Bu ülkede siyaset
rövanş işidir; tıpkı en yakın komşu ve evlenmelerle birbirine epeyce akraba
fakat spordan su’ya çeşitli bahanelerle ölesiye/kıyasıya rekabette olan Kocaeli ile Sakarya gibi.
Bu
ülkede adalet, ay çekimli ve gel-git paradoksludur. 1961’de kendi
Başbakanını idam eden Devlet, kendi ifadesiyle Baş Teröristini asmamak için 2002’de
İdamı Kaldırmıştır.
Bu
ülkede siyaset bahis oyunu gibidir; kazanan malı götürür. Zaten taliplisi
de o yüzden çoktur, genelde de kahvede oyun oynarken bile kazanmak için
hileyi-hurdayı göze alan muhteris
(ihtiraslı) ve kurnaz (açıkgöz)
tiplerin meşgalesidir.
Elli
yıllık ömrüm bunlara tanıklıkla ve itirazla geçti. 12 yaşından beri dinlediğim
fakat sonradan anladığım Müslüm Gürses
Felsefesinin müzmin muhalif olmakla da, kazanandan çok kaybedenin yanında
durma alışkanlığıyla da derin ilgisi olabilir.
Askerleri
ve askerliği sevdiğim halde Kenan Evren’i
sevmedim netekim. O zamandan beri MHP’yi, MSP’yi merakla takip ederim. 15 Temmuz’daki Darbe Kalkışmacılarına
hemen gereği yapıldı ama 12 Eylül
Darbesi’nin 1 numarası ancak 90’lı yaşlarında kovuşturmaya uğradı; o da Mecburen / Mecburiyetten (MFÖ).
28 Şubat’tan iki sürgün madalyam var.
Şimdilerde Siyasî İktidarın nimet destek
ünitelerinde cihaza bağlı yaşayanların o dönemki eylemsizliklerini iyi
bilirim. Sövmek ve söylenmek (duyulmayacak şekilde) eylem değilse tabi.
Ergenekon Süreci’nde Kocaeli ADD’ye ve Şener Eruygur’a, Türk Metal’e ve Mustafa Özbek’e aleni destek sunduk,
adaletsizliğe karşı adaleti ayakta tutmak için. Av. Kemal Kerinçsiz Kandıra Cezaevi’ndeyken sendika avukatımızı
yönlendirerek hem ihtiyacını sormuş hem tarafımız belli etmiştik. Sevgi Erenerol için yazdığım (2012) “Sevgiler
Sevgi Hanım” yazısını rakip firma (Eğitim Bir Sen) okullarda sendikaya üye çalma kampanyasında
diline pelesenk etmişti.
Âkiller’in Kocaeli ziyaretinde KMKB olarak bizim örgütlü muhalefetimize muhalefet edenler
şimdilerde Atsız’dan şiirler
okumakla ve Azerin’den “Çırpınırdı Karadeniz”i dinlemekle
meşguller. Şimdi Müyesser Yıldız’ı
haksız yere içeride tutanlar yarınlarda yine ‘özrü kabahatinden büyük’ kervanının
önünde olacaklar.
4
kişi 1 kişinin aracını gasp için öldüresiye dövüp dereye atıyor, tutuksuz
yargılanmak üzere serbest bırakılıyor (sosyal medya devreye girene kadar). Herifçioğlu haneye tecavüz edip 4
köpeğin 2’sini öldürüyor, evin camlarını kırıp içerdekileri de öldüreceğini
söylüyor; tutuksuz yargılanmak üzere serbest: Askerî bilgileri yazdığı
iddiasıyla ve kuvvetli suç şüphesiyle Müyesser Yıldız’ın tutukluluk hâline
devam.
Aynı şekilde Faruk Bostan ve Bülent Karagöz de rövanşist siyasetin ve adalet gel-gitinin kurbanı
oldular. Kocaeli’de İktidara öyle bir muhalefetsizlik var ki “gözünün üstünde kaş var” diyen “vay, bana
ha!” muamelesi görebiliyor. Sorsan çok sessizlik tehlikesizlik..
Kartepe İlçesinde ‘Tecavüz Çetesi’yle ilgili haber hâlâ yayında, adı geçenler dışarda,
haberi verenler içerde. Bakalım adlî kapsam nasıl ilerleyecek?
7 yıl önceki “Apo
Paşalar Gibi; Paşalar
Depoda” yazımızı şöyle bitirmiştik: “Apo paşalar gibi, Paşalar teröristlikten
hapis yatıyor.”
Yaşadığımız
coğrafya değil toplumsal karakterimiz
kaderimizdir. İktidarlar değişirken değişmeyen
zihniyetimiz, kelepçemizdir.
Gerekçemizse sıra bekçiliğimiz..