Bitmeyen Hatalar Silsilesi

219

Parlamenter
sisteme geçtiğimiz 23 Aralık 1876 yılından bugüne uzanan siyasi geçmişimiz,
kültür ve medeniyet alanında ise tarih öncesine kadar giden bir mazimiz var. Türkiye’nin
hâlâ zikzaklar çizip rotasını şaşıran kaptan misali bir uçtan diğer uca
savrulması doğrusu çok şaşırtıcı geliyor.

            Hâlbuki o günlerden buyana yetişmiş
çok değerli, liyakat sahibi yeteri kadar devlet adamlarımız mevcutken bu
savrulmalar nedendir diye insan kendi kendine sormadan edemiyor.

            1- 2004 Yılı Milli Güvenlik Kurulu
toplantısında zamanın Genelkurmay Başkanı, ordudaki FETÖ yapılanması hakkında
Başbakan Tayyip Erdoğan’ı uyarmasına rağmen aldığı Cevap: “Komutan olayları çok fazla abartıyorsunuz!” oluyor.

            Olayların abartılmadığını 12 Yıl
sonra 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde yaşadık. Keşke ibret alınsaydı.

2-Amerika Birleşik Devletleri’nin 26
Ocak 2005 – 20 Ocak 2009 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı görevini
üstlenen Condoleezza Rice’ın 2003 yılında Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğu
günlerde yazdığı bir makalede “Ortadoğu’da
Türkiye dâhil 22 ülkenin sınırları değişecek
” şeklinde bir ifade kullandığı
halde, “Büyük Ortadoğu Projesi”nin
(BOP) ayak sesleri duyulmasına rağmen ki o günlerde bu söz çok tartışmalara yol
açtı:

Onur Öymen gibi tecrübeli dışişleri
mensupları hükümeti sürekli uyarmalarına rağmen “Monşer”ler diye bu değerlerle dalga geçildi.

Hatta öyle ki, “Arap Baharı” sürecinde zamanın başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, gittiği
her miting meydanında Ortadoğu’nun “
Başkanı
” olmasını gururla haykırıyordu.

Hâlbuki ABD tarafından Türk
yetkililerine “Havuç Politikası
uygulanmış, ağızlarına birer parmak bal çalarak başlarını döndürmüşlerdi. Zaman
ilerledikçe bu baş döndürücü olayların Türkiye’yi nerelere getirdiğini hep
birlikte yaşayıp görüyoruz.

Komşularımız Irak ve Suriye işgal
edilmiş Kuzey Irak’ta bir Kürt Yönetimi oluşturulmuş, sıra Türkiye’nin güney
sınırında her gün şehit askerlerimizin geldiği Kuzey Suriye’ye gelmişti.
Fırat’ın doğusunda ABD tarafından halâ PKK-YPG’ye silah yardımı yapılıyor,
askeri eğitim veriliyor.

3- 2009 Yılında Türkiye-Suriye
sınırındaki mayınları temizleme işlemi için İsrailli bir firma ile Suriye sınır
boyundaki mayından temizlenmiş arazinin 44 yıllığına kiraya verilmesi için AKP
hükümetince anlaşma sağlandı ancak CHP’nin anayasa mahkemesine başvurusu sonucu
bu anlaşma iptal edildi ve sınırlarımızı Türk askeri temizledi.

Suriye sınırındaki mayınların
temizlenmesinin sakıncalarını sağduyulu vatansever yetkililer defalarca dile
getirmelerine rağmen kimse dikkate almadı. Nasıl olsa her seferinde yakalarına;
Monşer” yaftası asılmıştı.

Bugün o mayınların sökülmesinin
bedelini 6,5 Milyon Suriyeliyi Türkiye’de beslemekle ödüyoruz.

Şuan halâ İran sınırındaki mayınlı
arazinin mayından temizleme masrafı ise AB. Fonlarıyla karşılanıyor. AB’nin
bunda ne gibi bir çıkarı var orasını yaşadığımız güncel olaylar bize fazlasıyla
anlatıyor. Afganistan ve Pakistanlı kaçkınlar sınırlarımızdan kolayca geçsin
istiyorlar sanırım. Ancak bu buzdağının görünen yüzü, görünmeyeni ise tarihte
Filistin topraklarının İsrail’in eline nasıl geçtiğini yakın tarihin sayfaları
hazin bir şekilde yazıyor.

4- 2009 Yılında PKK ile Mit
mensuplarının Oslo görüşmeleri neticesinde Türk Milletine çok sayıda can ve mal
kaybına mal olan “Çözüm süreci
resmen başlamış oluyordu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 11 Mart
2009’da: “Kürt sorunuyla ilgili
ilerleyen günlerde çok iyi şeyler olacak
” diye açıklamalarda bulunuyordu.

Çok
iyi şeyler olacak
” denilen süreçte Kandil ve Mahmur kamplarından Habur’a
getirilen PKK’lıların yargılanması için seyyar mahkemeler kurulmuş, yargılama
esnasında Türk Bayrağı ve Atatürk posteri duvardan indirilmiştir.

Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ün 21
Aralık 2017 de yazdığına göre: “771
askerimiz, 352 polisimiz, 89 güvenlik korucumuz olmak üzere tam bin 212 şehit
verdik. O tarihten sonra meydana gelen patlamalarda hayatını kaybeden
vatandaşlarımızın sayısı 555 olarak belirlendi. 15 Temmuz darbe girişimiyle
birlikte 62 özel harekât polisi, 5 asker, 173 vatandaşımız şehit edildi.

5- Bugün halâ geçmişteki FETÖ
belasından ders alınmamış olacak ki, devletin kurumları çeşitli tarikat ve
cemaatlerce(Ensar, İlim Yayma Cemiyeti, Menzil ve İsmailağa Cemiyeti gibi) Kurtarılmış Bölge pozisyonuna
düşürülmüştür.

Yukarıda maddeler halinde sıraladığım
hatalardan daha onlarcasını sayabiliriz.

Yapılan her hatanın arkasından: “Aldatılmışız Allah ve Milletim beni
affetsin
” demek bu hataları telafi etmeye yeter mi bilemiyorum.

Mustafa Kemal Atatürk Gençliğe
Hitabesinin bir bölümünde: “memleketin
dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde
bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin
siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
” Diyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği
gibi Gaflet, delalet ve ihanet arasında çok ince bir çizgi var. Bu çizginin
hangi tarafa ağır bastığını okuyucularımın ferasetine bırakıyorum.

Sağlıklı kalın.

Önceki İçerikEl Parasıyla Hovardalık Örnekleri
Sonraki İçerikKurtuluş Reçeteleri
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.