Manuel Kırkyaşaryan’ın yaşadıklarını;
En az onun kadar, hattâ daha fecîlerini, daha korkunçlarını;
Türkler de, Kürtler de, öteki müslüman unsurlar da,
Hem de daha fazlasıyla yaşadılar.
Ama bizim milletimizin yazmazlık kusûru var!
Kolay kolay kalemi eline almaz!
Yoksa, resmiyette kalan vesikalara akseden gerçeklerin,
Halka yansıyan tarafları,
Anlatılacak gibi değil!
Evlere, camilere doldurulup
Yakılanlar mı dersiniz?
Kadın kız çoluk çocuk demeyip,
Kıyıma uğrayanlar mı dersiniz?
Kayıklarla Van gölünde boğulanlar mı dersiniz?
Bu milletin anlatacak, o kadar çok şeyi var ki;
Ama neylersiniz ki, bunları lâyıkı veçhile,
Bu şekilde not eden, kayda geçen olmamış.
Ancak “Ermeni Sorunu” her fırsatta yeniden
Ve kasıtlı olarak gündeme getirildiği için,
O günleri yaşayan ve hâlen hayatta olanlarla konuşarak,
Görüşerek, seslerini teype alarak; canlı görgü şahitleri tesbit edilmiş;
Haklarında kitaplar yazılmıştır.
Hani derler ya:
“Kötü komşu, insanı hacet sahibi yaparmış!” diye.
İşte bu yüzden son zamanlarda, hem canlı şahitler konuşturularak,
Hem resmî kayıtlar incelenerek.
Bilhassa Başbakanlık Arşiv Yetkilileri’nin takdire şayan çalışmalarıyla,
Çok değerli ilmî eserler hazırlatılarak; gerçekler âyân – beyân ortaya konmuştur.
Bunun gibi Türk Tarih Kurumu’nun ciddî gayretleri de ayrıca zikre değer.
Aslında “Sözde Soykırım” hakkında,
Her şey apaçık ortadadır.
Resmen teyit edilebilecek / doğrulanabilecek bir soykırım moykırım diye bir şey yok.
Mazi, istikbalin / geleceğin aynasıdır.
Bu millet, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir millete karşı soykırım yapmamıştır.
Bunun böyle olduğunu geçmişimiz, asırlarca süren dünya hâkimiyetimiz,
İspat edip kanıtlamaktadır.
Batı’nın bu konudaki tutumu: “Amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir!”
Deyiminde, tam olarak ifadesini bulmaktadır.
Gayeleri, soykırım masallarıyla Türkiye’yi meşgul etmek, uğraştırmak,
İlerlemesine engel olmak, onun uymaktan çıkarak,
Uyulan ülke hâline gelmesini önlemektir.
Başka bir şey değil.
Ama ne yapsalar, ne etseler, dönecek elleri boş
Kim ne derse desin, bu hususta da, gönlümüz hoş mu hoş
İnşâllah, onların rağmına, yükselecek bu ülke
Boyun eğecek dünya inan, yakında muzaffer Türk’e