Türkün Bozkurtu Nelere Kadirmiş…

136

Almanya’da oynanan Avusturya maçından sonra ortaya çıkan olay çok şükür çok kimseyi kendini tanıma, uyandırma ve bilgisizlikten kurtarma sonuçlarını doğurdu. Teşekkürler Almanya… Anlaşılan Almanya’yı yönetenler herhalde önemli ölçüde bozkurta zaman ayırmışlardır. Son haberlere göre bozkurt işareti Almanya’da yasaklanmıştır. Avusturya’da olduğu gibi… Yasağa uymayanların sınır dışı edileceği ortaya çıkıyor. Tabii ki insan hakları, demokrasi ve Batı’daki özgürlükler adına!! Demokrasi ancak bu tip yanlışlarla ve çelişkili kararlarla topal hale sokulabilir.

            Avusturya milli maçı bittikten sonra tribündeki on binlerce Türk’ün bozkurt işaretine Merih kardeşimiz de uymuş ve kendisine siyasi bir kararla iki maç ceza verilmiştir. Almanya’nın Almanya’da şampiyonadan elenmiş olması bunun sebepleri arasında sayılabilir. Merih Türklüğün sembolünü, kazanılan önemli bir zafer sonrası on binlerce Türkün heyecanına ve mutluluğuna katılarak yapmıştır. Bozkurt tamamen Türklüğü temsil eder. Şu veya bu partinin onu kullanması ayrı bir konudur. Burada Türk milli takımı bir zafer kazanıyor; herhangi bir siyasi parti değil. Zafer Türk Milletinin bütününe mal edilmiş bir olaydı. Bir siyasi parti bunu siyasette kullanmışsa ve diğerleri ısrarla kullanmamışsa ayıp kullananın değil; kullanmayanlarındır. Bazılarını engelleyenler mi vardı? Maalesef Türk kültürünün temel özelliklerini ve sembollerini yeterince öğrenemeyen nesillerle karşı karşıyayız. Merih’e verilen ceza ve daha sonra gelen bozkurta yasak sizi şaşırtmasın. Türkleri aşağılayan, Türk çocuklarına her fırsatta el koyup ailelerinden zorla ayıranlar, din derslerine bile Alman hoca tayin etme komikliğini gösterenler, milletlerarası hukuk dışına çıkarak suçluları Türkiye’ye iade etmekten sürekli kaçınanlar, soydaşlarımızın Türk kimliğini devre dışı bırakarak onlardan Alman Müslümanları diye bahsetme peşinde olan ırkçı ve fanatikler sadece iki maç ceza ile de yetinmemişler, siyasi değerlendirme yaparak bozkurt işaretini yapanları sınır dışına koymaya çalışmışlardır. Mevcut hanım İçişleri Bakanı konuyu siyasileştirmiştir. Kendinden önce Almanya’da göreve gelen bir başka bakanın “en iyi entegrasyon asimilasyondur” şeklinde fikir yumurtlamasını da unutmuş değiliz. Biz vatandaşlarımızı çalışmak üzere Almanya’ya gönderdik; orada asimile olsunlar, tanınmaz hale gelsinler diye göndermedik. Asimilasyon bir çeşit zora dayalı ırkçılıktır. Almanya’da çalışan Türkler ekonomiye yaptıkları katkıya rağmen, her fırsatta istismar edilme, milli kimliklerini unutturma baskısıyla karşı karşıyadırlar. İnsanları fırınlara atıp yakıp yok etmek ile asimile etmek arasında büyük fark yoktur. TC vatandaşlarının bu ülkeye gidişte karşılaştıkları vize işkencesi bütün hızıyla sürmektedir. Almanya terör örgütü PKK’ya ve Türkiye düşmanı bazı guruplara ve örgütlere kollarını açmıştır. Buna rağmen, zaman zaman da bize ders verme peşine düşmüştür. Terörist cenazelerine adamlarını göndermiş; Türkiye’ye verdikleri tankların terör olaylarında kullanılmasına da karşı çıkmış; menfaatlerine uygun ise terör sevici olmuş bir ülkedir.

            İnsanımız gerçekleri öğrenince ve biraz da tokatlanınca yabancıları daha iyi tanıyor ve gerektiğinde binlerce kişi gerekli tepkiyi gösterebiliyor. Bozkurttan hiç haberi olmayan, kendi tarihi ile ilgisiz, yabancılaşmış bazı aydınlara Ulus’taki Atatürk anıtının ayaklarında yer alan bozkurt başlarını görmeyi tavsiye ederiz. Bozkurt esir olmayı kabul etmek yerine, vatanı için ölümü tercih eden, bağımsızlıktan vaz geçmeyen bir şerefli, haysiyetli ve gururlu milletin sembolüdür. Bir ara Milli Türk Talebe Birliğinde eski yanlış ve saptırmalara uyarak bozkurt resmini maalesef ambleminden çıkarmıştı.

            Almanya’daki şampiyonada sporcularımızı yalnız bırakmayıp tribünlere koşan bayraklı, formalı vatandaşlarımızı, komşu ülkelerden ve Türkiye’den koşup gelenleri tebrik eder; her birini alınlarından öperiz.

            Ne Mutlu Türküm Diyene!    

            Ne mutlu daha nice Fatihler, Alparslanlar ve Gazi Mustafa Kemal Paşalar yetiştirecek olan Türk Milletine…

Önceki İçerikTürkiye – Suriye Yakınlaşması – (1)
Sonraki İçerikSoykırımı Lanetliyorum Ama!!!!
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)