Türkiye’yi İçten Çökertmek mi?

49

TBMM Başkanının “Devletin milleti mi olur, milletin mi devleti olur” sorularını ülkede başka sorun yokmuş gibi ele almasının bulunduğu makamla örtüşmemektedir “Yeni Anayasa tartışmalarına dair TBMM Başkanı’nın üstlendiği rol tarafsızlığını yitirmesine yol açmıştır” .

*

“Atatürk’ün ifade ettiği gibi ‘Türkiye, Türklerindir’ ve bunun ötesinde bir tanımlama gayreti içi boş bir tartışmadır”

 Yeni bir millet kavramı yaratma gündeminin Türk milletinin talebi olmadığı açıktır. O zaman bu talep kimden gelmektedir? Geçmişte kamu kurum ve kuruluşlarından “T.C” ibaresini kaldıranların Anayasa’dan “Türklüğü” çıkarmak istemeleri tesadüfi değil aksine çok planlı ve organize bir politikadır”

*

Evet; yeryüzündeki son Türk imparatorluğu olan Osmanlı’nın, benzeri doğmayacak bir kahramanın ölümü gibi kan ve ateş selleri arasında yıkılıp gitmesinden sonra o harabelerden dipdiri bir üniter Türk devleti çıkaran Atatürk’ün Cumhuriyet’i ifade eden veciz sözlerinin bugünlerde hatırlanması lazım gelir:

*

‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli yüce Türk kahramanlığı, yüksek Türk kültürüdür’’

*

Evet, Osmanlı’nın bakiyesi üzerine kurulan Milli Devletimiz, Cumhuriyetimizle yeniden diriliş süreci başlar. 1980’li yıllardaki İslam Konferansı Genel Sekreteri Habib Şattı “Türkiye, ekonomi, bilim ve endüstri alanında tüm İslam ülkeleri içinde en ileri yerdeyse; bunu Atatürkçü çağdaşlaşma modeline borçludur” derken, aklı olanın karşı çıkamayacağı katı bir gerçeği ifade eder.

*

Şu da var ki, Osmanlı’da yeşeren o kör zihniyet günümüzde de sinsice yaşatılmak istenmektedir. Bunu görüyoruz.

*

Milletler hür yaşamayı, bağımsız olmayı, vatan sevgisini ve vazife aşkını tarihten öğrenirler. Bu bakımdan bizim de Tarih’e, en fazla da milli tarihimize her milletten fazla önem vermemiz gerekir.

Tarihte büyük ve medeni bir millet olan Türk’ün geçmişi ile bugünkü nesil arasındaki bağları düzene sokmak, gençlerin milli karakterlerini tarihi gıda ile beslemek, milli ve siyasi terbiyelerini güçlendirmek, vatanımızın ve milletimizin asırlara göre değişen ve değişmeyen tarihi dostlarını ve düşmanlarını tanımak bugün her zamankinden fazla önem arz etmektedir.

*

Evet, ülkemin bütünlüğü ve ebediliği insanımın güvenliği ve mutluluğu adına vurguluyorum:

Kendine yabancılaşmamış, milli değerlerini içselleştirmiş (din’i siyasi beslenme aracı olarak kullanan münafıkların değil, gerçek kimliğini gizleyerek ırkçılıkla suçlama şovuna soyunanların değil, namertlerin değil, maddeye ve şöhrete tapınanların değil ) varoluş ıstırabıyla yoğrulan ‘’can’’lara, ‘’yiğit’lere, DNA sı Türk-İslam kültür genlerini ihtiva eden ‘’siyasi liderlere’’ her durum ve şartta ihtiyacımız vardır.

 Millet olarak bu netameli ve yaşlı coğrafyada güçlü kalmanın, ebedi kalmanın reçetesi, bir bilgenin ifadesiyle ‘’Birleyerek Oluşalım’’ kavramında billurlaşır, gerçek yerini alır.