Covid-19 Salgını Üçüncü Dalgasını Yaparken

126

Salgın hastalıklar toplumlarda derin yaralar açarlar. Her
büyük salgın sonrası insanların yaşamında büyük değişimler olmuş ve hayat hiçbir zaman eskisi gibi
olmamıştır. Çarşıları, marketleri, spor alanlarını, mabetleri velhasıl toplu
yaşanılan her alanı kapattırarak alışılan şekli ile kullanılmaz hale getirmiştir.
Bu durum
günlük hayatımızda, ikili ilişkilerimizde büyük değişikliklere
sebep olmuş ve olmaya devam etmektedir. Komşuluk arkadaşlık ilişkilerinden,
düğün-dernek alışkanlıklarımıza, cenaze törenlerimizden, iş alışkanlıklarımıza
ve eğitim düzenimize kadar birçok yeni mecburiyetler geliştirip yaşamamıza
sebep olmuştur.

 

Mart 2020’de başlayan ilk dönemde beş bini ölümle sonuçlanan
bir milyona yakın insanımız hastalığa yakalanmış ve salgın iki ay içinde
kontrol altına alınarak Haziran 2020 başında normalleşmeye geçilebilmişti.
Burada yönetimin dikkati, sağlık ordumuzun gayreti ve insanlarımızın salgına
karşı yapılan tavsiyelere uyumu etkili olmuştur. 2020 Ekim’inde gerek mevsimin
etkisi gerekse insanlarımızdaki salgına karşı yapılması gereken tedbirlerdeki
gevşemenin getirdiği rahatlık, hastalığın artarak ikinci dalga yapmasına sebep
olmuştur. Şubat sonrasına doğru kontrol altına alınan bu süreçte ise yirmi beş
bini ölümlü olmak üzere iki milyona yakın insanımız hastalanmıştır. Bu iki dönemde
sağlık personelimizin neredeyse yarıya yakını hastalığa yakalanmış ve çoğu
hekim olan 500 e yakın sağlık çalışanı hayatını kaybetmiştir.  Mart 2021 başında başlayan normalleşme sonrasındaki
üç hafta içinde yeniden hasta sayılarında artış ile üçüncü bir dalgalanma ile karşı karşıyayız. Aşının bulunup
uygulanmaya başlanması, sağlık çalışanlarımızın ve altmış beş yaş üstü kesimin
aşılanmış olması önemli bir şansımızdır. Ama tedavisi henüz kesin bulunamayan covid-19
hastalığı ve salgını için en önemli silahımız bulaş zincirini kıracak olan tedbirlere uymamızdır. Yani bulaşma ihtimalini
azaltan maskeyi doğru kullanmamız, insanlarla temasımızda bir buçuk- iki metre
mesafeyi önemseyip mümkün olduğunca kalabalıklara fırsat vermememiz ve temizlik
şartlarına dikkat etmemizdir.

 

Yeni bir salgın karşısında yılgınlığa düşmek veya konuya umursamazlık
göstermenin doğru olmadığını unutmamamız gerekir. Böyle günlerde aşırı bir
bilgi kirliliği de olmaktadır. Konuyu bilen insanlardan gelen bilgi ve
uyarıları önemsemeli kaynağı belirsiz bilgilere itibar etmemeliyiz. Doğruluğu
kanıtlanmış tedbirlere uymakla beraber bunları uygulamada aşırıya kaçmamalıyız.
Yalnızken maske takmak, her temas olayında antiseptik kullanmak veya sürekli
elleri yıkamak, şüpheli olmayan durumlarda bile eldiven kullanmak gibi gereksiz
davranışlara girmememiz gerekir. Yani bilinçli bir dikkatle bulaş zincirini kırarken
paniğe düşmeden korunma tedbirlerine uymamızın yeterli olduğunu bilmeliyiz.

 

Salgınlar dünyamızda belli aralıklarla olacak ve olmaya
devam edecektir. Bilim insanlarımızın doğal yapıyı bozan davranışlarımızın salgınlara
zemin hazırladığı uyarılarını önemsemeliyiz. İnsanlığı çaresizliğe sürükleyen
bu ve benzeri büyük salgınlara hazırlıklı olmanın yollarını bulmalıyız. Doğal
yapıyı bozan, küresel ısınmayı hızlandıran kontrolsüz üretim ve çılgın tüketim
davranışlarının yeni salgınlara imkân sağlayacağı uyarlarını önemsemeliyiz. Aksi
halde gelecek nesillerin sağlıklı yaşayabileceği bir dünya bulamayacaklarını
unutmamalıyız. Salgının bittiği, normal yaşamamızın devam ettiği sağlıklı
günler ve güzel bir dünya dileğiyle…