına: | o günün akşamında | t3-105 |
eveli: | eskiden | K6-32, K7-101, K7-273 |
sabahsı: | o günün sabahında, ertesi sabah, sabahleyin | K1-61, K5-45, t5-19 |
sivtā(sı)/ sevte(ki)*: | önce, eskiden, önceleri,önceden/ önce(ki) | K5-103, 04-27/ K6-194 |
şinci*: | şimdi | K1-41, K2-18, K2-202 |
şindicik*: | şimdi | K1-21, K1-141, K4-19 |
şindik*: | şimdi | K1-2, K4-49, K6-65 |
bi hamnanıŋ içinde: | çabucak | K12-182 |
bigünnemesine: | bir gün | K4-30, t9-80 |
devrisi günü*: | ertesi gün | K7-35, K8-9 |
*ah kere: | kimi zaman ( kere’li biçimi Türkçe Sözlük’te de yok.) | K1-133, K1-234 |
o günün mehri: | o zamanlarda | b2-7 |
o zamanın deyerinde: | o zamanlar | o3-34 |
o zamanın hükmünde: | o zamanlar | o3-25 |
o zamannā: | o zamanlarda | K6-54, K7-244 |
ondan kere*: | ondan sonra | K4-14, K8-6, K12-91 |
öŋkü aķşam*: | önceki akşam | o6-29 |
ötügünnē*: | geçen gün [öteygün, ötögün, öteğün] | K9-16 |
Yer ve Yön Bildiren İfadeler
beleŋ*: | tepe | K6-96, K6-98, K10-58 |
dağ/dav* : | orman | K1-95, b1-90/ t1-27 |
ġaş (kaş)*: | yol kenarındaki meyilli yer [Anlamı farklı verilmiş.] | K10-73 |
susa*: | asfalt, şose | K1-177 |
(yer adı+) a gāşı: | (yer adı)+a doğru | K1-50 |
atyaŋķı: | alt taraftaki | K10-80 |
içyaŋķı: | iç taraftaki | K1-76 |
üsyaŋķı: | üst taraftaki | K7-29 |
buna yuķarı: | buradan yukarıya doğru | K1-49 |
ne yanda: | nerede | K6-67 |
niyā*: | nereye | K12-93 |
buyā*: | bu tarafa | K1-94 |
…..dan ārı: | (yer adı+) nın bulunduğu taraftan | K1-101, K1-108, K6-57 |
ordan ārı*: | oradan, orayı kullanarak | K5-195 |
doley taraf: | etrafı [dolay] | t3-108, t3-128 |
İzmit yannarına: | İzmit civarına | t8-7 |
küğüŋ içlerinde: | köyün içinde | K1-227 |
ġasaba: | şehir (ilçe değil) | K12-67 |
orta yerinden: | ortasından | K7-254 |
üs yandan: | üst taraftan | K1-53 |
yol çatı: | yol ağzı ya da kavşağı {Söz Derleme Dergisi’nde “yolçatırı: dört yol ağzı” şeklinde geçiyor.) | t5-58 |
susa sōra gel_: | asfalt boyunca gel_ (Türkçe Sözlük’te sonra’nın bu anlamı yok. şose+sarı’dan geliyor olabilir.) | K1-177 |
yol sōra git_: | yol boyu git_ [(Türkçe Sözlük’te sonra’nın bu anlamı yok. yol+sarı’dan geliyor olabilir.] | K5-134 |