Yazıcızâde Kardeşler Muhammed Efendi – Ahmed-İ Bîcân

202

Anadolu’da
astroloji hakkında ‘Şemsiyye’ adı ile
kaleme alınan ilk Türkçe mesnevinin ve ‘Künhü’l-
Ahbar
’ isimli eserin yazarı Muhammed b. Sâlh b. Süleyman Efendinin
evlatları olan Yazıcızâde Muhammed
Efendi
ve Yazıcızâde Ahmed Bîcân;
günümüze intikal eden mühim eserlerin yazarı iki kardeştir.

Muhammed
Efendi’nin doğum târihi kayıtlara intikal etmemiştir. 1451 senesinde
Gelibolu’da vefat etti. Dönemin ilim geleneğine uyarak tefsir, hadis ve fıkıh
yanında kelâm dersleri de almış, bazı eserlerini Arapça yazacak kadar bu dile
vâkıf olmuştur. Onun, eserlerinde en çok işlediği konu mebde1 ve
meâd2 itibâriyle varlık meselesidir. Telif ettiği eserler:
Muhammediye, Megaribü’z-zaman li gurûbi’l-eşyâ fi’l ayn ve’l-ıyân ile Müntehâ’dır.

Muhammediye;
Mevlid özelliğine sâhip dinî ve destânî bir eserdir.

Kardeşi Ahmed
Bîcân Efendi de ağabeyi ile birlikte Gelibolu’ya gelip yerleşti ve orada, 1455
yılında vefat etti. En önemli eseri ‘Envârü’l-âşıkīn’dır.
Bütün Türk-İslâm âleminde şöhreti günümüze kadar devam eden en mühim ve en
hacimli eseridir. Ağabeyi Yazıcıoğlu Mehmed’in Meġāribü’z-zamân adlı Arapça
eserinin Türkçe serbest bir tercümesidir. Diğer eserleri: Münteha 1 ve 2,
Acâibü’l-Mahlûkat, Mülheme, Ravhu’l-Ervâh, Cevâhirnâme.

***

Yazıcıoğlu
Kardeşler tasavvuf ehlidir. Hacı Bayram Veli’nin Bayramiyye Tarîkatına
mensuptur. Hacı Bayram Veli ile tanışmaları hikâyesi hayli ilgi çekicidir.

Osmanlı
pâdişahı İkinci Murat Han dönemidir. Babası Çelebi Mehmed zamanında tasavvuf
ehlinden tanınmış şahsiyet olan Şeyh Bedreddin adına Torlak Kemal ve Börklüce
Mustafa’nın kalkışma hareketi huzursuzluklara sebebiyet vermiş ve üçü de
yakalanarak idam edilmişti.  Şeyh
Bedreddin’in Somuncu Baba ile görüşmüş olması, Somuncu Baba’nın Hacı Bayram-ı
Velî’nin şeyhi olması ve Hacı Bayram’ı Velî’nin de çok sayıda müridinin
bulunması ve giderek çevresinin genişlemesi yeni bir Şeyh Bedreddin hâdisesinin
habercisi olarak yorumlandı.

Bu yorumlar
Sultan Murad’ın kulağına gidince, işin iç yüzünü anlamak maksadıyla âsıl adı
‘Numan Hoca’ olan Hacı Bayram-ı Velî’nin Edirne’ye getirilmesi için emir verdi:

Derhal Ankara’ya çavuşlar gönderip ol şeyhi
Edirne’ye getirsinler. Şâyet kabul etmez ise, kârın tamam etsinler!

Çavuşlar
derhal yola çıktı. Ankara’ya yaklaştıklarında yolun bir yerinde karşıdan gelen
yaşlıca bir adam gördüler. Yaklaşınca askerleri selâmlayan bu yorgun adam,
yüzünde meraklı bir gülümsemeyle genç askerlere sordu: ‘Evlâtlar yolculuk nereye?’

Çavuşların
başı, Ankara’ya gidip Numan Hoca adlı bir adamı alacaklarını ve Sultan Murat’a
götüreceklerini söyledi. Hacı Bayram-ı Velî, yüzündeki sıcak ve sevecen
tebessümünü sesine yansıtarak:

Ne güzel. Böyle olduğunu anlamıştım. Ben de
sizi karşılamaya çıkmıştım. Aradığınız adam benim
.

Biraz sohbet
ettikten sonra çavuşlar duyduklarına inanamadılar ve ‘Olamaz! Bizim aradığımız adam siz olamazsınız’ diye söze
başladılarsa da, Bayram-ı Velî ellerini uzatıp ‘Buyurun’, dedi. ‘Elinizdeki zincirleri bileklerime bent kılın. Hemen
Sultan’a gidelim
’.

Çavuşlardan
biri üzüldü. ‘Olur mu öyle şey? Sizi
gördük, Nasıl bir insan olduğunuzu anladık. Siz bize önce Allah’ın emâneti,
sonra da Hünkârımızın misâfirisiniz. Bizler sizin zaptiyeniz değil,
hizmekârınızız. Bu zinciri bent kılamayız
.’

Bayram-ı Velî
ısrar ediyordu. ‘Ulu’l emre itaat
vâciptir . Sizden istenileni yapın
’ dediyse de askerlere kabul ettiremedi.

***

Sultan İkinci
Murad’ın Hacı Bayram-ı Velî’yi Edirne’ye getirmek için vazifelendirdiği
çavuşları karşılaması ile alakalı başka bir menkıbevî hikâye daha vardır:

Çavuşlarla
Velî Hazretleri, bahçede salatalık tohumu ekerken karşılaşır. Ferman kendisine
tebliğ edildiğinde,

İzin verirseniz, yetiştirdiğim
salatalıklardan padişahımıza armağan olarak götürmek isterim
.’ Deyince
çavuşlarda tedirgin bir soğukluk yaşanır. Bugün ekilen tohumların salatalık
hâline gelmesi için ayların geçmesi gerekecektir. Çavuşlar sertçe itiraz etmeye
hazırlanırken bakarlar ki muhatap, olgun salatalıkları itina ile sepete
yerleştirmektedir.

***

Pir,
hazırlandı. At bindi. Binlerce müridinin gözyaşları ile uğurlandı.
Uğurlayanların endişeleri ile başlayan yolculuk nice hayırlara vesile oldu.
Yolculuk süresince duâsını almak, yolculuğunun ve akıbetinin hayırlara vesile
olması için duâ etmek üzere binlerce kişi yanına geldi. Hepsi Bayram-ı Velî’nin
müridleri arasına katıldı. Balıkesirli Şeyh Lütfullah, Yazıcıoğlu Mehmed Bîcan
ve kardeşi Yazıcıoğlu Ahmed Bîcan gibi kıymetli zatlar bu seyahat esnasında Hacı
Bayram-ı Velî’ye intisap etti.

Kaynaklarda
belirtildiğine göre 17 gün at sırtında yol alarak Edirne’ye vardı. Sarayda,
dedikoducular ve iftiracılar fitne kazanını kaynatmaya devam ediyorlardı.
Rivâyet edilir ki saraydaki üst seviyedeki görevlilerden biri, bir şerbet
kâsesinin içerisine kuvvetli bir zehir koyar ve ‘yorgunluğunuzu giderir, buyurunuz içiniz’ diyerek Bayrâm-ı Velî’ye
ikramda bulunur. Velî Hazretleri, bardağı alır, ‘Bunu biz içelim, zararı sâhibinin olsun’ ve ‘Bismillahirrahmanirrhîm’ diyerek şerbeti içer, ‘Elhamdülillah’ derken, şerbeti ikram
eden şahıs, feryat-figan ederek yere yeğılır ve dünyâsını değiştirir.

Ertesi gün
Bayram-ı Velî’yi Hünkâr’ın huzuruna çıkardılar. Sultan 17, Bayram-ı Velî ise 81
yaşında idi. Sultan ile Şeyh’in ilk sözleri, şahsiyetlerini yansıtıyordu:

Saltanat dâvâsında imişsin!

Bizim gözümüz dünyâ saltanatında değil,
gönül sultanlığındadır
.

Karşılıklı
olarak bir müddet konuştuktan sonra Sultan, Şeyh’i sevdi, O’nun âlim ve fâzıl
bir insan olduğuna kanaat getirdi. Kanaatinin doğruluğuna o kadar inandı ki,
hiç tereddüt etmeden:

Efendi Hazretleri, size hayli zahmetler
verdik…
’ diye söze başlayıp özür dileyecekti ki, muhatabı söze girdi:

Neticeler iyi olursa, zahmetler zâil olur
Sultânım, merak buyurmayınız
. Sonra devam etti:

Zât-ı âliniz dünyâ umurunun (işlerinin)
devletlû beyisiniz. Devletinize nizam koyarsınız. Bizim dahî işimiz, bu devlete
iyi insanlar kazandırmaktır. İşlerinize duâcı olarak kalırız. Biz halka hizmeti
Hakk’a hizmet biliriz.

Ülkenin
Sultan’ı, yanılmadığını anlamakla bahtiyar oldu. Muhatabı, hakîki bir Velî idi.
gönüller Sultanı’na iltifat buyurdu:

Siz benim huzur-ı hümâyunumda değil, ben
sizin huzur-ı ruhâniyetinizdeyim
.

İstirahati ve
rahatı için gerekenin yapılması tâlimatını verdi.

Hacı Bayram-ı
Velî’nin yol üzerinde karşılaştığı Yazıcızâde Kardeşlerle, sarayda tanıştığı
Sultan İkinci Murad Han ile dostlukları ömür boyu devam etti.

***

16,5 X 23,5
santim ölçülerindeki 358 sayfalık eserin müellifi Mehmet Bilâl Yamak, Yazıcızâde kardeşlerin eserleri ve şahsiyetleri
hakkında bilgiler verdikten sonra ikinci bölümde okuyucuyu tasavvuf hakkında
bilgilendiriyor.  Üçüncü bölümde
Yazıcızâde Kardeşlerin Osmanlı’ya tesirleri, Yazıcızâde Kardeşler çevresinde
teşekkül eden menkıbelerin tahlili, Hacı Bayram-ı Velî ile ilişkileri
anlatılıyor.

Eserin ‘Sonuç’ başlıklı bölümünden birkaç satır:

Bu çalışmanın önemli
bir tezi: Yazıcızâde kardeşler 1420 senesinde hocaları Haydâr-ı Herevî’nin
hukukî kararı ile Edirne’de idam edilen Şeyh Bedreddîn’in etrafında gelişen
hadiselere bizzat şâhit olmuşlardır. Hatta şeyhleri Hacı Bayrâm-ı Velî’nin
Sultan İkinci Murad Han tarafından Edirne’ye celbedilmesinde dahi bu hadisenin
rolü vardır. Daha sonraki kaynaklarda görüşlerini ‘temkinsiz’ zikrettiği için idam edildiği söylenen Şeyh Bedreddîn’in
katlinin akabinde eser veren Yazıcızâde kardeşler bu temkinin sâhibidirler.
Şöyle ki onlar -bu çalışmada da ortaya konulduğu üzere- vahdet-i vücûd
neşvesine sâhip olmalarına rağmen bu neşvenin tartışmalı konularını,
Fusûsu’l-Hikem şerhlerinde İbn Arabi’ye hürmette kusur etmeden tenkit etmişler;
daha yaygın eserlerine ise bu tartışmaları dâhil etmemişlerdir.

Fusûsu’l-Hikem’in
tartışmalı konularını tevil ederek kaleme aldıkları eserler özellikle de
Muhammediyye; Ekberî neşvenin ve ıstılâhâtın Osmanlı coğrafyasında yüz yıllar
boyunca tedâvülde kalmasını sağlamış ve bir mânâda önemli bir taşıyıcılık rolü
üstlenmiştir. Meselâ Muhammediyye; Halvetiyye, Nakşibendiyye, Melâmiyye,
Celvetiyye, Mevleviyye, Bektâşiyye gibi farklı tarikat çevrelerinde saygı
görmüş ve okunmuştur. Özellikle Muhammed Efendi, irfan neşvesi açısından
Celvetî çevrelerce Hacı Bayrâm-ı Velî ile kıyaslanmış ve Muhammed Efendi’nin
irfanca daha üstün olduğu vurgulanmıştır. Şimdiye kadar genellikle dile getirildiği
gibi Muhammediyye ve Envâru’l-Âşıkîn sâdece birer ‘popüler-halk kitabı’ değildir. Bu kitaplar, özellikle de
Muhammediyye; ulemâ, kalemiyye ve hatta padişahlar tarafından hürmet görmüş ve
okunmuştur. Bu hürmetin en önemli sebeplerinden birisi eserlerin nizadan
arındırılmış birer Fusûsu’l-Hikem neşvesine sâhip olmalarıdır.

Yazıcızâde kardeşlerin
eserlerinin farklı çevrelerde bu kadar ilgi görmesinin diğer bir sebebi ‘Nur-ı Muhammedi’ anlayışı etrafındaki
fikirlerini ilmîlikten tâviz vermeden kolay anlaşılır bir üslupla sunmuş
olmalarıdır. Onların en çok vurgu yaptıkları anlayış ‘Nur-ı Muhammedi’ ve ‘Hakîkat-ı Muhammediyye’dir. Varlık
mertebelerini ele aldıkları yerlerde üzerinde en çok durdukları mertebe ‘taayyün-i evvel’ ve dolayısıyla ‘Hakîkat-ı Muhammediyye’dir. Osmanlı
çevrelerindeki Hz. Peygamber sevgisi kendilerinin bu özelliklerini de içine
alarak onları meşhur etmiştir.

Eserin arka
kapak yazısı:

Yazıcızâde Muhammed
Efendi ve kardeşi Ahmed-i Bîcân, Osmanlı tasavvuf târihinin temsil gücü yüksek
iki ismidir. Yazıcızâde Kardeşlerin eserleri, yüzyıllarca Osmanlı coğrafyasında
ve bu coğrafyanın dışında okunmuş, üzerlerine şerhler yazılmış hattâ Türkçenin
hâricindeki dillere de tercüme edilmiştir. Aynı zamanda Hacı Bayrâm-ı Velî’nin
de derviş ve halîfeleri olan Yazıcızâde Kardeşlerin eserleri arasında,
özellikle Muhammed Efendi’nin manzum Muhammediyye, Ahmed-i Bîcân’ın ise mensûr
Envâru’l-âşıkîn adlı eserleri; Osmanlı ulemâsı, sûfî çevreler ve halk
tarafından en çok okunan, okutturulan kitaplar arasında addedilmektedir.
Denilebilir ki Yazıcızâde Kardeşler, eserlerinin merkezine aldıkları Hz.
Peygamber (sav) sevgisinin, sözlü ve yazılı Osmanlı kültür ekolojisi içinde
yayılmasında çok önemli katkıda bulunmuşlardır. Bu kitapta; Yazıcızâde
Kardeşlerin hayatları, eserleri, tasavvufî görüşleri ve Osmanlı’ya tesirleri incelenmektedir.
Bu çalışma esnasında Yazıcızâde Kardeşlerin daha önce gün yüzüne çıkmamış bazı
eserleri de tahlil edilmiştir. Aynı zamanda birer İbn Arabî şârihi olan
Yazıcızâde Kardeşlerin eser ve fikirlerinin bu kadar tesirli olmasının
tasavvufî, edebî, siyâsî ve sosyolojik sebepleri de bu kitabın başlıca soruları
arasındadır.

1mebde: İlmin ilk kısmı. İlâhî
hakikate ulaşmak için bir tahkîkat mensubunun harekete geçtiği başlangıç
noktası.
2meâd: Âhiret.

MEHMET BİLAL YAMAK:

Kadıköy doğumlu.
Sırası ile lisans öncesi eğitimi: Üsküdar Sultantepe İlkokulu, Özel Üsküdar
Fazilet Ortaokulu ve Lisesi, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi
Yabancı Diller Eğitimi Bölümü İngilizce Öğretmenliği. Sırası ile lisans üstü
eğitimi: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri
Bölümü’nde ‘Abdülkâdir-i Geylâni’nin
el-Gunye Li Tâlibî Tarîki’l-Hakk Adlı Eserinde Tasavvufi Unsurlar
’ başlıklı
tez ile yüksek lisans. Aynı Enstitüde ‘Yazıcızâde
Kardeşlerin Tasavvufi Görüşleri ve Osmanlı’ya Tesirleri
’ başlıklı tez ile
doktora.

Halihazırda Kırklareli
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslâm Bilimleri Bölümü Tasavvuf Anabilim
Dalı’nda Öğretim Üyesi.

 

ÖTÜKEN
NEŞRİYAT A. Ş.

İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433
İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50

Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: otuken@otuken.com.tr  www.otuken.com.tr 

Önceki İçerikBaşarısız Dış Politika
Sonraki İçerikYıllık Ödev ve Tezsiz Yüksek Lisans Hakkında
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.