Danıştay Meclis’i İyice Devreden Çıkardı

77

Hukukçu
olmayanların gözünden kaçmış olabilir. Ama Cumhurbaşkanının TBMM’nin kalan yetkilerini
de kullanmasının, (yetki gaspının) önünde artık bir engel kalmadı.

Danıştay, Meclis’in
kanun çıkararak onayladığı uluslararası antlaşmaların Cumhurbaşkanı kararı ile
tek taraflı olarak, “Türkiye bakımından feshedilebileceği”
şeklinde bir
içtihat ortaya koydu.

****

İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası
sözleşmelerin imzalanmasında
hukuki prosedür bellidir.  

Önce
TBMM’nin bir onay kanunu çıkarması
gerekiyor. Sonra TBMM’nin çıkardığı
kanun, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanınca uluslararası anlaşma
yürürlüğe giriyor.

Uluslararası
anlaşmaları “onaylamak ve yayınlamak” konusunda uygulanacak prosedür bakımından,
eski parlamenter sistemle şimdiki Cumhurbaşkanlığı sistemi arasında hiçbir
fark yok.

****

Bilindiği
gibi İstanbul Sözleşmesi’ne Türkiye’nin taraf olması Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın siyasi iradesinin eseridir.
Ancak Erdoğan oyları düşüp, marjinal
kesimlerin oylarına da ihtiyaç duyunca, Saadet Partili Oğuzhan Asiltürk ve
cemaatlerin isteğiyle
sözleşmeyi Türkiye bakımından feshetti.

Danıştay işte Cumhurbaşkanının
TBMM’nin yetkisini kullanarak yaptığı bu işlemi hukuka uygun buldu.

**************************

Anayasa Hukukuna Göre Prosedür Nasıl?

“Bir kural nasıl konuluyorsa, o yolla kaldırılır!” Bu bir temel hukuk kuralıdır.

TBMM’den
kanun çıkarılarak kabul edilmiş bir sözleşmenin feshinde de aynı yol izlenmesi
yani TBMM’den bir fesih kanunu çıkarılması gerekirdi.

Değerli Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Kemal
Gözler
bu hususu şöyle açıklıyor: “Usûlüne göre yürürlüğe konulan milletlerarası
antlaşmalar kanun hükmündedir. Kanun hükmünde olan bir işlemin sona erdirilmesi
hususu da kanunla veya kanun hükmünde olan bir işlemle düzenlenmelidir.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ise ne kanundur; ne de kanun hükmündedir. Dolayısıyla
yasama yetkisine ilişkin bir hususun Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
düzenlenmesi Anayasaya aykırı olur.”

****

Ayrıca Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu‘nun dikkat
çektiği gibi, İstanbul Sözleşmesi insan haklarına ilişkin bir uluslararası
sözleşmedir.
Bu yanıyla Anayasa gereği, normlar hiyerarşisi bakımından
kanunların üzerinde alıyor. Anayasa bağlayıcıysa, Cumhurbaşkanı, konusu
insan hakları olan bir düzenleme yapamaz.

**************************

ERDOĞAN NEDEN YETKİ AŞIMI YAPTI?

Cumhurbaşkanı
Erdoğan bu uyarılara rağmen, bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile
Türkiye’yi sözleşmeden çıkardı.

Meclis’te
AKP’nin ve Cumhur İttifakının çoğunluğu var. Bir grup milletvekili kanun
teklifi verebilirdi. Hatta gerekirse bir torba kanunun içine bir cümle ilave
edilebilirdi. Sonra da Meclis’te Grup Başkanvekilinin işaretiyle eller havaya
kaldırılırdı. Kabul edilen kanunu aynı gün Cumhurbaşkanı onaylar ve Resmî
Gazete’de yayımlanarak Türkiye uluslararası Sözleşmeden tek taraflı olarak
çekilmiş olurdu.

Ama Cumhurbaşkanı,
belki de özellikle, bu normal hukuki yolu tercih etmedi. “Türkiye’nin
uluslararası sözleşmelere dahil olmasına da çekilmesine ben karar veririm, yetki
Meclis’in değil benimdir
” demiş oldu.

Bu
tercih “Benim valim, benim Genelkurmay Başkanım, benim bakanım” gibi
ifadelerinde tezahür eden bir güç gösterme psikolojisinin bir başka yansıması da
olabilir.

****

Cumhurbaşkanının
yetki gaspı ile yaptığı işlemin iptali”
için açılan davayı Danıştay 10.
Dairesi’nin iki muhalif üyeye karşı üç oyla reddetti.
Danıştay üyelerini
Cumhurbaşkanı kendi seçiyor. Buna rağmen 5 üyeden 2’si TBMM’ye ait bir yetkiyi,
icra organının başı olan Cumhurbaşkanının kullanmasını hukuka aykırı buldu. 3’ü
ise bu “yetki gaspını” hukuka uygun buldu. 

Bir oy
farkla karar alınmış da olsa, bu yeni içtihat bambaşka sonuçlara yol
açabilecek.

Çünkü
“Gazi Meclis” yetkilerine sahip çıkamıyor.

**************************

Diğer Uluslararası Sözleşmelerden De Çekilirse…

Danıştay’ın
bu kararı ile “Yürütmeye hukuk dışına çıkma konusunda cesaret verilmiş” oldu.
Fakat kararın başka sonuçları da olabilecek.

Türkiye’nin
temellerini oluşturan Lozan gibi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi gibi, Birleşmiş
Milletler sözleşmeleri,
Uluslararası Çalışma Örgütü, UNESCO, Karadeniz
Ekonomik İş birliği Örgütü, Ekonomik İş Birliği Teşkilatı, Lahey Uluslararası
Özel Hukuk Konferansı gibi sözleşmeleri Cumhurbaşkanı “benim
yetkimdir” diyerek, iptal etmeye kalkarsa ne olacak?

Cumhurbaşkanı Erdoğan “İstanbul Sözleşmesinden” çekilme işlemini TBMM
üzerinden değil de kendisi yaparken acaba sürecin bundan sonraki safhasını da
planlamış olabilir mi?

Yani
Danıştay üyelerinin yapısını iyi bildiği için, açılacak bir davadan böyle bir
karar çıkacağını hesaplayarak/ bilerek, kendisine çok geniş bir yetki alanı
açmak için mi süreci bu şekilde yönetti?

**************************

Kuvvetler Ayrılığı Yoksa Anayasa Da Yoktur

Türkiye’de
“Yargının, yürütmenin başına bağlı olduğu” bir düzen oluştu. Yargı, Yürütmenin
(Erdoğan’ın) çizdiği çerçevenin dışında karar veremiyor. Bu yeni düzenin
düşündüğümüzden de vahim sonuçları olabilir.

1789
tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinde şu şekilde ifade
edilmiştir:

“Hakların
güvence altına alınmadığı ve kuvvetler ayrılığının olmadığı bir toplumda
anayasa da yoktur.”

Türkiye
artık “Anayasası fiilen ortadan kaldırılmış bir ülke” durumunda.

Bir ülkenin kaderinin tek adamın iradesine bağlandığı bir sistem
pekişiyor.

O bir
kişinin bütün zaaflarını, korkularını, saplantılarını çok iyi bilen “dış
güçlerin”
bir tek hamlesiyle Türk milletinin talihinin karartılabileceğini
düşünüyorum.

ABD’de
bir “malvarlığı davası açılması tehdidiyle” dış politikada yaşadığımız
keskin zikzakları hatırlıyorum.

Ve
endişelerim her geçen gün artıyor. Bir an evvel CB sistemi denilen bu
ucubeden kurtulmamızı diliyorum.

Önceki İçerikEndülüs’ten Türkiye’ye Reconquısta
Sonraki İçerikYalancıyım, Yalancısın, Yalancı Yârim
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.