“SOYAĞACI” – 3

243

Diğer taraftan Müslüman erkekler tarafından Nisa Suresi 3. ayet erkekler için çok eşlilik ayeti olarak sunulmaktadır. Hâlbuki “Kur’an’da çok eşliliğin emredilmediğini, tavsiye edilmediğini ve hatta ruhsat da verilmediğini söylemek gerekir. Kur’an’ın indiği toplumda çok eşliliğin olması ve onun dönüştürücü ilk örnek olarak Kur’an metnine de girmiş olması emir, tavsiye veya ruhsat verildiği anlamına gelmemektedir. Tıpkı kölelik, cariyelik, içki veya zengin yoksul uçurumuna dair dönüştürücü hükümler getirmesi gibi, çok eşlilik ile ilgili olarak da tek eşe doğru gelişen bir seyir vardır ve yerleştirilmeye çalışılan kesinlikle budur. Üstelik çok eşliliğe ruhsat verildiği söylenen ayete girişte üç kez “yetimlerin malı” denmektedir dahası neden “verin” ve “yemeyin” denmektedir. Bunların çok eşlilikte ne alakası vardır? O dönemde Arap toplumunda mevcut olan çok evlilikte Arap erkekleri yanlarındaki yetimlerin mallarını alıp Hanımlarını onlarla geçindirmeye kalkmışlardır. Ayet tam bu anda gelmiş “yetimlerin malını” “verin” “onların malını” kendi mallarınıza katarak yemeyin demektedir. Bundan mütevellit sorun yaşadıkları çok  eşlilik problemine değiniliyor ve yetimlere böyle haksızlık yapmaktan korkuyorsanız onların malına el uzatmayın aldıklarınızı geri verin onlara kendi malınız gibi davranamazsınız denmektedir. Peki bu durumda bu kadar çok kadını nasıl geçindireceğiz diye sorarsanız önce 4’e indirin sonra üçe sonra ikiye ve bire veya yanınızdaki esir kadınlardan “biri” ile evlenin. O zaman sıkıntıya girmezsiniz bu ilave yapıp durmaktan kaynaklanan haksızlıkların bir daha olmaması için size daha uygun denilmektedir. Bu ayette: Erkekler için çok eşliliğin yaygın olduğu bir topluma hitap edilmekte köleci bir topluma her fırsatta köleleri azat edin, zengin yoksul uçurumunun hat safhada olduğu bir topluma elinizdeki paraları “infak” edin denmektedir Başka bir tabirle tarihsel olandan evrensel olan tek bir eşliliğe geçmenin yerleştirilmesi ve yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır[1].

         Yine bu ayetlerin yorumlarında şu açıklamaları bilmek okuyucunun ufuklarını açacaktır: “Nisa suresi 2. ve 3. Ayetlerde: Nisa/2. Yetimlere mallarını tam verin. Kendi habis /kötü-pis /haksız elde etmiş olduğunuz mallarınızı onların temiz olanlarıyla değiştirmek ve mallarına el koyup, kendi malınızmış gibi yemek üzere sahiplenip evlenmeyin. Böyle yapmak, gerçekten büyük bir hak yeme suçudur. Nisa/ 3. Eğer böyle bir hak yeme durumu olacağından endişe eder ve adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, onlarla sakın evlenmeyin. Böylesine hak yeme amaçlı bir hata yapmaktansa, maddi gücünüze göre iki, üç, dördü gibi ne kadarına gücünüz yetiyorsa onların evlenmelerini sağlayın ve evlendirin. Çünkü nikâhlı bir eşiniz varken, onlardan siz alırsanız, adaletli davranamama korkusu yaşarsınız. Bu nedenle, korumanıza alma ile ilgili olmasına rağmen, bu tek bir kadınla evlenmeyi tercih etmenize yönelik önerimiz, haksızlığa ve adaletsizliğe sapmamanız için en uygunudur” buyurulmaktadır. “Hz. Muhammed zamanında Arap Bedevileri, sözde himayelerine alıp çok eşli nikâhla sahiplendikleri ve yapılan savaşlarda yetim kalmış kadın-kızların varlıklarını alıp kendi hanımlarına harcıyorlardı. Bu geleneğe son verilmesi için bu ayet inmiş ve daha sonra böylesi istismar edici evliliklere kimse yanaşmamaya başlamıştır. Çünkü bu ayetten önce artık savunma savaşları bitmişti. Hatta Hz. Muhammed de bu zamana kadar çok eşli evlilikleri geleneğe dayanarak yapmış ve İslam dininin yayılması amacıyla bu yöntemi kullanmıştır. Asırlardır erkekler tarafından yapılan yorumlar nedeniyle toplumlarda kargaşalara yol açan ayetlerden biri de bu 3. ncü ayettir. Hâlbuki ayetin indiği Uhud savaşı sonrasında, yetim veya dul kadınların sayısının iyice arttığı döneme ve surenin diğer ayetlerine ve Kur’an’ın ana fikrine dikkat ettiğimizde, bu ayetin gerçek mesajını çözebiliriz. Ayette varlıklı yetim bir kadını korumak bahanesiyle evlenip onun malına haksız bir şekilde sahip olmaya kalkışmaktansa, o dönemdeki savaşlar, yapılan eziyetler ve göçlerle ortada korumasız veya yetim kalmış kimsesiz kızlar-kadınlar ve dul kadınlardan 2-3-4 veya daha fazlasını evlendirme fedakarlığı istenmektedir. Nisa- 129 ncu ayette, birden fazla kadınla evlilikte adaletin sağlanamayacağı belirtilmiş ve bu yönü ile de zaten çok eşli evliğin yanlış olacağı vurgulanmıştır. “Ayette tek eşli evlilik önerilmektedir. Çünkü Kur’an, evliliği bir nevi Tek Allah ve tek insan nesli düşüncesine götürecek çekirdek bir kurum olarak görmekte ve bu nedenle desteklemektedir. Dolayısıyla eşlerin, birlik oluşturmak üzere anlaşmayı sağlamaları, değilse boşanmaları istenmekte ve eşlerden herhangi birinin zina suçunu işlemeleri de bu nedenle büyük günahlardan sayılmaktadır. Çünkü gerek çok eşlilik gerekse başka biri ile olmak (zina), o kişi veya kişileri şirk-ortak koşma kolaylığına yönlendirici etki yapacaktır[2].

Demek oluyor ki; Nisa Suresi 3. ayette Arap toplumundaki sayısız evliliğe (poligami) karşı getirilen bu hükmün Nisa Suresi 129. ayetle   bir evliliğe (monogami) net olarak indirildiği  görülmektedir: “Ve ne kadar hırs da gösterseniz, kadınlar arasında adâletli olmaya aslâ güç yetiremezsiniz; öyleyse (birisine) büsbütün meylederek yönelip de onu (diğerini) askıda kalmış gibi (ne kocalı, ne kocasız bir hâlde) bırakmayın!”. Her ne hikmetse müslüman erkekler bu ayeti görmemezliğe gelmektedir. Üstelik muamelatla (uygulama) ilgili ayetlerde müfessirler Kur’an hükümlerinin başka muamelat ayetleriyle değiştirildiği örneğini verseler de burada bu prensip unutulmaktadır. Kur’an Müslümanlara evrensel bir mesaj vermekte zamana göre hükümlerdeki yöntem, sebep ve sonuç ilişkilerini insan idrakine ve zihnin dünya ile kurduğu bağlantısallığa dikkat çekmektedir. Bu açıklamalarda Kur’an tefsiri demektense İmam Mâtürîdî[3] gibi tevil kavramını kullanmak daha isabetli de olacaktır. Çünkü tefsir ifadesi ile iddialı “Kur’an böyle diyor” “açıklaması bu gibi” denilirken, tevilde “Kur’an’dan benim anladığım kadarıyla” tevazusu daha ön plandadır.


[1] R. İhsan Eliaçık, Yaşayan Kur’an (Nuzül Sırasına Göre Türkçe Meal-Tefsir), İnşa Yayınları, 2023, İstanbul, s.  865-866.

[2] Gazi Özdemir, Allah’ın Tek Dini İslâm’a Davet Kur’an, Şira Yayınları, İstanbul, 2013, s.626-627.

[3] Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’nin (ö. 333/944), Te’vilâtü’l Kur’an