Derneklerimiz ve Demokratik anlayışımız!

85

Kocaeli ilimiz 3247 derneği ile Türkiye genelinde kayıtlı dernek sayısındaki çokluk bakımından 5. ildir. Dernekler insanlarımızın bir amaç doğrultusunda, belirledikleri bir alanda çalışmalar yapma, bir eksikliği giderme, iş ve fikir birliği yaratacak bir dayanışma ile önce üyelerinin sonra yaşadıkları-ilgilendikleri alanda bir hizmet yapma arzusu-hevesi ile kurulan yerlerdir. Her biri günümüz tabiri ile bir sivil toplum kuruluşu olup, günümüzün en iyi yönetim tarzı kabul edilen çoğulcu demokrasinin de önemli paydaşlarından biridir.

Demokrasilerin iyi yönetim tarzı olmasının en önemli yönü değişim-dönüşüm-yenilenme özelliğine sahip olmalarıdır. Seçim ve çoğunluktan alınan yetki ile yönetme erkini kullanmak, demokrasilerin başat şartıdır. Bunun için sistemin verimliliğini arttırabilmek için bu değişimi sağlayacak, kolaylaştıracak kurallara ihtiyaç vardır.  Kanunlarla, tüzüklerle ve etik davranışlarla bu sağlanmalıdır. Bu durum bazı kurum ve kuruluşlarda iyi çalışmakta ve yönetimler bir bayrak yarışı ile el değiştirirken birçok kuruluşumuz için ise bunu söyleyememekteyiz. Bu tür derneklerimiz vazgeçilemez, değişmez ve değiştirilemez başkan ve yönetim kurulları ile temsil edilirler. Nitekim şehrimizdeki derneklerin çoğunda ve ülkemizdeki birçok sivil toplum kuruluşunda, kooperatiflerinde durumu böyledir. Ömür boyu aynı dernek başkanlığı, dernek yönetim kurulu üyeliği sıfatı taşıyan insanlarımız vardır. Bu durumda dernekçilik, cemiyetçilik maalesef bir meslek haline gelmekte ve bu durum sivil toplum kuruluşlarını daha az verimli, az güvenli hale getirmektedir. Bu durumdaki sorumluluğu yalnız kanun ve yönetmeliklerde aramamalıyız. Yönetimler ve üyeler etik kurallar dediğimiz belli ilkeleri uygulayarak değişimin gücünü kazanmalıdırlar. Bu konuda bu davranışı gösteren dernek çalışmaları örnek alınabilir. Bir dönem yönetiminde bulunup başkanlığını da yaptığım iki derneği örneklemek isterim. Bunlardan biri Fevziye Camii Derneğimizdir.1999 Gölcük Depreminde hasar görüp yıkılan ve yeniden yapılması amaçlı girdiğim camii derneği, yeni görevlendirmelerle kendini yenilemiş, Mimar Cengiz Sille (Allah rahmet etsin) başkanlığındaki yeni yönetim ile bu önemli hizmeti üstlenmiş ve yüz akıyla bu tarihi camimizi yeniden şehrimize kazandırmıştır. İnşaatının sonuna doğru beklenmedik vefatı üzerine başkanlık sorumluluğu şahsıma verilmiş, bir dönem daha görevden sonra başkanlık bayrağı Haluk Ercan Bey’e verilmişti. Daha sonra ise bu görev Sn. İsmail Uslu ve şu anda da Sn. Ahmet Küçük ve yönetimi  tarafından yürütülmektedir. İşte bu değişimlerin yeni bir bakış ve şevkle hizmet etme fırsatı vererek daha çok ve yeni çalışmalar yapılmasında önemli payı vardır. Diğer örneğim yine 2 dönem (1993-1997) yıllarında başkanlığını yaptığım Kocaeli Aydınlar Ocağıdır. Şehrimizin önemsenen bir sivil toplum kuruluşu olan ve bunda pek çok katkısı olan Sn. Nihat Gürer (Allah rahmet etsin)’den aldığımız başkanlık bayrağını güzel çalışmalarla devam ettiren yönetimimiz etik bir anlayışla 2. Dönemin sonunda bayrağı Sn. Ahsen Okyar’ın başkanlığına teslim etmişti. Sn. Okyar ise 7 Dönem hizmet ettikten sonra bayrağı Av. Ruhittin Sönmez’e bırakmıştı. O ise, iki dönemden sonra üçüncü bir dönem daha görev talep etmiş ve üyelerimiz tarafından yeniden görevlendirilmiştir. Başkanlık sorumluluğundaki bu uzamalar derneklerin verimliliğini, hizmetlerini, üyeleri arasında dahi anlayış ve dayanışma birliğini azaltmaktadır. Diğer bir örnek Kandıralılar Derneğidir. Bu derneğimiz kuruluşundan bu güne kadar geçen 24 yıl içinde 12 Başkan tarafından temsil edilmiştir. 1994′ deki ilk başkanı Saadettin Dündar’dan sonra Sn. Turan Sarı, Sn. Erdal Baykara, Sn.Recep Yıldız ve diğerleri, şu anda ise Prof. Mehmet Bayrak başkanlığında temsil edilmekte ve hizmet vermektedir. İşte bu değişimler ilgili sivil toplum kuruluşunun verimliliğini de, saygınlığını da, üyeleri arasındaki kaynaşmayı da, çalışmalarındaki işbirliğini de artırarak daha saygın bir hale getirmektedir.

Dolayısı ile Demokrasinin, değişim-dönüşüm-yenilenme hikmetini iyi uygulayabildiğimiz oranda daha iyi yönetim, daha yeterli hizmet, daha güzel ve saygın bir ortam çıkarabileceğimizi unutmamalıyız. Toplumumuz başkanlık ve yönetimlerde VAZGEÇİLMEZ’liğe mahkûm olmamalı ve seçimlerin değiştirebilme gücünü iyi kullanmayı becerebilmelidir. Seçilenler ise, temsil ettikleri kurum ve kuruluşlarda kendi yerlerine bırakacakları, hizmet bayrağını devredecekleri başkan ve yöneticileri yetiştirip emaneti ehline teslim edebilmeleri gerektiğini paylaşmak istedim. Bu konularda yazdığım, Kocaeli Aydınlar Ocağı web’indeki 11 Nisan 2015 tarihli Siyasi Partilerimiz ve Demokrasi, 7 Ekim 2016 tarihli Aydın Vatandaş Sorumluluğu makalelerimi de okuyanlarıma hatırlatır, daha güzel bir gelecek dileklerimle saygılar sunarım.