Haydi, 23 Haziranda Görev Sende İstanbullu

50

Mademki o tertemiz şaibesiz oylar görmezden gelindi. Sandığa yansıyan irade yok sayıldı, 23 Haziran’da İstanbul Belediye başkanlığı seçimi YSK’nın o malum gerekçesiyle yenilenecek dendi.

Tamam, yine varız seçime.  Seçimin yeni tarihi tatil zamanını gösterse de, İstanbullu gitmeyecek tatile. Demokrasinin üzerine çöken bu gölge mutlak surette silinecek.

Bahar geldi bir kere, bu defa güneş yüzünü daha da parlak gösterecek. İstanbul’da sokağın dili böyle söylüyor.

Kahvehanede böyle, Pazar yerinde böyle, iftar sofralarında böyle, sahur sohbetlerinde böyle, ziyaretlerde, kadınlarımızın gün toplantılarında böyle…

Sadece İstanbul mu?

Aslında Türkiye’nin ezici bir çoğunluğu böyle konuşuyor, böyle düşünüyor.

Çünkü YSK’nın seçimlerin yenilenmesi için verdiği kararın dayandığı gerekçe, milyonların vicdanını sızlatmış durumda.

Bir türlü kabullenilemiyor…

Bir zarfta dört oy, üçü geçerli biri geçersiz. Gerekçesi sandık kurulunun teşkilinde yapılan hatalı seçim.

Adeta doğum evinde bir kadın dördüz bebek doğurmuş, bebeklerden üçünün babası ayrı, birinin babası ayrı!

Tıbben hiç böyle bir şey olabilir mi?

31 Mart seçiminde de aynı zarfın içinde dört oy var; üçü aynı şahsın elinden konulmuş ama o oylardan birisi var ki, sanki onu da aynı elin sahibi vermemiş gibi varsayılıyor!

Eee öyle ise; diğer oyların da geçersiz olması geremiyor mu?

Hayır, sadece İstanbul Belediye Başkanlığı için verilen oy geçersiz!

Neden?

YSK’nın gerekçesi öyle de ondan…

Ya hukuk?

Ya hak?

Ya verilen onca oy sahibinin göz ardı edilen irade tercihi?

Geç bunları, karar verildi bir kere.

Gerekçe böyle diyor, demek ki hukuken olabiliyor…

İşte tam da bu noktada ülke genelinde kendiliğinden oluşan olağan dışı bir durum var!

Sosyal medyada bu konuyla ilgili mizahi söylemler, çizilen karikatürler bir yana. İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararıyla seçime azami katılımın sağlanması için okulların kapanmasıyla birlikte seçim tarihinde tatil planlaması yapan İstanbulluların mağdur olmaması için müthiş bir uygulama başlatıldı.

Tatil beldelerinin otelleri tatilcileri arayıp 23 Haziran tatili için başka bir tarih öneriyor, ayrı bir ücret talep etmeden. Tatil yöresi esnafı 23 Haziran’da kapalıyız gelmeyin diyorlar, hem de koca bir yıl o tatilciler beklenirken. Tatilcilerin ulaşımını sağlayacak hava yolu, otobüs şirketleri adeta seferber olmuş, seçim gününe denk gelen ulaşımlar için hiçbir fark talep edilmeden başka bir tarih öneriliyor.

Yeter ki İstanbul seçimine katılım azami sayıda olsun.  Sanki bu seçim İstanbul’un değil, Türkiye’nin seçimi adeta.

Her şey hür iradeleriyle oy verecek İstanbulluların 23 Haziranda sandık başında olmaları için.

İşte bu olağan dışı durum; demokrasiye inanan yiğit insanların mücadelesidir.

Kim ne derse desin, kim neyi dayatırsa dayatsın!

23 Haziran’da öylesine bir demokrasi destanı yazılacak ki, sadece Türkiye değil, bütün dünya tanıklık edecek o demokrasi zaferine.

Haydi, İstanbullular bir kez daha görev sende.  İstenen bir tek şey var:

Sandığa mutlaka git.  Vicdanının sesini dinle, öyle oy ver ki,  her şey güzel olsun ülkemizde.

 

 

Önceki İçerikYSK’nın Tarihi Kararı
Sonraki İçerikAnnem…
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.