Kıbrıs Türk’ünün Kaderi Bu mudur?

50

İşte yine açıklandı! Kıbrıs’ta görüşmeler yeniden başlıyor…

09 Ağustos 2019’da tarafları temsilen iki lider yeniden bir araya geliyor. Konuları aynı, konuşmaları aynı, temsil ettikleri halklar aynı!

Müzakereler, müzakereler, müzakereler!

Tam 60 yıl oldu hala görüşülüyor, çözüm aranıyor ama bir türlü olmuyor!

Rumlara göre hava hoş! Ama Kıbrıs Türk’ü kaderi buymuş gibi her defasında müzakere sürecinin bitmesini, ada halkından birisi olduğunu, kendi kimliğinin de tanınmasını bekliyor…

Kıbrıs adasında bir türlü sonuç alınamayan müzakereler 1968 yılından bugüne devam ediyor.

Bu uzun süreçte Kıbrıs Türk’ünü temsilen 5, Kıbrıs Rum tarafını temsilen 6 lider müzakere masasında görev aldı. Yıllarca görüştüler, konuştular ancak bir türlü anlaşmaya varamadılar!

Uzun yılları kapsayan bu müzakereler döneminde anlaşmaya varılabilsin diye Türkiye de çok çalıştı, çabaladı. Muhatabı diğer garantör ülkeler Yunanistan ve İngiltere’yle görüşmeler yaptı. Hatta öyle bir an geldi ki, AB ile müzakere süreci başladığında Kıbrıs’ta verelim kurtulalım noktasına dahi gelindi! Ama olmadı, hiçbir görüşmeden herhangi bir sonuç çıkmadı!

Müzakerelerin başladığı yılda doğanlar, bugün 60’lı yaşları çoktan aştılar. Yarım asrı geçen bu uzun süreçte adada neredeyse üç kuşak değişti ama bu görüşmeler bir türlü bitmedi, biteceği de yok gibi!

Bitmek bilmeyen bu müzakerelerin ana nedeni de belli! Bu neden; Rumların dünya ülkelerince adanın yasal hükümetiymiş gibi tanınması, Türk tarafının ise yok sayılması…

Özellikle haksız, hukuksuz bir şekilde AB çatısı altına alınan Rumların adada elde edecekleri yasal bir durum da kalmadığı için onlara göre müzakerelerin kendi istekleri doğrultusunda bitmesinden başka bir seçeneğe evet demeleri de mümkün değil!

İstedikleri tek bir şey var! O da adanın tek başına yöneteni olmak, Kıbrıs Türk’üne de azınlık haklarından bir fazlasını dahi vermemek!

Yarım asırdan fazla bir süreden beri Rum tarafının bu duruşunda değişen bir şey yok, bundan sonra da olmayacak!

Kıbrıs konusunda bugün hala çözüm aranırken, diğer yandan adanın çevresinde ve Doğu Akdeniz’de mevcut zengin hidrokarbon ve petrol yataklarının kullanımı da gündemde, hem de dünyanın gündeminde!

Rumlar, bölgeden ve bölge dışından ülkelerle yapmış olduğu enerji anlaşmalarıyla adada bekleyen çözümsüzlük sürecinin yanına, bir de bölgenin zengin enerji kaynaklarının kullanımının çözümsüzlüğünü eklediler. Çünkü bu kullanım hakkını Türk tarafıyla hiçbir şekilde paylaşmak niyetinde değiller!

Adanın yönetimini Türklerle paylaşmaya yanaşmayan,

1974 sonrasında adanın kuzeyinden güneyine göç eden Rumların yeniden evlerine dönmesini isteyen ama 1963 yılında katlettikleri, güneyden kuzeye göç etmek zorunda bıraktıkları Türklerin hak ve hukukundan bahsetmeyen,

Maraş bölgesinin Rumlara ait olduğunu iddia ederek, yeniden açılışı noktasında hiçbir şekilde iş birliğine yanaşmayan,

Müzakereler sürecinde toprak-mal-mülk paylaşımında kendi taleplerinin dışında başka bir talep kabul etmeyen,

Kıbrıs Türk’ünün adadaki yaşam garantisi Türkiye’nin garantörlüğünün bir an önce bitmesini, Türk askerinin adayı terk etmesini isteyen,

Kıbrıs Türk Halkının uluslararası platformda imzalanmış anlaşmalarla kazanılmış yasal haklarını dahi görmezden gelen,

1960 Kıbrıs Cumhuriyetin anayasal kurucu ortağı Kıbrıs Türk’ünü bu ortaklıktan atan Rumlar ile yeniden başlaması öngörülen müzakerelerde ne görüşülecektir?

Resmi, ya da gayrı resmi görüşmeler yapıla, yapıla bugüne kadar gelindi!

Kıbrıs Türk tarafında önümüzdeki dönemde artık sadece federasyonu değil, adada iki devletli yapıyı da konuşmalıyız diyen yeni ama kararlı bir hükümet var.

Rum tarafının duruşunda ise değişen bir şey yok!

İster taraflar arası, ister Garantör ülkeleri de kapsayan 5’li müzakereler yeniden başlar ise; bu defa bu görüşmelerin son olacağı hem Rumlara, hem de garantör ülkelere iyice anlatılmalıdır.

Eğer Rum Yunan ikilisi bu defa da anlaşmaya yanaşmayıp, her defasında olduğu gibi Kıbrıs Türk’ünün ve Türkiye’nin adadaki ve Doğu Akdeniz’de mevcut enerji kaynakları üzerindeki hak ve hukukunu tanımayan tutumunu sürdürecek olursa; Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye,  KKTC’nin tanıtılması da dâhil yeni bir yol haritası ile yoluna devam etmelidir. Bu yeni yol haritası, Kıbrıs’la hiç ilgisi olmayan ama Rum tarafını kullanarak Doğu Akdeniz’de mevcut enerji yataklarından pay kapma peşinde olan üçüncü ülkelere de iyi bir cevap olacaktır.

Aslına bakarsanız, bunca değişmeyecek şey varken, yeniden müzakerelere başlamak nedendir bilinmez ama?

Kıbrıs Türk Halkının kaderi bu müzakerelerin sonucunu beklemek olmamalıdır.

 

 

Önceki İçerikİYİ Parti, Çarşaf Liste, Demokrasi!
Sonraki İçerikOtosansür
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.