Sandık Darbesi: 6 Mayıs 2019

80

31 Mart 2019 Yerel seçimlerinin en beklenmedik neticesi şüphesiz ki İstanbul’dan geldi. Tüm anketler yarışın at başı geçeceğini öngörmüş olsa da %2-3 puan gibi bir farkla eski başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığı kazanacağını söylüyordu, öyle olmadı. ”Kıyıdan köşeden birini bulup aday yapmışlar.” Yorumlarıyla tiye alınan Ekrem İmamoğlu belediye başkanlığını kazanarak tüm Türkiye’nin iklimini değiştirdi, AKP İlk ciddi yenilgisini aldı.

İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybetmiş, İstanbul’u elinden kaçıran Türkiye’yi elinden kaçırmış demektir. İşte tam da bu yüzden İstanbul’un durumunu kabullenmek 17 senedir sandıktan istediğini alarak çıkmayı başarmış iktidar cephesi için mümkün olmadı. İlk önce daha sayılacak binlerce oy varken Binali Yıldırım yangından mal kaçırır gibi 5-10 kişilik bir kalabalığın önüne çıkarak abuk subuk bir galibiyet konuşması yaptı. Bunun akabinde 24 Haziran’da 2,5 saatte oyları sayıp Cumhurbaşkanını deklare eden Anadolu Ajansı, İstanbul’daki veri girişlerini durdurdu, saatlerce veri akışı alınamadı. Milletin devletin ajansına olan güveni sıfırlandı. Ne yazık ki millet seçimin sonuçlarını parti yetkililerinin paylaştığı tutanaklardan takip etmek zorunda kaldı.

AKP güce sahip olmanın verdiği akla gelecek her avantajı kullanarak, Ekrem İmamoğlu’nun hakkı olan makamı kendisine 3 hafta boyunca teslim etmedi. Daha sonra tam mazbata verildi, Binali Yıldırım neticeyi kabullenip çekildi derken 6 Mayıs 2019’da demokrasimizin infazına şahitlik ettik.

Ülkemizin en yüksek karar mercilerinden biri olan YSK, iktidar cephesinden gelen o mesnetsiz itirazları kabul ederek İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimini iptal etti. 6 Mayıs 2019’da üniformalı darbe günlerini dahi ardında bırakacak sandık darbesi gerçekleşti. Gücü elinde bulundurmanın sarhoşluğundan bir türlü ayılmayı başaramayan, ”Milli İrade” tezini öne sürerek bu kadar palazlanmayı başaran iktidar elindeki rant sermayesini teslim etmemek uğuruna milletin iradesine, milletin kararına ve milletin namusuna göz göre göre darbe yaptı. 6 Mayıs 2019 Sandık darbesi demokrasimize vurulan en zehirli hançerlerden biri olarak tarihteki yerini aldı.

İnanın bana 19 yaşında bir sosyal bilimler lisesi öğrencisi olarak utanıyorum! 21.Yüzyıl dünyasında bunları yazıyor olmaktan utanıyorum! Milletimizin teveccühüyle 17 senelik iktidar inşa edenlerin, kendilerini milletin kararından üstünde görmesinden utanıyorum! Sırf nemalandığı hortum tıkanmasın diye bu zulme sessiz kalan siyasilerden ve sözde hukukçulardan utanıyorum! Bu kahraman millete adaleti getirmek için yemin edenlerin gücün önünde paspas olmasından utanıyorum! ”Kalemimi kırarlar” korkusuyla bu skandala gözlerini kapayan sözde aydınlardan utanıyorum!  Kaderini kan dökerek yazan bu milleti uluslararası arenada rezil rüsva etmelerinden utanıyorum! Sandık görevi yaparken, kendi devletimin görevlileri için ”Aman dikkat edin, usulsüzlük yapmasınlar.” demek zorunda kaldığım için kendimden, koltukları korumak için her yol mubahtır zihniyetleri yüzünden onlardan utanıyorum! Bu kadar alçaldığımız için, bu kadar gerilediğimiz için, bu kadar çirkinleştiğimiz için utanıyorum, utanıyorum ve çok utanıyorum!

Her iktidar doğar, yaşar ve ölür. Esas olan memlekete dürüstçe, adilce ve mümkün olduğunca kaliteli hizmet edebilmektir. Fakat mevcut iktidar pusulasını yitirip evladına okul kıyafeti satın alamadığı için intihar eden babaları görmezden gelerek, kendi ceplerini doldurmakla meşgul oldu. Yandaşlarını zengin etmekle mesai harcadı. Bu zamana kadar ülkemizde makamların devredilmesi hiç bu kadar zor olmadı. Çünkü bu zamana kadar hiçbir iktidar böylesine derin pisliğe gömülmemişti. Hiçbir iktidar kendi seçim başarasını devletin istikbali olarak kabul edecek kadar şaşırmamıştı.

 

 

Lakin ben ve benim gibi milyonlarca genç her şeyi gördü, öğrendi, yaşadı. Biz bugünleri unutmayacağız, hiç unutmayacağız ki bir kez daha böyle karanlık bir devran yaşamayalım, ibret alalım. Unutmayacağız ki yarın evlatlarımızın, torunlarımızın yüzüne bakabilelim. ”Kesinlikle bir şey oldu ama ne olduğunu biz de bilemiyoruz.” Gibi tuhaf bir itirazın kabul edildiğini unutmayacağız. Tam usulsüzlük gerekçesiyle iptal edilen seçimde aynı zarfın içine koyulan 3 ayrı oydan sadece iktidarı rahatsız eden pusulalarda sorun çıkması gibi fantastik detayı da asla unutmayacağız. Haksızlığa uğrayanların ellerine geçirdiği ilk fırsatta daha da çirkinleşerek intikam aldığını unutmayacağız bu yüzden her ne olursa olsun hakkı gözeteceğiz. Kutuplaşmanın, nefret dili kullanmanın ne kadar vahim sonuçlar doğurabileceğini unutmayacağız her zaman bizi kucaklaştıracak değerleri yücelteceğiz.

23 Haziran seçimi artık iki siyasi ittifak arasındaki rekabet olmanın çok çok ötesine geçmiştir. 23 Haziran’da millet ve cumhur ittifakları yarışmayacak. Hakkı savunup hakka sahip çıkanlarla, zulmedip zulmü alkışlayanlar yarışacak. Bu yüzden her ne kadar seçimin güvenliğine olan inancımız parçalanmış, devletin tarafsızlığına olan inancımız devrilmiş olsa da asla zulme sessiz kalmayacağız. Zulmü alkışlamayacağız, zalimi asla sevmeyeceğiz. 23 Haziran’da İstanbul’da sandıkların başında olacağız.

Seneler sonra ilk kez muhalefet olarak değil iktidar olarak seçime gireceğiz. Seçim akşamı içimizde uyanan baharın cümbüşüyle, Cumhuriyet ateşiyle, damarlarımızdaki asil kanın kudretiyle, gülümseyerek, severek, insanları kucaklayarak bir kez daha kazanacağız. Bu kez sarsmayacağız, nakavt edeceğiz. Bir kez daha başaracağız! Bir kez daha kazanacağız! Bu sefer baharı değil yazı getireceğiz!

Getireceğiz, inanıyorum…