Çünkü Muhammedî nur, perdeyi kaldırdı.
O’nun bir an için, yanlış olarak sandığı gibi kâinatta yokluk, hiçlik, görevsizlik,
Abes, faydasızlık ve ayrılık olmadığını ortaya koydu.
Tam tersine o kavakların yaprakları sayısınca hikmet, gaye, amaç
Ve manaları var olduğunu gösterdi.
Sonuçsuz ve görevsiz olmadıklarını ispat etti.
Nasıl ki bir usta harika bir makine yapsa, herkes onu alkışlar, âferinlere boğar.
O makine de, ondan beklenen sonuçları tam tamına göstermesiyle,
Hal diliyle ustasını tebrik eder.
İşte her canlı ve her şey böyle bir makine hükmündedir.
Ustasından, yapıcısından haber verir. Onu över.
Bunun gibi her varlık, hayat ve şuur sahiplerinin gözlerine bakar.
Onlar için şirin ve tatlı, üstünde düşünecekleri birer marifet kitabı olur.
Ustasını, yapıcısını gösterir. Ondan haber verir.
Çünkü fiil, failsiz / iş, yapansız olmaz.
Nakış, nakkaşsız ortaya konamaz.
Bir yerde nakış varsa, o nakışı yapan da vardır.
İşte her varlık kendisine bakan için; okuyacağı bir marifet ve bilgi yumağıdır.
Mânalarını şuur ve bilinç sahibi insanların zihinlerinde bırakır.
Suretlerini hafızalarına nakşeder.
Benzerinin, kopyasının aksettiği ve bu şekilde muhafaza edilip korunduğu
Misalî levhalarda yer alır.
Gayb / görünmez âlemin defterlerinde bırakır.
Kısaca o varlık, kendisine bakanların vücut dairelerini mekân tutar.
Ancak bu nakil ve geçişlerden sonradır ki,
Her varlık şahadet yani görünür âlemi terkeder, gayb / görünmez âleme çekilir.
Demek ki şekle ait bir vücudu bırakır.
Manevî gayba / görünmeze ve ilme ait çok vücut ve bedenleri kazanır.
Bütün bunlardan sonra maddî yok oluşlarına üzülmenin artık mânası kalmaz.
Evet madem Allah var ve ilmi her şeyi kuşatıcıdır.
Elbette yokluk, hiçlik, mahvoluş, fena ve fânilik yani geçicilik;
Hakikat noktasında inanan insanın dünyasında yoktur.
Ancak inanmayanların dünyaları yokluk, ayrılık, hiçlik ve fânilikle doludur.
Çünkü onlar öyle istiyorlar. Yoksa aslında onların sandığı gibi değildir.
Ama Allah; kulunun zannı üzeredir. Kendisine nasıl muamele ve işlem yapılmasını istiyorsa,
Kul öyle bir karşılık bulacak ve görecektir.
İşte bu gerçeği şu özlü söz ders verip der:
“Kimin için Allah var, ona her şey var. Ve kimin için yoksa, herşey ona yoktur, hiçtir.”
Elhasıl:
Nasıl ki, inanç; ölüm zamanı, insanı sonsuz olarak yok oluştan kurtarıyor.
Öyle de: Herkesin özel dünyasını bile yokluk, hiçlik karanlıklarından kurtarıyor.
İnançsızlık ise, özellikle tam inançsız olsa;
Hem o insanı, hem özel dünyasını ölümle yok edip,
Manevî cehennem karanlıklarına atar.
Hayatının lezzetlerini, acı zehirlere çevirir.
Dünya hayatını ahretine tercih edenlerin kulakları çınlasın.
Gelsinler, buna ya bir çare bulsunlar; veya inanç dairesine girsinler.
Bu dehşetli zarar ve ziyandan kurtulsunlar.