Ahde Vefa Toplantıları

137

Bütün
dünya ülkelerimde böylemidir bilmiyorum. Bizim memleketimizde yaşayan insanlar ne
kadar değerli ve kabiliyetli olursa olsunlar, umumiyetle, hayatta oldukları
süre zarfında pek kıymetleri bilinip takdir edilmezler.  Hatta öyle ki, bir kimse şahsi kabiliyeti ve
çalışkanlığı ile kendi sahasında biraz temayüz edip öne çıkmaya başlamış ise, hemen
en başta yakınındakiler olmak üzere, etrafındakiler haklı veya haksız en ağır tenkitlerini
acımasızca yapmaya başlarlar. Çok fazla yükselmesine mâni olmak için de amiyane
tabirle, paçalarından tutup devamlı olarak aşağıya doğru çekiştirirler. Bunun günlük
hayatımız da birçok örnekleri olduğu gibi, yakın tarihimizde de bir çok müşahhas
misalleri bulunmaktadır. Hayatta iken devamlı olarak tenkit edip, yerden yere
vurduğumuz kimselerin, öldükten sonra ne kadar değerli olduğunu, yerlerinin
doldurulmasının imkânsız olduğunu anlatarak sonradan yasını tutarız.

         Bu duruma yakın tarihimizden iki misal
vermek icap ederse, bunlardan birisi, Osmanlı’nın son döneminde 33 yıl
kesintisiz olarak Padişahlık yapmış olan Cennet
mekan Sultan Abdülhamid Han,
diğeri de 1950 – 1960 yılları arasında
Demokrat Parti’den 10 yıl boyunca Başbakanlık yapmış bulunan Merhum Adnan Menderes’ tir.

         Cennetmekân Sultan Abdülhamid Han dünyanın
en karışık olduğu bir dönemde Osmanlı İmparatorluğunu 33 yıl dirayet ve liyakat
ile idare ederek, İmparatorluğu dağılmaktan kurtarmıştır. Ancak ne var ki, İngiliz
Ajanları ile Masonların yıllarca devam eden entrika ve her türlü yalan
iftiralar ile tahtan indiren yabancılar ve onların yerli uşakları, birkaç yıl
gibi kısa bir süre zarfında koca imparatorluğu paramparça ederek, emellerine
nail olmuşlar ve hayallerini de bir bir gerçekleştirmişlerdir. Üstelikte Sultan
Abdülhamid’e Kızıl Sultan” lakabını takmışlardır.  Üzülerek ifade edeyim ki, İngiliz Ajanları
ile Masonlar tarafından takılan bu hayasızca lakap, Memleketimizde de bir zamanlar
ders kitaplarına da girmek suretiyle yıllarca okullarda talebelere okutulmuştur.

         Bugün ise, Sultan Abdülhamid’in değeri
anlaşılmış bulunmaktadır. Bu itibarla, bırakınız “Kızıl Sultan” demeyi, unvanı ve lakabı “Cennetmekân Sultan Abdülhamid Han” olarak değiştirilmiştir. Hatta
öyle ki, nerede ise, kabrinin üzerine bir türbe yapılması dahi gündeme gelmiş
bulunmaktadır.

         Rahmetli ve Merhum Şehit Adnan Menderes
ise, 1950’den itibaren on sene kesintisiz olarak Demokrat Parti’den Başbakanlık
yapmış olup, yapmış olduğu hizmetler nazarı itibara alınarak, milletin büyük ekseriyeti
tarafından takdir edilerek, sevilmiş ve sayılmıştır. Ne var ki, karıncayı bile
ezmekten imtina eden böyle Munis bir adama diktatör demişler, hatta bazı
üniversite talebelerini kıyma makinelerinde kıydırdığı iftirasını dahi atmışlardır.
27 Mayıs 1960 tarihinde de yapılan haince bir ihtilal ile devrilmiştir. Fakat
yapılan muhakeme sonunda, iftiralarının hiç birisi ispat edilememiştir.  İhtilali yapanlar tarafından kurulan ve öyle
söylendiği gibi yüksek olmayan Yüksek Adalet Divanı tarafından yapılan emsali
görülmemiş uydurma mahkemeler neticesinde idama mahkûm edilerek, karar 17 Eylül
1961 tarihinde infaz edilmiştir. O gün akşam saat 19.oo haberlerinde idam
haberi verilice bütün aile efradı olarak hüngür hüngür ağladığımızı
hatırlıyorum. Allah Merhum Adnan Menderes’e
gani gani rahmet eylesin,
ruhu şad olsun, mekanı Cennet olsun.

Bütün bu haksızlık ve yapılan
iftiralar neticesinde idam edilen Adnan
Menderes,
hiçbir zaman milletin büyük bir ekseriyeti tarafından kalplerden
silinmemiştir. Bilindiği üzere, ismi köprülere, yollara, hava alanına ve daha
birçok tesise verilmiş bulunmaktadır. Bunlar da kafi gelmemiş, mezarı İmralı Adasından,
kendisi tarafından yaptırılmış olan Vatan Caddesinin sonundaki bir yere Devlet
tarafından anıt mezar yaptırılarak oraya, eşi emsali görülmemiş çok kalabalık
bir cemaatin iştiraki ile yapılan merasimle, idam edilen iki bakan arkadaşı Dışişleri
Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ile yan yana
defnedilmiştir. Her üçünün de ruhu şad olsun. Sebep olanların da Allah müstahakkını
versin.

****

Bu girişi yaptıktan sonra, gelelim
Ahde Vefa Toplantılarına. Ahde Vefa toplantıları ilk defa Kocaeli Aydınlar
Ocağı Başkanlığı tarafından başlatılmıştır. İlk toplantısı da 13 Kasım 2021
tarihinde vefat ederek aramızdan ayrılmış bulunan, Merhum mütefekkir, fikir
adamı, şair ve yazar Mustafa Yazgan
Beyefendi için yapılmıştır.  Bu vesile
ile Hocamızın ruhu şad olsun, mekânı Cennet olsun temennisiyle, ruhu için El Fatiha…

Daha sonraki yıllarda, Ahde Vefa
Toplantıları, Rahmetli Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, yine merhum Prof.
Dr. Turan Yazgan
, Av. Zeki Hacı İbrahimoğlu, Aydınlar Ocağı Eski
Başkanlarından rahmetli Nihat Gürer, Bestekâr Amir Ateş, Avrupa
Bakan Yard.  Prof. Dr. Alaattin
Büyükkaya
ve son olarak da Bekirpaşa Eski Belediye Başkanı Abdullah
Köktürk
için yapılmıştır.

Son olarak yapıldığı için Abdullah
Köktürk ile alakalı olarak yapılan toplantıdan kısacık da olsa birkaç cümle ile
bahsetmek istiyorum. Abdullah Bey için 13 Kasım 2021 tarihinde EMEX Otelde
Akçakocalılar Kültür Platformu Derneği tarafından bir toplantı tertip
edilmiştir. Bu toplantıya iştirak bir hayli yüksek olmuştur. Abdullah Bey, konuşmasında
geçmişte yapmış olduğu hizmetleri anlatmıştır. Bu arada, söz alan birçok
arkadaş da Abdullah Bey’in yapmış olduğu hizmetlerden ve onun ile olan müşterek
hatıralarından bahsetmişlerdir. Bu arada, her yıl 23 Nisan Çocuk Bayramı
münasebetiyle, Dünyanın muhtelif ülkelerinden Memleketimize getirmiş olduğu öğrencilerden
sitayiş ile bahsedilmiştir. Bu cümleden olarak, yurt dışından gelen bu
talebelerin ileriki yıllarda bulundukları ülkelerde, Memleketimiz için birer
gönüllü kültür elçisi olacakları hususu açık bir şekilde ifade edilmiştir

Benim de acizane kanaatime göre, Abdullah
Bey, doğduğu köyden kopmayan, toprak ile olan alakasını hiç bir zaman kesmeyen
ve ayni zamanda bulunduğu yere renk ve kalite 
katan, etrafına pozitif enerji saçan değerli bir arkadaşımızdır.

Toplantıda Abdullah Bey’in eşi Güler
Hanım ile oğlu Alihan ve kızı Sevda Nur da Babaları hakkındaki duygu ve
düşüncelerini anlatmışlardır. Hoş ve güzel bir Ahde Vefa toplantısı
olmuştur.Toplantının yapılmasında emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Netice itibariyle, “marifet
iltifata tabidir”
düşüncesinden hareketle, bu nevi toplantıların faydalı
olduğu kanaatindeyim.