Koronalı günlerimiz başlayalı neredeyse iki ay oldu. İlk aşamasını
başarıyla geçtiğimiz bu dönem sonrasında ikinci döneme ilk adımı, 7 Mayıs
itibariyle attık.
İkinci
dönemin adı: ‘’Kontrollü Sosyal Hayat’’.
İlk
dönemi başarıyla atlatan ülkemiz, bu yeni dönemden de başarıyla geçecektir.
Anlaşılan
o ki, artık hayatımızın normaline dönem, dönem geçeceğiz ama bundan sonraki
yaşamımız hiçbir zaman Koronalı günlerden önceki gibi olmayacak…
Ardımızda kalan zaman dilimi, yaşam
şartlarımızı olduğu kadar, hayata bakış açımızı da değiştirdi!
Toplum olarak, yaşamımıza değer katanların
kıymetini daha çok anladık. Sokağa çıkma kısıtlamalarının uygulandığı günlerde
hayatımızda olup da, farkında olmadıklarımızın daha çok farkına vardık!
Ev
içerisinde geçen uzun saatler; bizlere doğayı, doğal yaşamı, her daim yapıp da
bu uzun süreçte yapamadıklarımızın hasretini daha çok hissettirdi…
En çok da televizyonların karşısında kaldık!
İzlediğimiz her televizyon programı Koronaya
odaklıydı. Ekrana çıkan bilim insanlarımızın anlattıklarıyla her birimiz adeta
Korona uzmanı olduk.
Sosyal medyaya odaklandık. Ülke genelinde
olup bitenleri buradan da takip ettik, gündeme ilişkin fikirlerimizi bu
platformda paylaştık.
Korona mücadelesinin başkahramanları sağlıkçılarımızla gururlandık ama
bu salgın nedeniyle vefat eden binlerce yurttaşımızın acısıyla hüzünlendik.
Ülkemiz böylesine büyük bir salgını yaşarken,
toplum olarak bir ve beraber olduk, yardıma ihtiyacı olan milyonların etrafında
kenetlendik.
Başta ülkemizi yönetenler olmak üzere, belediyeler,
sivil toplum kuruluşları, hayırsever yurttaşlarımız Korona denen bu yangınla
kavrulanların yanında oldu, yardımına koştu.
Siyaseti,
ekonomiyi, eğitimi, ticareti, turizmi, dış ilişkileri adeta unuttuk. Yaşamımızı
Koronaya göre ayarladık, bu hastalığı önlemek adına saflarımızı sıklaştırdık.
İlk aşamada başarılı önlemler aldık; bu
önlemlerimizle pek çok ülkeye örnek de olduk.
Hayatımızı
alt üst eden, yaşamımızı tehdit eden bu süreç; tüm olumsuzluklarının yanı sıra;
bizlere çok önemli bir kazanç da sağladı!
Ülkemizin
iç siyasetini geren sivri dil, çevremizi dolduran türlü kötülükler, içi boş
çatışmalarla dolu sen ben kavgaları; Koronalı günlerin gölgesinde kaldı, adeta yok
oldu!
Bu
olumsuzlukların yok oluşuyla birlikte, kendimizi bambaşka bir yaşamın içinde
bulduk.
Şu iki aylık dönemde yaşananları bir düşünün
bakalım!
Aynı apartmanda oturup da yıllardır birbirini
görmezden gelen ama bu süreçte birbirine selam vermeyenimiz, hal hatır
sormayanımız kaldı mı?
Sokağa
çıkamadığımız günlerde belki de yıllardır sesini duymadığımız akrabalarımızı,
dostlarımızı arkadaşlarımızı arayıp, nasılsın diye sormadık mı? Bir ihtiyacın
var mı demedik mi?
Korona vurgununu yiyerek; işsiz, aşsız, aç
açıkta kalan milyonların yardımına koşmadık mı?
Devletimiz, belediyelerimiz, hayırsever
yurttaşlarımız milyonlarca insanımıza destek olmadı mı? Hala olmuyor mu?
Bu
sıkıntılı dönemi atlatabilmek adına yoksula, yardıma muhtaç yaşlılarımıza
yardım eli uzatmadık mı?
Tüm bu
yardımlaşmayı canı gönülden büyük bir coşkuyla yaptık, yapamaya da devam
ediyoruz.
Hiç
şüphesiz Koronalı günlerden sonra başlayacak yeni hayatımız, bundan böyle çok
farklı olacaktır.
Çünkü böylesine kritik bir dönemde neleri,
nasıl yapabileceğimizin farkına vardık. Artık o eski günlerde kalan adam
sendeciliği, bana ne demeyi, sen ben kavgasını, sevgisizliği, hoşgörüsüzlüğü
bir an olsun hatırlamayacağız.
Evet,
önümüzdeki dönemde geçim sıkıntılarıyla dolu günler bizi bekliyor ama bu
sıkıntılı dönemi de aşacağız.
Evet,
eğitimde, ticarette, sporda, eğlencede, sokaklarda, kırlarda, tatilde, alış
verişte; kısacası bundan sonra hayatımıza yön veren her ne varsa; hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak!
Ama bundan böyle siyasetten ticarete,
eğitimden spora, alışverişten sokaklara, eğlenceden tatile; evlerimize
kullandığımız dil sevgiyi, gönüllerimizdeki duygu hoşgörüyü taşıyacak.
Çünkü
hoşgörü;
Değer vermek, kusurları görmemek, uyumlu
olmaktır.
Çünkü
hoşgörü;
Tahammül etmektir, affedici olmaktır.
Çünkü
hoşgörü;
Ayıpları kapatmak, alay etmemek, anlayışlı
olmaktır.
Sevgi ise
insan ruhundaki en değerli, en olumlu yetenektir. Sevgi dilinin çözemeyeceği
hiçbir şey yoktur.
İşte
bizler Korona salgınının yaşattığı tüm sıkıntıları aşarken; milletçe en önemli
değerlerimizden ikisini bir kez daha hatırladık.
Çünkü
bu süreçte her ne yaptıysak; içimizdeki hoşgörüyü, sevgi dilini kullanarak
yaptık.