Tarihte Bu Vatan

87

     Tarihte bu vatan
kadar, tarihte bu millet kadar, tarihte bu devlet kadar düşmanı olmuş bir
millet, bir vatan ve bir devlet olmamıştır ve olmayacaktır da. Hiç rahat
bırakılmadık. Ya dıştan ya içten hep meşgul edildik. Hep ayakta kalmak, hep
istiklâl ve hürriyetlerimizi müdafaa etmek zorunda kaldık.

     Fâtih’in 17
devletle aynı anda savaşı ve üstün gelmesi. Kanunî’nin saltanatının üçte biri
at sırtında geçmesi. XIV. Asırdan beri değil yalnız Rumeli’den, Anadolu’dan da
atılmak istenmemiz. Bugün de varlığımıza tahammül edemeyip, parçala böl taktiği
ile, içimize fitne fesat tohumları saçılması.

 

     “Girmeden tefrika
bir millete, düşman giremez.”

 

      Hükmü
doğrultusunda bin bir gayret sarfedilmesi, bizlerin dâima pür-dikkat ve uyanık
olmamızı gerektirmektedir. Fakat yine hüsrana uğrayacaklar. “Toplu vurdukça
yürekler” nifak topları geri tepecektir. Çünkü şâirin dediği gibi:

 

     “Cehennem olsa
gelen, göğsümüzde söndürürürz,

       Bu yol ki Hak
yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz.”

 

     Evet, Batı’nın ve
Kuzey’in ve bütün şer kuvvetlerin rağmına; bu devlet, bu millet ve bu vatan,
diğer kardeş devletlerle birlikte; bütün 
çirkin, iğrenç ve rezil engellemelere rağmen, istikbâl ufuklarında, bir
güneş gibi doğacak ve dünyadaki bütün pislikleri, dünyadan silip süpürecektir.

     Çünkü felâket ve
helâket asrı geride kalmaktadır. Çünkü Hak’ın şafağı sökmüştür. Güneşi
doğdurmamak nasıl mümkün değilse, Doğu’nun yıldızının doğuşunu engellemek de;
çirkin, mülevves, azgın ve emperyalist Batı’nın, artık haddi değildir.

     Kuzeyimizdeki
Kızıl Dev siyaset arenasından çekilmiş; kalan Kızıl Ordu ise, içten
parçalanmanın eşiğinde, Batı ise çöküşün arifesindedir. Doğu’nun önündeki
mânialar, bir bir  kalkıyor ve kalkmak
üzeredir.

     İnanıyoruz ki bu
vatan, bu millet ve bu devleti söndürmek isteyen bedbahtların; bizzat kendi
istikbâl yıldızları sönecek. Bu vatan, bu millet ve bu devletin değil, onların
izzet, ikbâl, şan ve şerefleri tersine dönecektir.

     Yazıma vatan,
millet ve devletin parlak istikbâlinden haber veren, gönüllerimize muştular
sunan, samimî bir kalbin içten yakarış ve feryatlarıyla son veriyorum:

 

     “Gazilerin,
fâtihlerin konağı

       Seyyitlerin,
serverlerin otağı

       Bu vatandır
şehitlerin yatağı

 

      O şehitlerin ala
dönmüş kefeni

      Miskler kokar
güle benzer bedeni

      Öper melekler de
nurlu nâşını

 

      Armağansın çünkü
asîl millete

      Düşmeyelim bir
gün bile zillete

      Götür bizi şanlı
büyük devlete

 

      Zaferlerle şanlar
bulur bu millet

      Şark’a Garb’a
ziya salsın bu devlet

      (Çünkü) nurdan
kanadın, hem sağlam kolun var

      (Çünkü) nurdan
senin Hak’a giden yolun var”

Önceki İçerikMandacı Zihniyetli Kafalar
Sonraki İçerikFelsefe Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. SÜLEYMAN HAYRİ BOLAY
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.