#Diyedüşünüyorum!

102

Kaş yapayım derken göz çıkartmadan, kurumsal ve bireysel
isimler

vermeden son söyleneceği en baştan…

Ve yine her zamanki gibi dolaylı ifadeler ile söylemem
gerekirse!

Ankara’da bulunan!

Pek çok kurumsal yapının Genel Merkezlerinde yöneticilik
yapanların

önemli bir kısmının “tek özelliği” Ankara’da
yaşıyor olmaları! Diyebilirim.

Diyebilirim, çünkü öyle!

***

Yaklaşık 25 yıldır zamanımın, paramın ve enerjimin önemli
bir kısmı

ile şehrimin, Ülkemin…

İnsani, fikirsel, sosyal ve kültürel hayatına katkı
sağlamaya gayret

ederken!

Pek çok fikir ve düşünce hareketinin, siyasi partinin,
sendikanın, vakfın,

derneğin, velhasılı “kurumsal yapının” hem taşra hem de
Genel Merkez

yöneticilerini tanıma imkanı buldum.

Ve 50 yaşına merdiven dayarken tecrübelerime dayanarak
söyleyebilirim ki

ülkemizin en önemli sorunu ANKARA!

Ve Ankara’dakiler!

İnanın bu 25 yılda öyle insanlar tanıdım ki Ankara dışında
değil önemli

parti, sendika, dernek ve vakıflarda yönetici olmaları, üye
dahi olamazlar!

Ama kadere bak ki Ankara’dalar!

Ve çoğu da bu durumun farkındalar!

***

Pek çok genel başkan oraya Ankara dışından gitmiş olabilir
ama, etraflarını

çevirenlerin pek çoğu orada yaşayan, orada çalışan ve orada
konuşlananlar!

Ve maalesef böyle insanlara yetki de verilince!

Onların taşra dediği illerde yaşayan inançlı, heyecanlı ve
idealist pek çok

insanı!

Kendi devamlılıklarını sağlamaya, idame etmeye çalışılırken!

Bazen bencilce, bazen cahilce, bazen de art niyetli
uygulamalar

yüzünden küstürüyor!

Ülkesine faydalı olabilecek pek çok kişinin, pek çok fikrin,
pek çok projenin,

birikmiş tecrübenin ziyan olmasına neden oluyor LAR!

Hâlbuki sermayeleri, Ankara da yaşamayan insanlar ve onların
emekleri

iken!

***

Yani demem o ki!

Ekonomiden – sağlığa, eğitimden – spora, siyasetten –
maneviyata,

sendikalardan – odalara, ticaretten – ilahiyata varıncaya
kadar…

Ülkemize hayati derecede lâzım olan kurumların “önemli bir
kısmında”

bizleri idare eden yapılarda maalesef yeterince ehil, yeterince
samimi,

yeterince birikimli insan yok!

Ankarada eksik olan bu yeterince kısmı Anadolu’nun pek çok
ilinde

Yeterince ve Fazlasıyla var.

Yani diyeceğim ve yine hiçbir yararı olmayacak önerim şu!

Sadece siyasi partilerde ki adaylar belirleme yöntemleri değil,
odalar,

sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarında da yönetici
belirleme yöntemleri ve

görev süreleri yanlış!

Yanlış ve acilen değişmeli!

Bu yanlış yöntemler ve yanlış kişiler değişmeden.

Hiçbir şey iyiye gitmez!

Gazetelerde, Televizyonlarda, sosyal medyada ve ya
katıldığımız

toplantılarda bakıyoruz adam kendi camiasının en olmaz
modeli!

Hatta olamaz modeli(!)

Ve Genel Merkez yöneticisi unvanıyla dolaşıyor.

Tek artısı da, ikamet adresi Ankara!

Anadolu’da yüzüne bakılmayacak adamlar, Ankara’da başkan
diye geziyor!

***

Yazık, ülkemize, geleceğimize samimi insanların emeklerine
yazık!

Bunları düzeltmeden, bunlara itiraz etmeden, değişmesi için
ısrar etmeden,

Anadolu da “taşrada” yapılacak tonlarca emek ziyan oluyor.

***

Ezcümle, Milli mücadele nasıl ki İstanbul’dan umudu keserek
başladı!

Bizim de Manevi mücadele için Ankara’dan ve Ankara’da ki
“bazı” kişilerden

umudu kesmeden, inisiyatif almadan, birlik olmadan, itiraz
etmeden faydalı işler

yapmamız zor #Diye düşünüyorum.

Sizde düşünün!

Gün geçtikçe pek çok şey kötüye gidiyor,

Sık sık duyarsınız! Biz isterdik ama Ankara müsaade etmiyor!

Düşünelim! Akledelim! Ve birbirimizi uyaralım!

Biz bize Ankara’ sız da yeteriz!

Ankara çık aradan!

Cumartesi Günümüz de mübarek olsun inşallah.