Türkiye’nin Genetik Haritası Kimlerin Elinde?

96

1990’ların televizyon izleyicileri bir an için hafızalarınızı
yoklayınız lütfen!

                Yıl:
1999…TV sunucusu Ali Kırca, O günlerin ünlü yıldızı Hülya Avşar’la birlikte Lösemi
hastası!!! Beyin Cerrahı Oktar Babuna için kan bağışı ve ilik nakli kampanyası
sürdürüyorlar. Demek oluyordu ki, bu işin senaryosunu yazanlar: “cehenneme
giden iyi niyet yollarının taşlarını” bu iki ünlüyü kullanarak döşüyorlardı.

                Kampanya
kısa sürede çok mesafe aldı, Abdi İpekçi spor salonunun kapısında kan bağışında
bulunmak için gelen insanlar yüzlerce metre kuyruk oluşturuyordu.

                Zaman
zaman Oktar Babuna’da TV Deki kampanyaya katılıyor, kendine acındırıyor, duygu
sömürüsü yapıp milleti gaza getirmek için: “15 günlük ömrünün kaldığını” anlatıyordu. Hâlbuki yıllar sonra Adnan
Oktar ve kedicikleriyle birlikte örgüt kurma davasından o da tutuklandı ve hâlâ
yaşıyor.

                Kampanya
süresince toplamda 160 bin kişiden kan örneği alınmıştı. Türkiye
hastanelerindeki laboratuvarlar bu kadar fazla kanı tahlil etmek için yeterli
değildi.

                Olaylar
bu şekilde hızla gelişirken zamanın Sağlık bakanı merhum Osman Durmuş devreye giriyor:
” Devlet olarak bu örnekleri, milli
servetimiz ve geleceğimizin umudu olarak devletin arşivlerine alacağız. ABD’ye
gönderirsek genetik şifremizi çalarlar
”.

                Fakat
Atı çalan Üsküdar’ı çoktan geçmişti. Alınan kan örneklerinin bir kısmı
Almanya’ya çoğunluğu ise ABD’ye gönderilmişti. Hatta bir kısmının da İsrail’e
gönderildiği söyleniyor.

                Sağlık
Bakanı Osman Durmuş başka bir konuşmasında: “Burnuma pis kokular geliyor. Kanlarımız
Amerika’ya gönderiliyor. Genetik şifrelerimizi çözecekler. Bu bilgileri de
Türkiye’ye karşı, kimyasal silahlar şeklinde kullanacaklar
!” ifadelerini
kullanıyor ve olaya dâhil olanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını
açıklıyordu.

                Ortada
büyük oyunların döndüğü belli oluyordu. 2002 erken genel seçimlerinde Ecevit
Hükümetinin hezimete uğrayıp, yeni kurulan AKP’nin büyük başarı sağlayarak
paldır küldür iktidara gelmesi olacak şey değildi.

                Yeniçağ
Gazetesinin araştırmacı yazarlarından Arslan Bulut, AKP’nin kuruluşunun daha
ilk günlerinde: “AKP bir ABD projesidir.”
Diyerek Türk Milletinin dikkatini çekmiştir ama gerek geçmiş hükümetin ekonomi
yönünden halka bırakmış olduğu kötü miras, gerekse yeni gelen hükümetin
vaatleri, Avrupa Birliğinin sahte gülücüklü desteği Türk Milletinin başını
döndürmeğe yetmişti.

                Arslan
Bulut, 13 Haziran 2013 tarihli Güncel Meydan gazetesindeki “AKP, ABD Projesidir” başlıklı yazısında
iddiasını sürdürerek şunları kaydediyordu: “AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul Kazlıçeşme’deki
mitingde, önemli bir itirafta bulundu ve: “Türk Baharı”nın 2002’deki AKP
iktidarı ile başladığını söyleyerek, Türkiye’de yaşanan iktidar değişikliğinin
de tıpkı Arap Baharı’nda olduğu gibi bir ABD projesi olduğunu zımnen ifade
etmiş oldu. Tayyip Erdoğan’ın “Türk Baharı” dediği olaylar zinciri, aslında
Tayyip Erdoğan’ın daha Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı iken, ABD Büyükelçisi
Morton Abramowitz ile görüşmesi ve CIA’nın önemli şeflerinden Graham Fuller ile
temasa geçmesi ile başlamıştı. Tayyip Erdoğan, Amerika’nın Adana Konsolosu
Elizabeth Shelton, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Caroline Hagins, ABD
Büyükelçilik Müsteşarı Silwer Lawrens ve CIA görevlisi Kenny Bob ile de
görüşüyordu!”

                Bu
proje siyasal ve toplum mühendisliği oyunlarıyla o kadar güzel uygulanıyordu
ki, Hanedanlık ve Krallıklar hariç, seçimle işbaşına gelmiş hiçbir demokrasi
ülkesinde Recep Tayyip Erdoğan dışında 20 yıl süreli iktidarda kalan başka bir
lider yoktur.

                Şeytanın
avukatlığını biraz da biz yapalım isterseniz: Oktar Babuna adına 160 Bin
kişiden alınan (120 Bin tanesi kayıp) kan numunelerinin Türk insanının genetik
haritasını çıkarılması için mi kullanıldı sorusu ister istemez insanın aklına
geliyor da. Yoksa 20 yıl aralıksız iktidarda kalmak, Demokrasi Tarihinde
görülmüş şey değil.

                Ancak Türkiye
Cumhuriyeti’nin temel taşlarını o kadar fazla oynattılar ki, bu gün dışarıdan
bakıldığında; Krallık deseniz Krallık değil, Padişahlık deseniz Padişahlık
değil, Demokrasi, adalet, liyakat evlere şenlik. Kendi hayallerinin
Cumhuriyetini kurdular ama geldiğimiz noktada onlar da anladılar ki artık bu
gemi her yerinden su alıyor.

                AKP,
Türkiye’ye 20 yılını kaybettirmiş olsa da Türk Milleti 18 Mart 2019 Yerel
seçimleriyle işin farkına varmış ve muhalefet, büyük şehirlerin kahir
ekseriyetini kazanarak tünelin ucundaki ışığı görmüştür. Yeni hedef: 18 Haziran
2023 hayırlı olur inşallah. #azkaldı

                Sağlıklı
kalın.