Ne Kadar Yetki O Kadar Sorumluluk

166

Demokrasilerde iki türlü devlet başkanı var: 1) İcra yetkisi
olanlar, 2) İcra yetkisi olmayanlar. İcra yetkisi olanlara ABD başkanı
örnektir, olmayanlara da mesela İngiltere kraliçesi. Bizim eski parlamenter
sistemimizdeki cumhurbaşkanı da yetkisiz devlet başkanı sınıfında sayılabilir.

 

İcra yetkisi olanların yapıp ettikleri gözetim ve denetimi
altındadır. Mesela ABD başkanının yetkisindeki 2.000’e yakın tayin işlemi,
senatonun tasdikinden geçer. Bakanların, sefirlerin, federal hâkimlerin ve daha
birçok sivil görevlinin tayininde başkan, senatonun onayını almak zorundadır.
Bu onay her zaman bir mühür basma gibi değil. Tayin edileceklerin birçoğu,
senatoda sıkı sıkı sorguya çekilir. İktidar partisinin de muhalefetin de
senatörlerince terletilir. Yabancı ülkelerle yapılan anlaşmalar da senatodan
geçer. Ticari anlaşmalar, hem meclisten hem senatodan geçer. Hem de nitelikli
çoğunlukla. Başkanın yaptığı komisyon, kurul tayinlerinin birçoğunda, parti
dengelerinin korunması şartı vardır. Kurulların tamamı bir partiden olamaz.

 

Yetki kadar sorumluluk

“Departman” denilen bakanlıkların başına tayin edilenlere
“sekreter” denir. Savunma sekreteri, devlet sekreteri gibi. Bu sonuncusu ABD
sisteminde dışişleri bakanıdır. Tayinleri başkan yapar. Ancak bakanların da
yardımcılarının da tayini senato onayından sonra yürürlüğe girer. Her bakanının
tek tek mercek altına alınması, toptan tasdike dayanan “güvenoyu” usulünden
daha zorlu bir süreçtir.

 

Seçilmeden önce başkan, bir partinin başkan adayıdır.
Seçilince bütün Amerikanların başkanı olur. Bu hâliyle mesela televizyona çıkıp
muhalefet partisinin mensuplarına hakaret edemez. Bu düşünülemez bile! Başkan
partisinin sözcüsü, lideri falan değildir. Seçilmeden de değildir, seçildikten
sonra da değildir.

 

Kraliçe, bizim eski cumhurbaşkanları gibi

ABD başkanından farklı olarak İngiltere kraliçesinin icra
yetkisi yoktur. Dolayısıyla üzerinde fazla bir gözetleme ve kontrol de yoktur.
Gerekmez. Yetkisi yoktur. Dolayısıyla sorumluluğu da yoktur.

 

Kraliçe, sözde, başbakanı kabineyi kurmakla görevlendirir.
Bu, bizim terk ettiğimiz parlamenter düzende, cumhurbaşkanlarımızın hükûmeti
kurma yetkisini birine vermesi gibidir. Bu görevlendirme, ABD’dekinin aksine,
mühür basma gibidir. Yetkinin kime verileceği de kime verilmeyeceği de
bellidir. Kraliçenin, Birleşik Krallık’taki iki meclisin (kamaranın)
temsilcilerine veya partilerin liderlerine, hakaret etmesi, aşağılayıcı bir
dille hitap etmesi düşünülemez bile.

 

Formül basittir: Yetki kadar sorumluluk. Sorumluluk kadar
yetki. Her iki sistemde de devlet başkanının edep sahibi olacağının söylemeye
gerek yoktur.

 

Bizim Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ne birine ne ötekine
benziyor. Bazı bakımlardan, hem birine hem ötekine benziyor. İcrada ABD başkanı
gibi, hesap vermede İngiltere kraliçesi gibi! Hem herkesin cumhurbaşkanı, hem
de bir partinin başkanı. Bu sonuncusu ne ABD ne de İngiliz sisteminde var.
Bizim sistemimiz bize has. Ne diyorlar: Yerli ve millî.

 

Başkan seçilmiş kral olmayacak!

Amerika Birleşik Devletleri kurulurken kurucuların dikkati,
kendi deyimleriyle, “seçilmiş kral” yaratmamak üzerineydi. ABD devlet
teşkilatı, Tudor Hanedanı İngilteresi’nin devlet teşkilatına benzer. Yalnız,
devlet başkanı kral değil, başkandır. Kral gibi davranmaması için akla gelecek
bütün tedbirler alınmıştır. İşte checks and balances (kontroller ve dengeler)
denilen mekanizmanın gerekçesi ve tarihteki kaynağı budur.

 

ABD sistemi, krallığın despotluğundan illallah demiş bir
halkın isyanını ve dikkatini yansıtır. Mesela tam bu sebepten meclis ve senato
seçimlerinin başkanlık seçimi ile örtüşmemesi sağlanmıştır. Senatonun üçte biri
iki yılda bir değişir. Temsilciler meclisi de iki yılda bir seçilir. Dolaysıyla
başarısız bir başkan iki yıl içinde meclislerin desteğini kaybedebilir.

 

ABD’nin kuruluşunun üzerinden asırlar geçti. Tudor
İngilteresi de tarihe karıştı. İngiliz rejimi despotluktan uzaklaştı, değişti.
Değişim her zaman barış içinde olmadı. Krallar hal’edildi, idam edildi. Bir ara
krallık iptal edildi, sonra geri geldi. Sonunda İngiltere’ye demokrasinin
beşiği dendi.

 

Bakanlar VEKÂLETEN bakan

Bütün krallıklar, İngiltere’nin yolunu tutmuyor. Suudî
Arabistan’da bulunduğum altı yıl içinde dikkatimi çeken şeylerden biri,
bakanlara bakan denmemesiydi. Bütün bakanlara “bakan vekili” deniyordu. Çünkü
bütün bakanlıkların bakanı, aslında kral hazretleriydi. Dolayısıyla bakanların
tamamı, bakanlıklarını vekâleten yönetiyordu. ABD sistemi gibi. Yalnız ABD’deki
senato veya meclis denetimi yoktu. Krallık dedik ya! Yetki vardı, sorumluluk
yoktu.

 

Biz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçerken
gerekçelerden biri hızlı hareket edebilmekti. Bizim eski sistemimizde, ABD
sisteminde ve İngiltere’deki sistemde hep kontroller ve dengeler var. Yani ne
başkan, ne kraliçe, ne de başbakan, aklına geleni yapabilir. Biz bu
kontrollerden kurtulup çok hızlı olmaya karar verdik. Sizce hızlandık mı? Bence
hızlandık. Hızla gidiyoruz. Gittiğimiz yer neresidir, iyi bir yer midir? O
başka bir konu…https://millidusunce.com/ne-kadar-yetki-o-kadar-sorumluluk/

Önceki İçerikÖğrenci İntiharları Ve Yurt Sorunu
Sonraki İçerikKurallar Uygulanırsa
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)