Geçmişte Köy Enstitülerinin kapattırılarak üreten bir toplum olma yerine; aşırı ithal, montaj ve gayri milli tüketim ekonomisinin ülke geneline hakim kılınmasında nasıl ve hangi siyasi figürler küresel, emperyal güçlere hizmet ederek küresel sermayenin adeta emrine girmişlerse; işte buna benzer 1953′ te İran’ da seçimle iktidara gelen MUSADDIK’ ın İngiliz ve ABD petrol şirketleri tarafından niçin devrildiğini ve kukla Rıza Pehlevi ‘ nin neden getirildiğini çözdüğümüzde dünya üzerinde perde arkası gizli, sinsi planların neler olduğunu da öğrenmiş oluruz.
İşte bu kapsamda; MUSADDIK İran’ ın petrolünün İran halkı için kullanılmasını istiyordu ve anılan plan doğrultusunda bazı kanuni iyileştirme yapmaya başlamış idi.
Yani batı kapitalizminin şirketlerini sömürmesine izin vermeyecekti. Anılan bu İran’ ın milli duruşunun onlara karşı tedbir olduğunu bilenler İran’ da demokrasiyi bu yüzden batı kapitalistleri ile okyanus ötesi birlikteliğinde askıya almak için yerli işbirlikçi hainler kullanılarak demokrasi yıkılıverdi.
Batının ve ABD’ nin uzantıları iktidara taşınarak arzuladıkları sömürü düzenini uygulamaya soktular.
Ülkemizde de geçmiş bazı siyasi iktidarlar üreten, imal eden, sanayileşen, tarımda kendi kendine yeter bir ülke meydana getirmesi zorunluluk olan milli bir ekonomik sistem tercihini her saha ve alana yaymaları gerekirken; adeta ülkede ne kadar üretilen yer, mekan, Fabrika varsa kapatarak ABD’ nin kucağına oturdular.
Yüce ve Asil TÜRK Milletinin genelinde bu milli refleks adeta şaha kalkarken mevcut siyasi iradenin bu kadar olumsuzluğa rağmen tahkikat komisyonları kurması, vatan cepheleri oluşturarak ülke insanımızı ortadan ikiye bölücü, ayırıcı, ayrıştırıcı, ötekileştirici uygulamalara zemin hazırlaması sonucu içeride biriken aşırı gaz sıkışması bir genel infiale doğru hızla yol almış; kendi kendilerini görevli olarak kabul eden bir kısım kapalı rejim heveslisi askeri cuntacılar bu sefer iktidara el koyarak siyasi iktidarın aynen yaptığı gibi bunlar da ülke insanımızı ayrıştırmış, bölmüş, parçalamış ve bir birlerine düşman hale getirmiştir.
Oysaki; o zamanki siyasi tıkanıklığı önceden ön gererek erken bir genel seçim kararı alınmış olsaydı kesinlikle 1960 darbesinin yapılmasına zemin bulunamayacaktı.
Sonrasında; 1961 Anayasası sınıfsal siyasi örgütlenmelerin gelişmesi için kapıları aralamaya başlamıştı. Ülkemizin gelişmesi kendi halkı için olacaktı.
Bu iyi niyet ve toplumu uzlaştırmaya yönelik çabalar bazı kurnaz ve ahlaksız sendikacılığı da teşvik ederek adeta sendika ağalığını işçi sınıfına hakim kılarak sadece ücret sendikacılığını öne çıkarmışlar, zorunlu olması gereken işçi sağlığı, iş güvenliği v.b. insan odaklı ulvi değerleri öteleme durumunda kalmışlardır.
Anılan bu durumu istismar eden çok uluslu şirketler ekonomiye egemen olamayacaklarını anladıklarında ABD’ nin ve Küresel sermayenin emir erleri, uşakları 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, (28 Şubat ta dahil) darbeleri v.b. batı kapitalizmi tarafından bahse konu sebepten dolayı yaptırılarak Gayri milli sermayenin ülkeyi batı ve ABD emperyalizmine, kapitalizmine bağlanmasının yollarındaki tüm engelleri kaldırmışlardır.
(12 Eylül 1980 Askeri darbesinin o ünlü ABD uşakları konsey üyeleri ilk olarak Yunanistan’ ın NATO’ ya alınması VETOSUNU kaldırmışlardır)
Her türlü kapalı rejimin er veya geç çökeceği gerçeğinden hareketle; siyasi partilerimiz kesinlikle ve kesinlikle Askeri darbelerin oluşumuna zemin hazırlamamalıdırlar, değirmenlerine asla su taşımamalıdırlar, yola devamları için yakıt temin etmemelidirler.
Bu ülke hepimizin olduğu gerçeğini ön görerek ülkede ne kadar sorun ve olumsuzluk yaşanıyorsa iktidarı ile muhalefeti ile milli ruh çerçevesinde çözmelidirler.
İçte ve dışta Ülkemizin güvenliği ve bekası için Yüce Milletin onlara verdiği silahı düşmanlar ve bölücüler yerine kendilerine kullanmalarına karşı uyanık olunmalıdır.
Her ne şart olursa olsun en kötü demokrasi en iyi faşist cuntalardan çok daha iyidir. İktidarları gerçek hukuk devleti çerçevesinde, hakim teminatında olmak şartıyla; hilesiz, entrikasız sandıkta değişimin sağlanması zorunluluğunu her ülke sever vatan evladımızın beyinlerine kazımalarını arzu ederim.
Daha ne söylememi bekliyorsunuz ki…?