Türkiye’de
AVM’ler gelişmeye başladıktan sonra “outlet” diye bir kelimeyle de
tanıştık. “Outlet” uygun fiyatlı ürünleri temsil eden bir kavram.
“Outlet mağazalarda”
doğrudan fabrika çıkışlı mallar, farklı sezon ürünü, seri sonu veya satıştan
sonra iade edilmiş, bazen de defolu ürünler satılıyor. Bu yüzden uygun
fiyatlı oluyorlar.
“Outlet ürünler”
mağazanın kendi içinde ayrı bir bölümde veya “outlet mağaza” denilen
tamamen bu tür ürünlerin satıldığı mağazalarda satılabiliyor.
Türkiye’de
eskiden daha çok “kampanya”, “seri sonu fırsatı” “tenzilat” gibi isimlerle anılan
indirimli satışlara genelde nispeten alt ve orta gelir grubu rağbet eder. Fakat
“outlet center” denilen büyük AVM’ler her gelir grubuna hitap edecek şekilde
tasarlanmakta. İstanbul’da üst gelir grubunun yaşadığı semtlerde de kurulan
“sosyete pazarlarına” bile rağbet olduğuna göre, buna şaşırmamak gerekiyor.
Outlet
mağazalarda veya kampanyalı satışlarda, marka ürünleri normal etiket
fiyatının yarısı ve hatta daha azına alma imkânı vardı.
“Vardı” diyorum
çünkü son zamanlarda outlet ürünlerdeki indirimlerin göstermelik bir hale
geldiği görülüyor.
Gerek
kendi gözlemim ve gerekse çevremden edindiğim bilgilere göre “indirimli
satışlar, kampanyalar, seri sonu fırsatları” gibi satış türlerini yapanlar artık
gerçek bir indirim yapmıyorlar. Hatta bazen önce fiyatları artırıp, bu
yeni fiyat üzerinden indirim yapmış gibi etiketlerde oynama yapıyorlar.
Yaşadığım
İzmit’te Türkiye’nin ilk “outlet center”lerinden biri bulunmakta. Burada
her yıl mevsim sonunda “Ucuzluk Panayırı” kampanyası yapılıyor. Fakat
burada da marka ürünlerde gerçek bir ucuzluk yerine Perşembe Pazarında
satılanlar kalitesinde ürünlerin satılıyor olması hayal kırıklığı yaratıyor.
Geçen
hafta İstanbul’da bulunan ve gerçekten devasa bir “outlet center” olan Viaport’u
gezdim. Buradaki mağazalarda ürünler normal mağaza fiyatlarıyla etiketlenmiş.
Yani fiilen indirim yok.
Bunun
ekonomik bir açıklaması olmalı.
Geçen
yıllara göre en az 2 veya 3 katına çıkmış fiyatlarla, normal mağazalarda alışveriş
yapabilenlerin sayısı azaldı. Orta ve dar gelirli kesim hiç olmazsa outlet
ürünler almak istese de buna imkân bulamıyor.
Satışlar
daraldığı, talep düştüğü için eskisi gibi kaliteli ve çok çeşitli koleksiyonlar
üretilmiyor. Giyim kuşam başta olmak üzere hemen her tür üründe çeşitler
azalmış durumda. İthal markalarda bu çeşit azalması daha da
belirgin.
Sürüm azaldıkça, sabit
giderleri karşılamak için fiyat artırmak, talebi ve satışları daha da
azaltıyor. Mağazalar tam bir kısır döngü içinde.
Haliyle
normal ürünlerin üretim ve satışı azalınca seri sonu, defolu veya iade de
azalıyor. Outlet mağazalarına daha az çeşit geliyor. Onlar da göstermelik
indirimlere başvuruyor.
***************************
Decathlon İkinci El Ürünleri Satacak
Dünyaca
ünlü spor ekipmanı markası Decathlon’la ilgili bir haber oldukça ilginç.
Firmanın,
müşterilerinin eski veya kullanılmamış spor ürünlerini Decathlon’a
satmalarını sağlamak ve böylece ürünlerin garanti kapsamında tamir
edilip yeniden satılabilmesine imkân tanımak için bir yöntem geliştirdiği
bildiriliyor.
Decathlon
“Ters yön” perakendecilik için müşterilerinin artık kullanmadıkları
ürünleri satın alma zinciri oluşturuyor. Kampanya kapsamında Belçika’nın üç
kentindeki Decathlon mağazalarında bir ay boyunca tabelalar indirilecek, markanın
tersten yazılışı olan “Nolhtaced” tabelaları asılacak.
Ürünler
satın alındıktan sonra ya yenilenecek ve ikinci el olarak mağazada garantili
olarak satılacak ya da tamir edilemez veya yeniden kullanılamazlarsa
bir geri dönüşüm merkezine yönlendirilecek.
Decathlon
yetkilisi “Klasik tüketim modelimizin değişmesi gerekiyor: Eski malzemeleri
tamir ediyor ve ardından yeniden satıyor veya kiralıyoruz. Böylece tüketiciler
aynı zamanda eşyalara eskisinden daha farklı bakmaya başlıyor. Önemli olan bir
eşyaya sahip olmaktan ziyade o eşyanın kullanılabilir olması” diyor.
***************************
ABD’de Goodwıll Mağazaları
ABD
seyahatlerimizde dikkatimizi çeken Goodwill (İyilik veya İyi Niyet olarak
tercüme ediliyor) mağazalarının sistemi Decathlon’un uygulayacağı
sistemden de ilginç.
Belki
ülkemizde de uygulanabilir düşüncesiyle öğrendiklerimi paylaşıyorum.
Alım
gücü düşük kesimlerin, hemen herkesin evinde bulunan ihtiyaç dışı malzemeleri
ucuza alabileceği mağazalardan bahsediyorum.
Goodwill mağazalar zinciri bir hayır kurumu tarafından idare ediliyor ve mağazalarda kullanılmış
kıyafet, mobilya, elektrikli/ elektronik eşya, kitap, DVD vs. satılıyor.
Ürünler
kullanım dışı kalan eşyalarını bağışlayan kişilerden, seri sonu
ve iade ürünlerini bağışlayan mağazalardan geliyor. Goodwill
tarafından temizlik, bakım ve onarımı yapıldıktan sonra büyükçe mağazalarda
teşhir ediliyor. Normal etiket fiyatının onda biri bazen daha da azı gibi
fiyatlarla satılıyor. Bağışçılar yıl sonunda bağış tutarını vergi indirimi
olarak kullanabiliyor.
Bu
mağazalar kâr amacı gütmüyor. İnternetten bir araştırma yaptım. Goodwill,
yılda yaklaşık 2,3 milyon dolar gelir elde ediyormuş. Vergi raporlarına göre, İşletme
giderlerini karşıladıktan sonra net gelirlerinin %90’ından fazlasını hayır işlerine
harcamakta imiş.
Goodwill gelirlerini
engelli yetişkinler, suç geçmişi olanlar, 55 yaş ve üstü işçiler gibi dezavantajlı
kimselere eğitim ve istihdam imkânı sağlamak gibi hizmetlerde
kullanıyormuş.
Belçika’nın kişi
başına milli geliri 46 bin dolar, ABD’nin 65 bin dolar, Türkiye’nin
ise 9 bin dolar. Örneklerini verdiğim ülkeler kadar zengin değiliz.
Bu tür çözüm yollarını bizim de üretmemiz lazım.