Sıra Dışı Ölümler

96

Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın (A.Camus)

İnancım şudur ki bu ülkede ölmek, yaşamaktan çok daha kolay hale geldi. İnsanlar yaşamak için çalışır-çabalar, kendini ve yakın çevresini tehlikelerden korumak için düşünür, güzel bir hayata hayal kurar. Zaten hayatın ve insan olmanın manası da bu değil mi?

Ama günümüz Türkiye’sinde bu dediklerimizin hiç birisi maalesef gerçekleşmiyor. İnsanlar bırakın yakın çevresini korumayı aksine yalnızlaşıyor. Çünkü yaşam alanları o kadar daraldı ve zorlaştı ki, muktedirlerin haricinde ne yapsanız gidecek bir yeriniz, sığınacak bir yuvanız yok.

Bir işiniz var ve çalışıyorsanız ne ala, işiniz yok ama mesleğiniz var iş arıyorsunuz, ağzınızla kuş tutsanız iktidar partisine üye olmadan, kapısını aşındırmadan namusunuzla bir işe girip çalışmanız imkânsız. KPSS sınavına giriyorsunuz, 90 puan üzerinde not aldınız ama partili değilseniz, sizin yerinize 60 puan alan işe başlıyor.

Saray tarafından korunan iş adamlarının haricinde kamuya ait iş yerlerinden iş alabilen bir işadamı tanıdığınız var mı, belki vardı ama çoktan iflas ettirildi öyle değil mi? Maalesef içinde yaşadığımız, son yirmi seneye yakın zaman diliminde gözlemlediklerimiz bunlar.

Konumuzun başına dönecek olursak, sıradan ölümler öylesine sıradanlaştı ki, her gün yeni bir ölüm vakasıyla şok oluyoruz, her ölümün arkasından belki son olur diye ümit ederken, ertesi gün daha beter kahredici bir vaka ile tekrar kâbus yaşıyoruz.

Yaşadığımız sıra dışı ölüm vakalarının hepsi bir birine rahmet okutur cinsten. Kırıkkale’de 10 yaşındaki kızının gözleri önünde eski eşi tarafından vahşice öldürülen Emine bulut: “Ben ölmek istemiyorum!!!” diyerek aldığı bıçak darbeleriyle can veriyor.

Ordu da Üniversite öğrencisi balerin Ceren Özdemir, mapushane kaçkını bir katil tarafından kapısının önünde vahşice öldürülüyor.

En son kahredici bir ölüm haberi de İstanbul Samatya’dan. İstanbul Üniversitesi 3. Sınıf öğrencisi Sibel Ünli, yokluk, yoksulluk ve çaresizliğin sonucunda kendisini suların koynuna bırakıyor. Sosyal medyaya düştüğü şu satırlarla hayata veda eden Sibel Ünli: “Gidecek yerim yok, yaşanmaya değer bir hayatım da
Yemekhane kartında sadece 1 Lira kalmış. Yeni yıldan tek dileğim iş bulabilmek.

Ümmetin liderliğine soyunanlar, saraylarında ejder meyveleriyle beslenenler, birazda mensubu oldukları milletin çocuklarının sorunlarıyla ilgilenselerdi belki bu gencecik ölümler olmayacaktı.

Çok şey istemiyoruz aslında;

Sadece diğer modern çağdaş milletlerin mensupları nasıl yaşıyorlarsa bizim de tek istediğimiz öyle yaşamaktı.

Sağlıcakla kalın.