Son aylarda çevremde “artık Cuma namazına gitmiyorum” diyen insanlar çoğaldı. Hepsi de beni şaşırtan isimler. Çünkü bunların çoğu beş vakit namazını kılan, az bir kısmı da sadece Cuma namazını kılan ama yıllardır çok geçerli bir mazereti olmadan asla bu namazını aksatmayan kişilerdi.
Bu arkadaşların gerekçesi “hocalar siyaset yapıyor. Ben camiye gidersem, sevap kazanacağım yerde öfkeye kapılarak günaha gireceğim” şeklinde oluyor.
Bu kişilere “yanlış yapıyorsunuz, papaza kızıp oruç bozulmaz. Gerekirse siyasi propaganda yapılmayan başka bir camiye gidin” tarzı uyarılar yapmak meseleyi çözmüyor.
Ak Parti’nin iktidar olduğu son 15 sene içinde camilerin siyasi maksatlarla kullanıldığına dair şikâyetler yoğunlaştı. Din görevlilerinin yani Diyanet İşleri Başkanından, müftü, imam ve müezzinlere kadar AKP ve Erdoğan yanlısı propaganda yaptığı kanaati hâkim.
Her Cuma bütün camilerde okunan Diyanetin hazırladığı hutbeler bile ciddi tepkilere yol açıyor. Mesela son hutbede “15 Temmuz’u Kurtuluş Savaşı, Çanakkale ve Sakarya muharebeleriyle bir tuttu.”
*************************************
Ezanları susturan darbelerden, Darbeleri susturan salalara
Diyanet 15 Temmuz’da “Ezanları susturan darbelerden, Darbeleri susturan salalara” sloganıyla programlar düzenledi. Mesela 90 bin camide aynı anda salalar okuttu. Aynı slogan yandaş Akit TV‘de 15 Temmuz programları esnasında sık sık ekrana getirildi.
Bu slogan iki açıdan sorunludur:
Birincisi, benim yaşadığım hiçbir darbede ezanların susturulduğuna şahit olmadım.
İkincisi, Darbeyi önleyen asker ve polislerin yaptıklarını görmeyip, “darbeyi salaların susturduğu” iddiası hakkaniyete aykırıdır.
Ancak din adamlarının benzer tavırlarının tarihi kökleri çok eskidir.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinin akabinde kutlamalar yapılırken, zaferden kendilerine pay çıkarmak ve böylece Padişahın iltifat ve ödülüne mazhar olmak isteyen hoca ve dervişler, “Padişahım Allah dualarımızın bereketiyle bu zaferi size müyesser kıldı” demişler.
Bu söz üzerine Fatih Sultan Mehmet, kılıcını okşayarak, “doğru söylüyor olabilirsiniz ağalar ama bunun hakkını da unutmayasınız” demiş. Zaferdeki ana unsur olan Silahlı Kuvvetlerin başarısını sahiplenmeye çalışan bu kişilere gereken dersi vermiş.
Çünkü lider “adil” olmalıydı ve adil olmak “herkese hak ettiğini vermek” demekti.
*************************************
Dini Siyasette Kullanmanın Vebali
Dini siyaset alanında kullanmak, seçim kazanmak ve kamuoyu oluşturmak açısından, en etkili araçtır.
Camileri siyasi propaganda merkezi olarak kullanmanın yolunu açtığınızda inanılmaz bir alan yaratıyorsunuz.
Propaganda açısından yüz binlerce konferans, on binlerce TV programının etkisini ve bereketini aşan mümbit bir arazi elde ediyorsunuz.
Hocanın siyasi kanaatini dinin bir emri gibi algılayan cemaati başka hiçbir araçla bu kadar etkileyemezsiniz.
Etkili olmasına bu kadar etkili ama hem dini açıdan ve hem de etik değerler açısından çok yanlış işler bunlar.
AKP “İslamcı” bir parti olarak gözüküyor, dini figür ve kavramları sıkça kullanıyor. Fakat her kitle partisinin içinde olabilecek ahlaksız, hırsız, uğursuz, hain tipler bu partide de fazlasıyla bulunmakta.
Bunları gören bazı Müslümanların “ben bunların dininden değilim” tepkisine şahit oluyoruz.
Hatta bir Tanrı’nın olduğuna inanan fakat bir kısım AKP’lilerin uyguladığı din anlayışının kaynağı olduğunu düşündükleri kitap ve peygamberi red ettiği için “deizm“e kayan kişiler var. Duyum ve gözlemlerimize göre bunların sayıları çoğalıyor.
İslami kavram ve değerlerin içini boşaltan “siyasal İslamcıların” en çok İslam’a zarar verdiklerini düşünüyordum. Ama Müslümanların doğrudan inanç ve ibadetlerine yansıyan böylesine ağır bir sosyal tahribat olduğunu gözlemlemek beni iyice ürküttü.
Levent Gültekin “İslamcıların İktidarla İmtihanı“nın sonucunu “Şatafatlı Mağlubiyet” olarak tarif etmişti. Sadece onların mağlubiyeti olsa önemsemezdim ama galiba topyekûn İslam ve Müslümanların mağlubiyetini hazırlayan bir süreçteyiz.
AKP ve Genel Başkanı Erdoğan siyasi başarı kazanmak istedikleri bir konuya konsantre oldular mı hedefe tam kilitleniyor. Hedefi tutturmak için ölçü mizan bırakmadan, her türlü aracı ve abartıyı meşru gören bir anlayışla meseleye asılıyor.
15 Temmuz kutlamalarındaki abartı ve dini motiflerin (dua, sala, Kur’an okumaları) bu kadar yoğun kullanılması AKP kitlesini mutlu ediyor. Fakat bunların “AKP’ye muhalif dindarlarda” ciddi inanç tahribatına yol açtığını söyleyebilirim.
Bir kesim Müslüman’da inanç tahribatına sebep olanların, bu dünyada olmasa da, ahiretle ilgili bir hesap probleminin olacağı kanaatindeyim.