Savrulan Türkiye

105

3 Kasım 2002 Genel seçimlerinden sonra Türkiye; yeni bir hükümetle tanıştı ve o günden bu güne iktidar olma başarısını 7 Haziran 2015’e kadar sürdürdü. 7 Haziran genel seçimlerinde yara almasına rağmen, gizli bir el tarafından 3 Kasım seçimlerine taşındı ve başarı grafiğini bundan sonra da devam ettirdi.

AKP, sanki Türkiye Cumhuriyetiyle hesaplaşmak için kurdurulmuştu. Yoksa 16 yıllık iktidarları döneminde bir ülke ancak bu kadar oradan oraya savrulurdu. Önce AB. İle hızlı bir başlangıç yaptı. Muhalefet partileri ve bugünkü İttifak ortağı Bahçeli: “AB’ye gireceksek de onurumuzla girelim” diyerek birçok kez uyarmasına rağmen hiç aldırış etmeden, ödün üzerine ödün verildi.

Cuma hutbelerinde okunan “Allah indinde tek din İslam’dır” sözü, “Ne Mutlu Türküm diyene” ve okullarımızda okunan andımız, yasaklandı, fuhuş serbest bırakıldı. Türk Milletini AB. Hayal trenin de hancı sarhoş yolcu sarhoş misali gezdirerek milli ve dini değerlerimiz hızla aşındırılmaya çalışıldı. Ne kadar ödün verildiyse de AB’nin Türkiye’yi bu birliğe almayacakları ta başından belliyken. “Kandırıldık”!

Olmadı, bu defa Büyük Ortadoğu eşbaşkanlığına rotayı kırdı. Sözde demokrasi getireceğiz bahanesiyle leş görmüş sırtlanlar gibi saldıran ABD ve Avrupa ülkelerinin mazlum Ortadoğu’nun kan gölüne çevrilmesinin stratejik ortağı olduk.

Gelişen olaylar o kadar hızlıydı ki, bazen NATO’ya kızdık, ekonomik topluluk olmasına rağmen ŞANGAY topluluğuna girmeyi dahi konuşur olduk.

Irak, Tunus, Libya, Mısır, Suriye derken; birde baktık ki tehlike sınırlarımıza dayanmış. Kuzey Irak’tan 30 Bin PKK ve Peşmerge’yi vatan toprağını çiğneterek üstelik birde karınlarını doyurup, Kuzey Suriye’ye yani bugün Türk Askeriyle çarpıştıkları bölgeye taşıdık. Artık bunun adına ister gaflet deyin ister ihanet! Ama maalesef yine “Kandırıldık”!

Güya gözdağı vermek için ey ABD, ey Avrupa derken Rusya ile işbirliğine giriştik lâkin Rusya, ne PKK’yı nede PYD’yi terör örgütü olarak kabul etmiyor, üstelik Moskova’da büroları dahi var. “Kandırıldık”!

Aziz okuyucu, mutlaka bir kandıran var da kandırılan, her defasında itiraf edip af dileyen mi, yoksa millet mi karar senin.

Hazır ordu PKK’lı itlerle boğuşurken, ufukta seçimler görülmeye başlamışken, daha evvel milliyetçiliği ayaklar altına alanlar, bir sabah uyandığımızda duyduk ki milli oluvermişler üstelik karşılarındaki muhalefeti de gayri millilikle suçlayarak.

Bütün bunlara rağmen dinin ve cumhuriyetin temellerini sarsmaya devam ediyorlar. Gün oluyor Lozan tartışmaya açılıyor, gün oluyor Kur’anın güncellenmesinden bahsediliyor ve gün geliyor İstiklâl marşının güftesine kusur bulunuyor. Hâlbuki bazı değerler vardır ki mühürdür onlar, dokunuldu mu sihirleri bozulur, onlar bizim olmazsa olmazlarımız, temel değerlerimizdir.

Eğer erken bir seçim olmazsa 2019 da üç seçimi birden yaşayacağız. Anlayacağınız, 2019 yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri, Türkiye Cumhuriyetinin, Türk Milletinin köprüden önce son çıkışı olacak. Ya son kavşağa gelindiğinde geri dönülemez yolun farkına varıp direksiyon kıracağız, ya da köprüye doğru son sürat bodoslama dalacağız.

Tercih, tabi ki aziz milletimizin. Kalın sağlıcakla…