Türk Kültürü Gündemimizde!

90

Hepiniz bilirsiniz;

“Gafil ne bilir neşe-i pür sevk-i

vegay-ı

Meydan-ı celadetteki enver-i sefayı

Meydan-ı gâza aşk ile tekbirler alınca

Titretti yine rûy-i zemin arş-ı semâyı”

diye başlayan bir mehter marşımız vardır.

Burada yeryüzünden, gökyüzünü tekbirlerle titreten Müslüman
Türk’ün hikâyesi tasvir edilir. Ben bu benzetmeyi çok beğenirim. Ancak Türk’ün
de bahsi geçen hale nasıl geldiğini de sorgulamak gerekir diye düşünürüm.

Kanaatimce Türk Medeniyeti, eşsiz ve sağlam temellere
dayanan “Türk Kültürü” ile
ortaya çıkmıştır. Eğer Türk Kültürü bir eksiklik içinde olsaydı, Türkler
insanlık tarihini etkileyen medeniyetleri tesis edemezlerdi diye düşünürüm!

Bu sebeple günümüzdeki en büyük eksikliklerimizden biri Türk
Milletinin, sahibi olduğu muhteşem Türk Kültürünün varlığından habersiz
oluşudur.

Türk Kültürü; Türk’e ait dilin, tarihin, sanatın, mimarinin,
edebiyatın, inancın, örf ve adetin harmanından oluşan vede Türk’ün dünya
görüşünü ortaya koyan bir olgudur.

Büyük Türk şairi Yahya Kemal Beyatlı, Türk’ün ruhunu
damgaladığı İstanbul’u anlatırken “Türk
doğmuş olmak, Türk ismi taşımak kâfi değildir. Türk gibi düşünmek
lazımdır”
diyor. İşte Yahya Kemal’in vurgu yaptığı “Türk Düşüncesi” dediğimiz
kavrama, emsalsiz bir kültür ile ulaşıyoruz.

Ancak bugün “milli”
dediğimiz eğitim sistemimiz, üniversitelerimiz ve medyamız; binlerce yılda
yoğrularak bugünkü zirvesine ulaşmış olan Türk Kültürünü; Türk Milletine ve
Türk Dünyasına ve de evrensel değerler taşıması sebebi ile insanlık alemine
öğretmesi ve anlatması icap ederken, bu iş saydıklarımız tarafından ne yazık
ki; bilerek ve kasten yapılmamaktadır.

Bu nedenlerle “Türk
Kültürü”
ve kültürümüzün mümtaz simaları ile bunların eşsiz
çalışmaları Türk Milletinin ve Türk Gençliğinin önüne, şuurlu vatan evlatları
tarafından acilen ve geç kalınmadan getirilmelidir.

Bazı kuruluşlarımız bu konuda emsal teşkil edecek bir
şekilde, hayatlarını Türk Kültürüne vakıf etmiş kültür adamlarımızı, yaşarken
veya arkalarından değişik ödüllerle hatırlamakta ve onları Türk Milletinin
önüne bir kez daha getirmeye çabalamaktadır. Biz de bu konu da insanlarımızı
benzer çalışmalar yapmaya, Türk Kültürü üzerine yazılanları okumaya ve
düşünmeye yüreklendirmeli ve de teşvik etmeliyiz.

Aydınlar Ocağı, 01 Mart 2014’te yapılan ödül töreninde, Türk
Musikisine büyük hizmetler yapmış olan Prof. Dr. Nevzat Atlığ’ı, büyük Türk
Milliyetçisi sanatçı Bozkurt İlhan Gencer’i, unutulmaz besteleri dillerimizde
olan Erol Sayan’ı ve rahmete kavuşmuş ancak Türk ezgilerinin çok sesli icranın
temel taşlarından biri olan bestekâr Yıldırım Gürses’i Türk Kültürüne
hizmetlerinden dolayı vefa göstererek hatırladı.

Tören sırasında her ikiside 89 yaşına ulaşmış olan ihtiyar
delikanlılar Bozkurt İlhan Gencer ve Nevzat Atlığ’ın, Türk Milletine enerji
dolu mesajları ile Erol Sayan’ın “Memleketimizde
bestekârları pek hatırlamazlar onun için bu ödülü tüm bestekarlar adına
alıyorum”
demesi bizler için ders niteliğindeydi…

Sokağa çıksak ve bizi biz yapan değerleri geleceğe taşıyan
bu adamları, tanıyor musunuz diye sorsak, inanın çok acı cevaplar alacağımızı
biliyorum. Hâlbuki bizim yaşamımız onların yaptıkları ile değer kazanıyor.

Türk Siyaseti; program ve seçim beyannamelerinde Türk
Kültürünün öneminden bahisle, Türk Milletine bu konuda hizmet edeceğini ve
kültür ile sanat adamlarına sahip çıkacağını ifade etmeli; bunu da uygulamaları
ile göstermelidir.

Türk Milletinin, son yüzyıldaki büyük yolbaşçısı Atsız, 1932
yılında yazdığı bir yazıda “…
bütün milletlerde gençlik milli uyanıklığın, milli düşüncelerin öncüsüdür…
Gençlik milli gayelerin ve milli mefkûrenin uşağıdır. Şahısların ve zümrelerin
değil…”
diyordu. İşte bu vasıfları taşıyan gençlik, Türk Kültürünün
Türk Milleti ile yeniden hemhal olması için vazife üstlenmelidir.

Günümüzde süratle değişen dünya şartlarında, Türk gençliği;
hamasi nutuklar atmak yerine akılcı ve sistemli bir şekilde Türk
Milliyetseverliğini ve Türk Birliği idealini besleyen Türk Kültürünü toplum
üzerinde hâkim kılmak için azami gayret göstermelidir.

Türk Kültürünü, geleceğe köprü vazifesi görerek sırtlarında
taşıyan kültür ve sanat adamları da gençler tarafından toplumun idolleri haline
getirilmelidir. Çünkü onların besleyeceği siyaset anlayışının iktidar olması da
kaçınılmazdır.

Dede Efendi’nin “Yine
Bir Gülnihal”
şarkısını sokakta hep beraber koro halinde söyler hale
geldiğimiz gün, Türk Yurdu Türkiye”de işler yolunda gidiyor demektir.

“Bu yazı Mart
2014 tarihinde yazılmış…aradan 8 sene kadar bir zaman geçmiş. Sizce değişen
bir şey var mı? Hep söylüyoruz bazı şeyler siyasi parti meselesi değil zihniyet
meselesi diye!”