Tarih Gelecektir

111

Prof. Dr. Yusuf
Halaçoğlu’nun “tarih gelecektir” sözünü değerli bulurum. Tarihçi ve Türk
Tarih Kurumu E. Başkanı olan bir uzmanın “tarih geçmiştir” demek yerine, “tarih
gelecektir” demesi çok anlamlı.

Yusuf Halaçoğlu
da, Mehmet Akif merhumun “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar /
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
mısralarında olduğu gibi,
insanların ısrarla tarihten ders çıkarmama davranışını tespit ediyor.

Heraklit “aynı
nehirde iki kere yıkanılmaz”
 derken bile muhtemelen tarihte tekrarın
olmadığını söylemiyordu.

Belki Karl Marx
gibi, tekerrürün olduğunu ama tekrarın öncekiyle tam da aynı olmadığını ifade
ediyordu: “Tarih kendini tekrar eder. İlkin trajedi şeklinde, sonra
maskaralık” 
diyerek.

Bu yüzden Andre
Gide’in “söylenmesi gereken her şey çoktan söylendi. Ancak kimse dinlemediği
için her şey tekrar söylenmeli”
tavsiyesine uyalım. Ve tarihten bir yaprak
çevirelim.

****

Dostları Kaybetmemek
mi, Düşmanları Kazanmak mı?

“Onlar, zarar
vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak
tuttular.
Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını
yakınlaştırdılar.
Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan
dost düşman oldu.
Herkes düşman safında birleşince de yıkılmaları mukadder
oldu.”

Bu veciz sözün
sahibi Ebû Müslim Horasanî.  Bilindiği
gibi İslâm tarihinin önemli şahsiyetleri arasında yer alan Ebû Müslim, Emevîleri
yıkıp Abbasileri iktidara getiren
kudretli kumandan. 

Bu sözün her
devirde geçerli olmasının hikmeti,
insanoğlunun davranış kodlarının
yüzyıllar boyunca değişmediğinin bir göstergesi olsa gerekir.

Günümüzde de gücü
ele geçirenlerin
hem iç siyasette ve hem de dış siyasette, önceliğinin kendisine
zarar vereceğini düşündüğü rakipleri veya düşmanları yanına çekmek
olduğu
görülüyor. Muhtemelen insanların kendilerini güvende hissetme içgüdüsüyle
alakalı bir durum bu.

Oysa “kuyruk
acısı ve evlat acısı”
gibi derin izler bırakmış olayların yarattığı öfke,
nefret ve öç alma
gibi düşmanca duygular kolayca ateşlenebilir.

Bunların zıddı
olan sevgi, saygı ve sadakat gibi dostça duyguların yaşaması için
sürekli bu alana yapılacak “duygusal yatırımlara” ihtiyaç duyarız.

Güç sahipleri eski dostlarının
sürekli kendisine karşı bağlılık, sadakat ve sevgi göstermek gibi “duygusal
yatırımlar” yapmasından hoşnut olur. Fakat eski dostlarına karşı kendisinin “duygusal
yatırım” yapmasını engelleyen nefsani engeller
ortaya çıkar.

Bu gücü elde
etmesinde kendilerinin de payı olduğunu söyleyen
eski dostlardan
hoşlanmaz olurlar. Dostlarını kendi gücünden yararlanmak isteyen ve sürekli
kendisinden talepte bulunacak kişiler olarak görürler.

Dostlarını,
kendisine yardımcı olabileceği yetkilerle donattığında esasen kendisi için
yararlı olanı yapmış olacağını düşünemez. Hele hele borç ödeyen olmak güç
sahibi
olmanın raconuna uymaz. O sadece “ihsanda” bulunur. Bu ihsan
karşılığı sadakat bekler.

Fakat dağıtacağı “ihsan”
sınırlıdır. Bu yüzden “kendisine zarar verme ihtimali olmadığı için” eski
dostlarına değil kendisine zarar vereceğinden endişe duyduklarına, onları
kazanmak ve yakın tutmak için, yetki ve güç verirler.

Güç sahipleri için
hayat gül bahçesi değildir. Güç kullanmak çetin yollar aşmayı gerektirir. Bu
zorlu yolculukta yol arkadaşlarını iyi seçemeyenlerin akıbetleri hayalleri gibi
olmaz.

****************************

İktidar Ortak Kabul
Etmez

Ebû Müslim
Horasanî,
sadece yukarıda verdiğimiz sözü ile değil, hayatı ile de bugüne ve
yarına ışık tutan dersler vermiştir.

Bu büyük komutan
Emevî hanedanını yıkıp, Abbasîlerin iktidara gelmelerinde etkin rol oynamış ve
aile içi muhaliflerinden kurtulmalarını sağlamıştır. Ancak bu yaptıkları ve
kendisine sadık birlikler sayesinde öyle bir güç kazanmıştır ki, bedelini
hayatı ile ödemiştir.

Çünkü devlet
içinde gittikçe artan gücü Halifeyi korkutmuştur. Abbasî halifesi Mansur,
Ebû Müslim’in gücünü kendisi için bir tehdit oluşturduğu kanaatine varmıştır.
Ebû Müslim’i son derece iltifatkar bir tavırla sarayına davet ederek,
görüşme esnasında öldürtmüştür.

Bu ve benzeri
tarihi olayları en iyi açıklayan sözü hatırlayalım: “İktidar ortak kabul
etmez.”

****************************

Güç Sahibi Olmak,
Güçlü Olmak Değildir

İktidar olmak ile
muktedir olmak
farklı şeylerdir. Bunu en iyi güç sahibi olan
bilir.

Nasıl ki “var
olmakla” “varlıklı olmak”
aynı şeyler değilse, “güçlü olmakla” “güç
sahibi olmak” da farklı şeylerdir.

“Hiçbir sahiplik,
insanı gerçek anlamda güçlü kılmaz.
İnsan ne kadar çok şeye sahip olursa olsun,
içinden gelen bir gücü ve eksikliğini giderecek gerçek dostları da yoksa, sahip
oldukları ona gerçek bir güç vermez.”

****************************

Niçin Yazdım?

Bu yazdıklarımı
herkes kendine göre bazı somut olaylara uygulayarak okuyacağını sanıyorum.
Bence hiç mahzuru yok, isteyen herkes kendince hangi olaya uygun görüyorsa onu
düşünebilir. Kendi çalıştığı şirkette, kurumda; görev yaptığı STK’da veya
siyasi partide yaşadıklarına uygulayabilir.

Ama bana bu yazıları
yazdıran 18 yıllık Ak Parti iktidarı sürecinde yaşadıklarımız. FETÖ
ile yol arkadaşlıkları
, PKK ile yürütülen “çözüm süreci” ve akıbeti
gibi olaylar… R. Tayyip Erdoğan’ın yola çıkarken beraber olduğu arkadaşlarının
bazılarının kendilerinden uzaklaşmış olması, hatta bazılarının siyasi partiler
kurarak rakip olmaları gibi gerçekler.

Bana Stephen
Hawking’in
cümlesiyle diyebilirsiniz: “Tarih çalışmak için çok zaman
harcıyorsunuz. Kabul edin ki, bu çoğunlukla aptallığın tarihidir.” 

Ben de kabul
ediyorum, özellikle son 18 yılda çok aptalca şeyler yaşadık.

Dileğim,
yaşadığımız trajedileri tekrarlayarak maskara olmamamız.

 

Önceki İçerik65 Yaş Üstü Yaşlıların Mağduriyetleri Ne Zaman Sona Erecek
Sonraki İçerikTürk Tarihinin Çağları
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.