Lânet Üstüne Lânet (1)

86

Kimi aydınlar, terörle mücadelede askerî ve polisiye tedbirleri hafife alıyor.

Bu iş “Adalet ve barışı temel alan hukukî ve siyasî önlemlerden geçmektedir!” diyorlar.

Yani “hukukî” ve “siyasî” çözümlerden dem vuruyorlar.

İnsan düşünmeden edemiyor. Acaba Türkiye’nin çeşitli yörelerinde farklı adalet mi uygulanıyor?

Yani farklı kanunlar mı tatbik ediliyor? Yöreye göre farklı bir adalet anlayışı mı hâkim?

Eğer Türkiye’de mesele adalette düğümleniyorsa, mesele, Türkiye’nin meselesidir. Çünkü bütün

Türk Milleti -doğru ya da yanlış- aynı adaletin şemsiyesi altındadır.

Yok, bu mesele barışla halledilecekse, silâhı alıp dağa çıkan kim?

Üstüne varınca da barıştan dem vurmak hangi mantık icabı?

Canlar! Eğri oturup doğru konuşalım. Türkiye’de kışkırtma var!

Özellikle dışarıdan üfleyiş var! İçte dışta bu üfleyişe çanak tutanlar var!

İçte dışta bu üfleyişten medet umanlar, nemalanan kimseler var!

Ne yapsanız, ne etseniz, emîn olun vatanı da bölseniz,

Türkiye, haritadan silinmedikçe, bu etnik / ırkî kışkırtıcılık son bulmayacaktır.

Bu çabuk çakan, ateş alan geçici de olsa netice veren silâhı;

Ne iç ne dış odaklar asla ellerinden bırakmayacaktır.

O çokbilmiş Avrupa devletleri! O “dostum” demek gafletine düşülen Avrupalı devlet adamları,

Lâyık olmadıkları hitaba, resmen muhatap olunca emin olun,

Bıyık altından kıs kıs gülmekten kendilerini alamıyorlardır.

Türk Devleti’nin bu kadar saf ve samimî oluşuna da bir türlü akıl erdiremiyorlardır.

 

Şeytanlar; Meleği anlayabilir mi hiç, Kıyamete kadar a dostlar?

Batılı devletler giymiş domuz, tilki, ayı kılığında nice postlar!

 

“Siyasî ve hukukî önlemler!” diyenler, ne de yuvarlak lâflar ediyorlar!

Beyler! Açıkça söyleyin lütfen!

Çıkarın baklayı ağzınızdan da, bilelim neymiş bu sihirli kelimelerin içeriği? Lütfen açık olun!

Ne demek “siyasî ve hukukî önlemler?”

Bilelim! Bilelim de ona göre meseleyi ele alalım. Meseleyi deşelim. Su yüzüne çıkaralım.

Muğlak / kapalı, müspet – menfî çok şey içeren kelime ve kavramların arkasına sığınmıyalım.

Ne diyorsanız açık söyleyin! Ne düşünüyorsanız açıklayın!

Bırakın havanda su dövmeyi. Kesip atın artık göbek bağınızı.

Kurtulun arkalarına kapılandıklarınızdan. Çıkın açıkça karşımıza.

Ne diyorsunuz?

 

Bölelim mi Türkiye’yi, ne dersiniz beyler, eyalet eyalet?

Dökülsün mü üstünüze, sağnak hâlinde, lânet üstüne lânet?

 

Ey ikiyüzlü, ödlek, kimi kara yüzlü, sözde aydınlar!

Yaptığınızı yapmaz nice sözde kara yüzlü kadınlar!

 

Osmanlı Devleti belirli etnik / kavmî / ırkî bir kimliğe mi dayandı?

Elbette hayır.

Farklı menşeli kavimlere baskı mı uyguladı?

Hayır asla.

Peki buna rağmen, niçin dessas Batılı devletler, onlara el attı?

Onları kışkırttı!

Hem onların hem bizlerin rahatını kaçırdı!

 

 

Önceki İçerikDr. Akkan Suver’le bir mülakat
Sonraki İçerikCHP’nin Din Algısındaki Değişim
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.