Keskin zekâ ürünü fıkralar genelde bir gerçeğin altını çizer. Bu fıkrada olduğu gibi.
*
Bir köyün camisinde, imam cemaate vaaz vermektedir. Ansızın içeri
Dalan bir köylü, köyü sel basmakta olduğunu haber verir. Bütün cemaat hemen
Kendilerini dışarı atıp kaçar. Sadece imam, bütün ısrarlara rağmen köyü
terketmeyi reddeder ve Tanrı’nın kendisini koruyacağını söyleyerek camide kalır.
*
Kısa bir süre sonra sular camiye ulaşır, imam çaresiz minareye çıkar. Sular minarenin ilk katına yükselirken bir tekne imamı kurtarmaya gelir. Ancak dini bütün imam, Tanrı’nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye binmez. Sular yükselir. İmam ikinci kata çıkmak zorunda kalır. Bir tekne daha gelir, ancak imam yine Tanrı’nın kendisini koruyacağına inancının tam olduğunu söyleyerek tekneye binmez. Sular iyice yükselir. İmam artık minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır. İçindekiler, durumun kötü olduğunu anlatarak, imama helikoptere gelmesi konusunda ısrar ederler. İmam helikoptere binmeyi de reddeder. Bir süre sonra sular iyice yükselir ve imam boğularak ölür.
*
Kendisini ahiretin kapısında melekler karşılar.
Melek: ‘Hoş geldiniz, buyurun…’
İmam: ‘Cennete girmek istediğimden emin değilim..’.
Melek: ‘Neden?..’
İmam: ‘Tanrı’ya biraz kırgınım….’
Melek: ‘Ne oldu ki?’
İmam: ‘Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim, insanlara hep iyilik yaptım, günahtan uzak durdum. Yaşadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı ama
Tanrı’nın beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım. Görüyorsunuz ki şimdi buradayım….’
Tam bu sırada yukarıdan Tanrı’nın sesi duyulur.
‘Salağa, iki tekne, bir helikopter gönderdik.. Kurtarmak için daha ne yapacaktık? Böylesine geri zekâlının benim katımda da yeri yoktur..’
*
Yukarıdaki fıkrayı milletimize uyarlamaya kalkacak olursak.
Muhtemelen Tanrı o gün geldiğinde bu ülke insanlarına şöyle
Seslenecektir;
‘Ben bu ulusa örnek alsınlar ve onu izlesinler diye Mustafa Kemal’i gönderdim. Musibetlerden kurtuluş yolunu, onun eliyle bunlara göstermeye çalıştım. Ama onlar hâlâ benden medet umuyorlar… Eh ben daha ne yapayım?
Her kurtuluş için bir Mustafa Kemal gönderemeyeceğime göre her biri bir
Mustafa Kemal olmayı öğrenmeliler…’
Ne dersiniz o gün bu gün mü acaba? Başarabilir miyiz?
*
Bu millet, Atatürk’çü olduğunu vurgulayarak aydın geçinen menfaatperestleri ve mensubu olduğu halkına küçümseyerek bakan sosyal yobazları:, Atatürk’ü dinsiz, ayyaş gösteren menfaatperest milliyetsiz din yobazlarını tasfiye edebilirse; kendileri de birer Mustafa Kemal olur.
*
Bu ülkenin kurucu kadrosunun lideri Atatürk’ün yaptığı hayati inkılâplardan biri de Diyanet Başkanlığının kurulmasıdır.
Ne yazık ki Atatürk mirasının bütün nimetlerini nankörce, melunca, patlayasıya-çatlayasıya yiyen kanı bozuk, beyni uyuşuk bir kısım dindar geçinen hainlere tanık olabiliyoruz.
*
Atatürk’ü itibarsızlaştırmanın, daha dün Türk’ün tokatını yiyen emperyal güçlerin projesi olduğunu biliyor musunuz?