Menfî  Batı  ve İslâm  Medeniyeti

163

     İsrail’in Filistinlilere karşı giriştiği katliam, cinayet, yakıp yıkmalar,   

     Taş üstünde taş bırakmamak, çoluk çocuk dinlemeyip, yaşa başa bakmayıp,

     Hasta sakat demeden, bütün Filistinlilere karşı yürüttüğü amansız nefret ve düşmanlık karşısında

     Sözde medenî Avrupa ve ABD, yani kısaca Menfî Batı Medeniyeti’nin gözleri önünde;

     Aylardır süren katliamlar; 2024 yılının Şubat ayına gelindiğinde, hâlâ zâlimce devam etmektedir.

     Filistin; İsrail’in sebep olduğu acılar, karanlıklar

     Ve fecî şekilde topyekün yok edilişler içinde inlemekte.

     Ve inlemeye devam etmektedir.

     Bu vahşet karşısında Avrupa ve ABD resmiyeti;

     -İçindeki cılız da olsa, insanî itiraz ve protestolara rağmen-

     Çığlıklara, feryatlara kulaklarını tıkıyor, insanlıktan mahrum oldukları için,

     Gerçekleri görmekten kendilerini uzak tutmaya, maalesef fütursuzca devam ediyorlar!

     Bu vahşet dolu manzaralar; insanlık tarihine kapkara bir leke olarak geçmek için,

     -Şimdilik tek aday olarak- karşımızda kanlı levhasını bizlere sunuyor!

     Ve Menfî Batı Medeniyeti’nin, İslâm Medeniyeti karşısındaki

     Çok belirgin farkını, gözler önüne seriyor.

     Böylece, Menfî Batı Medeniyeti’nin medeniyet giysi ve libasını giymiş bir vahşet sergilediği,

     Zahiri / dışı müzeyyen / süslü, bâtını / içi çirkin, yani dışı süs içi pis olduğu,

     Sûreti / görünüşü ünsiyetli bir dost, sîreti / iç görünüşü mûhiş / korkutucu

     Vahşetin ta kendisi olduğu, apaçık bir gerçek olarak ortaya çıktı.

     Oysa İslâm Medeniyeti’nin bâtını / içi,

     Zahirinden / dış görünüşünden daha yüce olup, mânâsı / ifade ettiği anlamı:

     Sûretinin / dış görünümünün anlatmak istediği mesajdan daha etkilidir.

     Çünkü içinde ünsiyet, muhabbet ve aralarında yardımlaşma olan bir medeniyettir.

     Bunun sırrı:

     Müslüman, iman ve tevhid sırrıyla bütün varlık arasında bir kardeşlik,

     Bu mevcudatın her biri arasında, özellikle insanlar ve özellikle inananlar arasında

     Bir ünsiyet ve bir muhabbet görür. 

     Asıl, mebde ve geçmişte bir kardeşlik;

     En sonunda ve gelecekteki neticede ise, bir visal / kavuşma müşahade eder / görür.

     Menfî Batı Medeniyeti mensubu ise -kâfir olması sebebiyle-

     Kendisine faydası olmayan her şeyle, hattâ kardeşiyle bile bir yabancılık,

     Bir ayrılık hattâ, bir çeşit düşmanlık halindedir.

     Çünkü kardeşliği; ezelî ve ebedî bir ayrılık arasında,

     Sadece azıcık bir kavuşma noktası olarak görür. 

     Ancak bir çeşit millî gayret ve aynı soydan olmakla,

     Az bir zaman diliminde bu kardeşlik şiddetlenir.

     Bununla beraber kâfir, kardeşine olan muhabbetinde bile yine kendini sever.

     Menfî Batı Medeniyeti’nde görülen insanî güzellikler ve ruhî yücelikler ise,

     İslâm Medeniyeti’nin sızıntılarından,

     Kur’an’ın irşat ve söylemlerinin yansımasından,

     Semavî / Göksel dinlerin parıltılarının bakıyye ve kalıntılarındandır.

     Onlardan herhangi bir Müslüman ortamına giren biri;

     Fukara elbisesi içinde melikler, insan elbiseleri içinde melekler görür.

     Sonra Paris’e gitse de, en büyüklerin localarına girse.

     Orada insan kıyafetinde akrepler, adam sûretinde ifritler görür.

Önceki İçerikOrhan Türkdoğan’ın Ardından!
Sonraki İçerikTürkiye Cumhuriyeti Bir Türk Devletidir!
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.