16 Nisan Referandumuna Doğru

116

Çağdaş Dünyamızda en iyi yönetim şekli olarak “Demokratik” sistem, genel kabul görmüş durumdadır. Bazı ülkelerde biraz şekli değiştirilmiş olsa bile, bazı hırslı ve amacı farklı olabilen yöneticilerin elinde uygulama dejenerasyonuna uğramış olsa bile, günümüzde bundan daha iyi bir yönetim şekli bulunmamaktadır.

Demokratik sistemin en önemli özelliği, o ülkede yaşayan seçme yaşına gelmiş insanların hür ve bağımsız oyları ile yapılan seçimlerdir. Yani, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz sözünde olduğu gibi

“Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir”.

Anayasa ve ilgili yasalara göre belirli süre ve zamanlarda yapılan, her çeşit seçimlerde seçme yeteneğine sahip ülkenin tüm insanları kapalı bir mekânda kendi hür iradesiyle, kimseyle paylaşmadan gizli bir şekilde oyunu kullanır. Oy kullanma zamanı gelinceye kadar hiç kimsenin kimseyi oy kullanma konusunda rahatsız etmesi ve zor kullanması doğru değildir.

Hak ve adalet ilkeleri içerisinde oylar dürüstçe sayılır ve sonuçlar ilan edildikten sonra, sonuç ne çıkarsa çıksın. O ülkede yaşayan herkes, nereye ve nasıl oy verirse versin, kim seçimi kazanırsa kazansın, referandum sonucu da, ister evet, isterse hayır çıksın, ülke insanının tamamı çıkan sonuca selam durmalıdır. Zira demokrasi ayna zamanda tahammül ve sabır demektir.

Artık tartışma biter, herkes görevinin başına döner ve ülke, vatan ve millet için çalışmaya kaldığı yerden devam eder. Bildiğim kadarıyla oy kullanma yaşı 18 dir. Yani reşit olup evlenme rüştünü kazanan, ebeveynlerinden bağımsızlık hakkını kazanan, üniversite tahsili yapma yaşına gelen, hak kullanma ehliyetine sahip en genç kişiler de oy kullanmaktadır.

Herkesin kendine yetecek kadar aklı ve fikri vardır. Kimsenin kimseyi şuraya buraya oy ver diye zorlamaya asla hakkı yoktur. Size birisi gelir de bir soru sorarsa cevabını verirsiniz. Hele hele şuraya şöyle oy verirseniz vatan haini olursunuz, teröristlerle aynı kefeye girersiniz, vb. Cinsinden sözler söylemek,  söyleyenlerin kalitesini paramparça etmekten başka hiçbir işe yaramaz.

Bu türden söylemler üstü kapalı bir tehdittir. Zira vatan haini ve teröristlerin yakalanıp, yargılanıp cezalandırılması esastır. Demokrasinin en güzel uygulama yeri olan hür seçimleri ve kullanılacak oyların rengini etkilemek için demokrasi, ahlak, edeb dışı söylemlerle aba altından sopa göstermek demokratik ve medeni hiçbir insana yakışmaz.

Bu güzel Vatan’a ve necip yüce Türk Milleti’ne mensup olduğumuz için ne kadar şükretsek azdır. Rengimiz ve görüşümüz ne olursa olsun, son kalemiz Türkiye Cumhuriyetimizde hür ve bağımsız olarak, başı dik karnı tok yaşamak, en önemli amacımız olmalıdır.

Farklılıklarımız zenginliklerimizdir. Asla ayrıştırıcı, kavgaya, hakarete, kine, intikama, öfkeye, hırsa, sadistliğe, meydan verilmemelidir. Aksini yapanlar kendilerini insanlık, anlayış, demokrasi, tahammül, sevgi, saygı, paylaşma, açılarından tekrar gözden geçirmelidirler.

Her seçim sonrası her birey yaşadığı kentte yaşamaya devam edecek. İşi neyse aynı işini daha da geliştirerek yapmaya devam edecek. Aynı sosyal mekânları paylaşmaya devam edecek. Sohbete muhabbete devam edecek.

Türkiye Cumhuriyetinin bütün insanları büyükçe bir ailedir. Aile fertleri hiçbir zaman birbirini kırmaz, incitmez, bir oy uğruna küsmez, onu azarlamaz, hor görmez, ötekileştirmez.

Bu vatanda yaşayan herkesin mutlak sorumlulukları ve görevleri vardır. Bu görev ve sorumlulukların en başında ülkemizin, vatanımızın gelişmesi ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için canla başla durmaksızın çalışmak gelmektedir.

Her türlü kavga, döğüş, kin ve intikam hırsları, benim gibi düşünmeyenleri yok etme veya aşağılama mantığı, en basit tabirle, ülkemizin ve vatanımızın ayağına kurşun sıkmaktır.

Her bir bireyin huzurumuz, mutluluğumuz, gelişmemiz ve dünya ülkeleri arasında en güzel yerlerde olabilmemiz için, gayret sarf etme görev ve sorumluluğu vardır. Her kim bu kutsal görev ve sorumluluğu basit siyasi çekişmelere, kavgalara, kin ve intikam duygularına ve öfkelerine feda ederse, hem maddi hem de manevi olarak, iki cihanda altından kalkamayacağı bir yükün altına girmiş demektir.

Milliyetçi Hareket Partisinden bir dönem milletvekilliği yapmış, bir öğretim üyesi olarak, özellikle ülküdaşlarıma ve tüm vatandaşlarımıza yüreğimin hançeresinden seslenmek istiyorum.

Lütfen, kimse kimseyi kırmasın, incitmesin, kırılan kalplerin tamiri zaman alır. Böyle bir lüksümüz yok. Güzelim ülkemizden başka gidecek yerimiz yok. Kargaşalık çıkınca sarılacak komşumuz yok. Mülteci olacak (Allah korusun) halimiz yok.

Seçimle veya referandumla ilgili vazifeleri olanlar yasalar, ahlak ve edep çerçevesi içerisinde çalışsınlar, vazifelerini yapsınlar. Bizler de zamanı gelince içimizden bir türkü veya şarkı mırıldanarak gidip oylarımızı hiçbir kimseden etkilenmeden hür irademizle kullanalım.

Sonuç ne çıkarsa çıksın demokrasinin güzellikleri işlesin. Yeni görev alanlar veya alacaklara başarılar dileyelim. Asla ve asla bizim istediğimiz sonuç çıkmadığı zaman sinekten yağ çıkarmaya çalışmayalım. Sağa sola çamur atmaya devam etmeyelim, gerginlik çıkarmayalım.

Güzelim ülkemizin sorumlu, haysiyetli, gururlu, başarılı, onurlu bir bireyi olmak kazanılması çok zor bir şereftir. Gelin hep birlikte bu şerefe ve gurura sahip olalım ve hem kendimizin hem de kutsal vatanımız ve milletimizin şanına zerre-i miskal zarar getirmeyelim.

Selam, sevgi ve dualarımla, Allah’a (cc) emanet olunuz.