İYİ Parti lideri Meral Akşener’in 26 Ağustos’ta Kocatepe’de yaptığı konuşmada, partisinin siyasi çizgisi hakkında da yeni açıklamalar yapacağını söyleyenler vardı. Oysaki Akşener İYİ Parti kimliği üzerine ne “3. Yol”, ne “Merkez Sağ” ne de “Milliyetçi parti” gibi herhangi bir etiketleme yapmadı.
Esasen daha kuruluşu üzerinden 6 yıl bile geçmemiş bir partinin kimliğinin tartışılması doğru olmazdı.
Çünkü bir partinin kimliğini belirleyen unsurlar o partinin tüzüğünde belirlenir ve programında detaylandırılır. İyi Parti’nin Tüzüğünde de partinin kimliğini belirleyen ilkeler bellidir. Partinin lideri değişmediği, teşkilatlar ve tabanında keskin bir farklılaşma olmadığı için ilkelerde bir değişim söz konusu olmayacaktır.
****
Şimdi “İYİ Partİ mİllİyetçİ bir partİ mİdİr, değİl mİdİr?” sorusunun cevabını arayalım.
Bunun için günümüzde Türk Milliyetçiliğinin temel ilkelerinin ne olduğunu ve İYİ Parti tüzüğündeki tanımların bu ilkelerle ne ölçüde uyuştuğunu incelememiz gerekir.
M. Akif’in “Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” mısraından ilhamla ben de zaman zaman dile getiriyorum:
“Türk Milliyetçiliğini de asrın idrakine söyletmemiz gerekmektedir.”
Sözcü Gazetesi yazarı İlahiyatçı Ayşe Sucu bu konulara kafa yoran değerli bir aydındır.
Ayşe Sucu da “21. yüzyıla gelindiğinde Türk milliyetçiliğinin çağın ihtiyaçlarına uygun cevapları ihtiva eden öğretiler üretmediği aşikardır. 21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Esasları belirlenmeli ve öncelikle Türk milliyetçiliği kendini tanımlamalıdır” görüşünde.
“Önceki iki yüzyılda romantizm akımından etkilenen milliyetçilik ideolojisi, 21. yüzyılda bu etkiden kurtulmalı ve rasyonel temellere oturtulmalıdır.”
Bu bakımdan “Türk Milliyetçiliği ‘gerçekçi’ olmalı ve sürekli kendisini yenileyen ‘ilerici’ bir fikir akımı olmalıdır.”
“Türk milliyetçiliğinin ruhu bilimdir. Türk milliyetçiliğinin birincil hedefi olan milletin çıkarlarının muhafazası ancak bilimsel bir bakış açısıyla mümkün ve sürdürülebilirdir.”
“Türk milletinin itaat etmesi gereken tek (beşerî) kudret bilgidir. Biat kültürü (lidere gösterilen kayıtsız şartsız itaat) her türlü fikir hareketini ve maddi üretimi yozlaştırır. Fertlerin, topluma ve yöneticiye olan sadakatleri erdemli bir davranıştır. Ancak itaat buyruk altına girmektir ve ne insanın varoluşuna ne de Türk milletinin karakterine yakışır. Türk milliyetçiliğinin bir esası da liyakatçılıktır.”
Ayşe Sucu Türk Milliyetçiliğinin “salt devletçi olmadığını” söylüyor: “Türk milliyetçiliği ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ görüşünü benimser. Hukuk devleti olmayan bir devlet, Türk milliyetçiliği adına savunulamaz. Türk milliyetçilerinin devleti; hukuk devletidir, adaletle yönetilir ve egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”
“Türk Milliyetçiliği etnikçi değildir. Kendisini Türk hisseden herkesi Türk kabul eder. Her milleti kutsal kabul eder, diğer milletlerle eşit ilişkiler kurar.”
“Türk Milliyetçiliği yalnızca kültür birlikteliği değildir. Aynı zamanda ortak hedef birlikteliğidir. Kültür kadar milletinin ekonomik refahını da önemser. Milletinin refahı için çalışır.”
“Türk Milliyetçiliği sadece milli duygulardan ibaret değildir. Milli duygular Türk milliyetçiliği için önemlidir. Ancak Türk milliyetçiliği bir duygudan daha fazlasıdır. Entelektüel birikim, gelişen bir düşünce sistemidir.”
“Türk milletinin ürettikleri yerelle sınırlı kalamaz, dünya mirasına katkı sunmalıdır.”
***********************************
İYİ Parti Tüzüğü’ndeki Parti Kimliği
Bilim insanı Ayşe Sucu’nun 21 Ağustos 2023 tarihli makalesinde kullandığı ölçütleri kullanarak İYİ Parti Tüzüğü’ndeki ilkeleri karşılaştıralım.
Ben İYİ Parti’nin kuruluş aşamasında, Hayrettin Nuhoğlu başkanlığında çalışarak parti tüzüğünü yazan komisyonda görev yaptım. Tüzüğün en çok 2. maddesi üzerinde tartışıldı. Çünkü bu madde ile partinin kimliğini belirleyen ilkeler tespit ediliyordu. Çeşitli çalışmalardan ve yazılan taslaklardan sonra benim yazdığım metin, bir cümle ilavesiyle, aynen tüzüğe girdi.
Ayşe Sucu da İYİ Parti’nin Kurucular Kurulu üyesi. Halen Genel Başkan Yardımcısı ve Parti İçi Eğitim Başkanıdır. Ben de partinin kurucularından olduğum için çeşitli toplantılarda gördüğüm fakat uzun süreli sohbet imkânı bulamadığım bir arkadaşımız. Ancak yazılarının çoğunu okumaya çalışıyorum.
Şimdi Ayşe Sucu’nun yukarıda özetlediğim “21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Esasları” ile İYİ Parti Tüzüğünün 2. maddesindeki şu cümleleri karşılaştırınız:
- “İYİ Parti, Türkiye Cumhuriyeti’ni milletler topluluğunun bağımsız, egemen, şerefli ve itibarlı bir üyesi olarak etkin bir bölgesel güç̧ ve lider ülke yapmayı; böylece, bölge ve dünya barışına katkıda bulunmayı amaç̧ edinir.
- Demokrasi, insan hakları, adalet, eşitlik, özgür düşünce, hür irade, liyakat, bağımsız ve tarafsız yargı, denge ve denetim sistemleri gibi demokratik hukuk devletlerinin temel kavram ve ilkelerini benimser.
- Egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu, kuvvetler ayrılığının tesis edildiği, hukukun üstünlüğü ilkesinin özümsendiği bir devlet yapılanmasını zaruri görür. Bunun için çok partili demokratik parlamenter sistemin geliştirilerek uygulanması gerektiğine inanır.
- Milli geliri artırarak refah seviyesini yükseltmeyi, gelir dağılımındaki dengesizliği ortadan kaldırarak adil paylaşımı ve toplumsal huzuru sağlamayı hedefler.
- Milli ve manevi değerlerimizi yaşatmayı, evrensel değerlere katkıda bulunmayı, bilim, sanat, estetik gibi medeni değerleri geliştirmeyi, siyaseti ahlak kuralları çerçevesinde yapmayı, devletin temeli olan adaleti sağlamayı ve bu ilkelerle ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkararak insanların daha mutlu, huzurlu ve özgür yaşamasını temin etmeyi hedefler.”
Görüldüğü gibi “21. Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Esasları” olarak belirlenebilecek temel hususların hepsi İYİ Parti Tüzüğü ile parti tarafından kabul ve ilan edilmiştir.
İyi Parti’nin siyasi yelpazedeki konumu bu ilkelerle belirlenmiş olup, bunlar Türk Milletinin en az üçte ikisinin tereddütsüz benimseyebileceği ilkelerdir.
İYİ Parti’nin bu kapsayıcı ve kuşatıcı ilkelere rağmen toplumun sadece yüzde 10’undan oy alabiliyor olması ilkelerin yanlışlığından değildir.
Oy oranının beklenin altında kalması konjonktürel şartlar, bir kısım milliyetçilerin sadece duyguların ve içgüdülerin yüceltildiği “romantik milliyetçilik” etkisinde olmaları ve İyi Parti’nin ilkelerini uygulamalara tam olarak yansıtamaması ile açıklanabilir.