PKK ile yürütülen yeni açılımda süreç bütün hızıyla devam ediyor. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve “PKK’nın siyasi uzantısı” DEM Partisi ile Ana Muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere süreci destekleyenler çok mutlu bir bekleyiş içindeler.
PKK Terör Örgütü kongrelerini yaptıklarını duyurdu. Bugün yarın kongrede aldıkları kararları açıklayacaklar. CB Erdoğan bu gelişmeyi “her an bir MÜJDE alabiliriz” diyerek duyurdu.
Yani iktidar kanadı (AKP+MHP) ile işbirliği içindeki DEM ve projeye dışarıdan destek veren Atatürk’ün partisi CHP bu “müjdeli haberi” beklerken acaba Türk Milleti veya vatandaşlarımız bu konuda ne düşünüyor?
Metropoll Türkiye’nin Nabzı Mart 2025 anketinde “Abdullah Öcalan’la yürütülen yeni süreci destekliyor musunuz? sorusuna yüzde 23,8 EVET derken, yüzde 67.7 HAYIR demiş. Fikrim yok/ Cevap yok diyenlerin oranı ise yüzde 8,5 olmuş.
Demek ki yürütülen bu süreç halkın talebine göre değil, süreci yürütenlerin kendi tercihleri olarak devam ediyor.
Yani projenin sahibi olan DEVLET AKLI projenin yürütücülerini ikna etmiş ama halkı ikna edememiş görünüyor.
*******************************
Projenin ABD ve İsrail’e Faydası
Halkın ikna olmadığı ama devleti yönetenlerin yürüttüğü proje için, son yazımda sorduğum soruyu hatırlatıyorum:
Eğer bir ABD/İsrail projesine destek anlamına gelecek şekilde PKK liderleriyle anlaşmaya varılacaksa, bu devlet aklının hangi devlete ait olduğunu sorgulamamız gerekmez mi?
Bu sorumun sebebi Türkiye’de yürütülen sürecin, ABD ve İsrail’in Suriye (ve Irak, İran, Türkiye) içinde planladığı projeyle doğrudan ilişkili olmasındandır.
ABD ve İsrail açısından Türkiye’deki süreç bu dört ülke içinden parçalar kopartılarak kendi güdümlerinde bir “Büyük Kürdistan” kurma projesinin bir parçasıdır.
İlk aşamada hedef Suriye’deki PKK’nın devletleşmesidir.
Türkiye’nin “PKK ile anlaşması” halinde Suriye’deki Mazlum Abdi yönetimindeki PKK (PYD/YPG/SDG) terör örgütü olmaktan çıkacak. Türkiye Suriye’ye operasyon yap(a)mayacak ve hatta “Suriye Kürdistanı”nı meşru bir devlet yapılanması olarak tanıyacak ve destek verecektir. (Bakınız Irak’taki Kürdistan örneği)
****
Türkiye’deki PKK militanları Suriye’deki uzantısı olan PYD/YPG/SDG denilen güçlerin kontrol ettiği bölgeye kaydırılmıştır. Türkiye’de TSK ve Emniyet güçlerinin etkili mücadelesi yanında PKK’lı teröristlerin Suriye’ye çekilmesiyle zaten terör olayları minimize edilmişti.
Buna rağmen “Terörsüz Türkiye” sloganıyla halkı ikna için yapılan psikolojik operasyonun akıl hocalarının ABD ile bağlantıları olduğundan eminim.
*******************************
Yurt İçi Aktörler Ne Kazanmayı Umuyor?
Terör örgütü, DEM ve ayrılıkçı Kürtler için bu proje ABD/ İsrail’in onlara altın tepside sunduğu bir fırsattır. Tarihte ilk defa bir devlet kurma hayallerini gerçekleştirecekleri umuduyla çok mutludurlar. Terör faaliyetleriyle elde edemediklerini Türk devletinin yöneticilerini ikna ederek siyasi yolla kazanacaklarını düşünüyorlar. PKK’nın Suriye’deki kolu için bir “statü” kazandıklarını, sırada Türkiye’de “statü” kazanmak olduğunu düşünüyorlar, bunun için anayasal ve yasal düzenlemelerin yapılmasını bekliyorlar.
AKP ve MHP açısından “Terörsüz Türkiye” sloganıyla yürütülen süreç, yapılacak ilk seçimde Erdoğan için yeniden Cumhurbaşkanı yolunun açılması demektir. Ancak “sürece” destek AKP seçmeninde yüzde 32,1 ve MHP’de yüzde 36,1 oranında. Her iki partide süreci desteklemeyenler yüzde 57 mertebesinde. Yani doğru bir rakip çıkarsa, Erdoğan (aday olabilse bile) kazanamaz, AKP ve MHP oyları çok düşer. Buna rağmen neden bu riske giriyorlar? Muhtemelençok yoğun bir psikolojik operasyonla halkın desteğinin yükseltileceğini hesaplıyor olabilirler. Ya da bu görevi yapmaya mecburlar.
Atatürk’ün kurduğu CHP ve Atatürk’ün koltuğunda oturan Özgür Özel için süreç ne anlam ifade ediyor ve niçin süreci destekliyor ben anlamış değilim. Anketlerde oy oranı yüzde 8 mertebesinde olan DEM oylarını alabileceklerini sanıyorlarsa buna çok şaşarım. CHP’ye oy verenlerin bile yüzde 82,8’nin desteklemediği bir sürecin parçası olan CHP’nin, gelecek seçimde, bırakın iktidar olacak oyu mevcut oyunu dahi koruması mümkün değildir. Ekrem İmamoğlu hapisten çıkıp Cumhurbaşkanı olabilse dahi sürece destek vermeye devam ederlerse CHP de Ekrem İmamoğlu da seçimden hezimetle çıkar.
****
Şimdi bu durumda yeniden soralım: ABD/İsrail projesine destek anlamına gelen Türkiye’deki süreci “halka rağmen” dayatan hangi DEVLET AKLI’dır?
Türkiye Cumhuriyeti’nin var olduğu varsayılan “Derin Devlet Aklı” mı? Soyadı Bahçeli olan Devlet Bey’in aklı mı? Yoksa ABD ve İsrail devletlerinin aklı mı?
*******************************
Sürece “Hayır” Diyenler Ortak Hareket Etsin
Mecliste grubu olan partilerden İYİ Parti ve Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu yürütülen sürece en güçlü şekilde “HAYIR” diyor. Mecliste grubu olmayan başta Zafer Partisi, BBP ve diğer milliyetçi partilerin yöneticileri de seçmenleri de bu dayatmaya karşılar. (AKP, MHP ve DEM haricindeki partilerin seçmenlerinin yüzde 90’ı sürece karşı.) Bu olağandışı dayatmaya karşı olan bütün partilerin “vatanın bütünlüğünü korumak” ve “milli iradeyi hakim kılmak” konusunda ortak hareket etmeleri gerekir.
Sürece karşı çıkmak, halkımızın iradesinin yanında olmak, içeriden ve dışarıdan dayatmalarla ülkemizi bölünmeye götürecek bu sürece karşı mücadele etmek bir vatan görevidir.
Terör örgütünün silahlı mücadele ile elde edemediği hedeflerini masa başında kazanmasına izin veremeyiz. ABD/İsrail projesine maşa olanları milletimiz ve tarih affetmeyecektir.