Sorumlusunuz!

172

       Sorumluluk
nerede başlar, nerede biter? Herhalde hukukun temel sorularından biridir bu. Bu
soruya anekdotlarla cevap veremezsiniz. Hemen söylenir: Fırat kıyısında bir
koyun boğulsa bunun hesabı Ömerden
sorulur. Bunu bilmek ve söylemek, sorumluluk meselesini bugün nasıl çözeceğimizi göstermez. Sadece Hazreti Ömerin olağanüstü
güzel ahlakına ve mesuliyet
duygusuna işaret eder. Olağanüstü, çünkü
o gün de bugün de böyle düşünüp hisseden, bu derece kontrolü dışındaki bir olaya engel olamadığı için üzülen yönetici olağan değildir.

 

Bırakınız anekdotları, kıssaları Yanlış söyledim, bırakmayınız da bugün ne yapacağımızı düşünün;
onları bugünün problemlerine nasıl
uygulayacağımızı düşünün. Yaaa,
ne günlerdi o günler!
deyip dizinizi dövmenin bugüne
yararı yok. Kaldı ki o günler de mükemmel günler değildi. İnsan her yerde ve her zaman
insandır. Dört halifeden üçü katledildi biliyorsunuz; Hz.
Ömer dâhil.

 

Yetki sorumlulukla birlikte gelir

Kim neden sorumludur? Belki en basit cevabı: Yetkili,
yetkilerinden sorumludur. Siz neleri yapmaya yaptırmamaya yetkiliyseniz, işte
tam da o şeylerden sorumlusunuz. Her şeye yetkili yöneticiler de nasıl kaçmaya çalışırlarsa
çalışsınlar, her şeyden sorumludur.

 

Yaptıklarınızdan sorumlusunuz muhakkak. Fakat yapmanız
gerekirken yapmadıklarınızdan da sorumlusunuz. Sorumluluk kelimesi yerine bazen
suç kelimesi de kullanılır. Yaptıklarınızdan doğan sorumluluğa, icra suçu
denir. Yapmanız gerekenleri yapmamanızdan kaynaklanan suça da ihmal suçu. Uğur
Mumcunun dediği gibi, sadece
konuştuklarımızdan değil, konuşmadıklarımızdan da sorumluyuz. Nihayet: Yalnız
yapmak yetmiyor. Yaptırmamak da lâzım.

 

 

 

Yönetici, bir yerlere birilerini tayin yetkisine sahipse ve
bu tayin, kendisinden başka hiçbir kişi ve makamın denetiminde değilse; o zaman
tayin ettiği insanın da icra ve ihmalinden o sorumludur. Hele o insanın suçu
ortaya çıktığında onu kapıya koymayıp başka bir makamla ödüllendirmek, o sorumluluğu, o suçu katlar. Artık
dolaylı değil, doğrudan suça iştiraktir bu.

 

Birilerini mi işaret ediyorum? Evet, ama tek kişiyi değil. Bu
arada kere, ard-arda zuhur eden, Türk
devletinin temellerine, Cumhuriyete,
Atatürke lanet okuyan müftüleri, imamları da
kastediyorum. Görevden alınıyorlar ve aynı derecede, bazen daha yüksek görevlere
getiriliyorlar. Yaptıklarından kendileri sorumludur muhakkak. Ama onları tayin
eden de sorumlu. Tekrar tayin edince onun yaptığına ortak oluyor.

 

 

 

Peki, bir imam imam oluncaya, hele bir müftü,
müftü oluncaya kadar hangi basamakları tırmanır? İşte o
basamakların her biri, onu o unvanlara layık bulanların her biri de sorumludur.
Fırat kıyısındaki koyundan sorumluluk hisseden Hazreti Ömerden kat be kat daha sorumludur. Bu olaylar bir-
iki- üç diye arttıkça, o tayinleri
yapanların sorumluluğu da aynı oranda artar. Sonunda ortaya kasıt çıkar.
Bilmeyerek değil bilerek suç işlemektir bu. Taammüden. Ve sorumluluk zincirleme yukarı doğru uzanır.
Tayin edenin sorumluluğu, tayin edeni tayin edenin sorumluluğu

 

Yetki aldım diye sevinenleri anlamak çok zor. Yetkisinin üstüne yetki isteyenleri de. Yetki belalı iştir. Her
yetkilenmenizde o kadar da sorumluluk alırsınız. Yaptıklarınızdan sorumlusunuz,
yapmadıklarınızdan sorumlusunuz. Tayin ettiklerinizin, yönettiklerinizin
yaptıklarından da yapmadıklarından da
Bu yüke ancak aldığınız yetkinin önce
topluma, sonra da size katkısının yüzü suyu hürmetine katlanılabilir.

 

Fıratın bugünkü koyunları

Bu değerlendirmem katiyen diyanetle sınırlı değil. Maalesef
son zamanlarda yapılıp yayımlanan yüksek
lisans ve doktora tezlerinde, akademik terfilerde de aynı aksamaları açıkça görüyorum. Birçok tezde Türkçe tahammül sınırlarının dışında bozuk. Bundan muhakkak ki o
tezi yazan sorumlu. Fakat tezin kabul eden unvanlı kişilerin hiç mi günahı yok. Hoş görülemez hataları hoş görenlerin
hiç mi suçu yok? Türkçe
yanlışlarını dil hassasiyeti olan herkes görebilir. Peki, bilim içeriğindeki
yanlışları? İntihalleri? Atıf hatalarını? Bilgi hatalarını. Yapan sorumlu.
Fakat tezin kapak sayfasına imza koyan ve o tezden ötürü
ek ücret alanlar da sorumlu.

 

Yalnız tez jürileri
değil. O kişiye o noktaya gelinceye kadar adım adım diploma verenler de öğretmesi
gerekenleri öğretemeyenler de. Doğru Türkçe
yazmanın eğitiminin büyük kısmı, ilk ve orta öğretimde
bitmelidir. Doçentlik veya profesörlükte
değil.

 

 

 

En acısı da bir doktora veya yüksek lisans tezinde gördüğüm
vahim hataları yapan kişilerin bir süre
sonra profesör unvanıyla karşıma çıkması.

 

Dervişin fikri neyse zikri de odur. Ben akademisyenlikle
ilgili konuları yazıyorum. Dostlarımın her biri, kendi alanlarında olan biteni
de aynı gözle bir süzsünler bakalım. Süzüyorlardır da eminim. Ben değerli dostlar
edinebilmekle mükâfatlandırılmış
biriyim.

 

İşte 21. asrın Fıratı
ve onun kıyısındaki koyunları bunlardır. Ve bu sorumluluk, Hazreti Ömerinkinden daha dolaysız, daha
açık ve yakındır. https://millidusunce.com/sorumlusunuz/

Önceki İçerikPlastikleştirme Sanatları
Sonraki İçerikTürk Kültürü Gündemimizde!
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)