İslam Coğrafyası’nda Başta Mehmet Akif Ersoy Dünyamızı Aydınlatanlara Şükran Borcu

96

 

Dünya nüfusu 7.5 milyara yaklaşırken bir yandan ikili veya uluslararası anlaşmalarla toplumların barış, istikrar ve refah içinde yaşamasına çalışılıyor, öte yandan da sürekli artan terör eylemleri, bireysel şiddetler, insan haklarını umursamama, gelir paylaşımındaki adaletsizlikler, kısıtlanmaya çalışılan özgürlükler, masum ve mağdur halklar üzerinde son teknolojik mühimmat ve silahların denenmesinin artması ve de bir türlü önü alınamayan bazı gelişmiş ülkelerin değişik isimlerle hayata geçirmek istediği emperyalist uygulamalar yarınki yaşanacak dünyamızın en önemli fotoğrafları olarak karşımızda duruyor.

Oysa dünya nüfusunun %25’i oluşturan Müslüman inancına göre “insan eşref-i mahlukattır. Yeryüzü insan için yaratılmıştır. Adalet de ana eksendir. İnsanın iki cihanda mutluluğu ilk hedeftir.” Tarih sahifelerinde dünyamızın böyle dönemler geçirdiği, fikri ve ilmi üretimlerle icat ve mucitlerin arttığı, örnek adalet uygulamalarının yaşandığı, her türlü canlının hayat hakkına saygı gösterildiği, özgürlüklerin bir başkasının hürriyetini etkilemeyecek şekilde yaşandığı arşivlerdeki belge ve bilgilerle sabittir.

Alimler Peygamberlerin Varisleridir

Hazreti Ali’nin savaş sırasında kılıcını tam indireceği sırada,  rakibinin yüzüne tükürünce “canına inancım gereği kıyacaktım, artık nefsim karıştı, seni serbest bırakıyorum” demesi,  böyle bir uygulamayı gören kişinin daha sonra İslam dinini seçmesi bir örnek tavırdır.

Mevlana Celaleddin Rumi ve Yunus Emre’nin aradan asırlar geçmesine rağmen bütün dünyada her din ve görüşten insanlardan bağlılarının olması, eserlerinin hala basılması, tercüme edilmesi ve okunması bir başka örnektir. Farabi ve İbn-i Sina örnekleri de bu görüşü pekiştirir.

Fatih Sultan Mehmet’in gayrimüslim bir mimara zarar vermesi üzerine yapılan muhakemede Kadı’nın  Hakan’ın da kolunun kesilmesi kararı vermesi bir başka önemli ders çıkarılacak olaydır. Yine Hoca Akşemsettin’in İstanbul’un Fethi sırasında söz vermesine rağmen Hakan’la birlikte şehre girmemesini izah ederken “Ben sizin ahiretinizden de sorumluyum. İstanbul defalarca fethedilmek istendi, Rabbim kimseye müyesser kılmadı. Size nasip etti. Dolayısıyla gururlanır halka zulmedersiniz diye endişe ettim, sizinle birlikte Bizans’a girmedim” demesi ve bunun akabinde de yayınlanan kararnamede; “sizin canınız, malınız, inancınız güvencemiz altındadır” denmesi yine bir başka önemli örnek ve özelliktir.

Akif’in Mirası

Dünyamızın aydınlanmasında Müslüman âlimler, düşünce adamları, yazarlar akademisyenler, kanaat önderleri bağımsızlık hareketlerine, yenilik ve fikri çağdaşlaşmaya örnek olmuşlardır. Milli kimliklerin korunmasını öne çıkmışlardır. İnsanı kamil arayışında Muhammed İkbal ve Seyit Ahmet Han örneği verilebilir. Milli şairimiz Mehmet  Akif Ersoy aynı zamanda  çok iyi bir sosyal gözlemcidir. Vurgulamaya çalıştığı tembellik, hantallık, kolaycılık, nema lazımcılık, fukaralık, eşitsizlik, adaletsizlik, alkolizm, kadına şiddet  ve taassuba dramalarında dikkat çeker. Bu sorunların tümü bugün ülke yönetimlerini meşgul etmektedir. İslam toplumunda düşüncede yenilik ve medeni kalkınma hareketleri de çok tartışılmasına rağmen Muhammed Abduh ve CemalettinAfgani ile gündeme taşınmış, Musa Carullah başta Kazanlı Alimlerce devam ettirilmiştir.

Birlikte Yaşamak İçin

Dünyada en genç yaş grubu İslam coğrafyasındadır. Buna karşılık 20. Asırdan devralınan savaşlar da 21. Yüzyılda sadece İslam dünyasında acımasızca devam ettirilmektedir. Bazı ülkelerin içinde yaşadığı inanç çözülmesini  örtmeye çalışan batı yönetimleri islamofobiya ve ırkçılığı beslemekle dünyamızı yaşanamaz hale getirmektedir. Oysa antisemitizmin uygulandığı ülkelerde Müslüman halk ve göçmenler  insanca yaşama konusunda sorun yaşamaktadır. İslam inancı karikatürüze edilmekte ve hakarete varan yayınlar yapılmaktadır. Bu saatten sonra artık akıl ve iz’ançerçevesinde bir yol izlenmelidir. Bilimsel ve kültürel miras dünyanın ortak malıdır. Batı sadece yeraltı ve yer üstü zenginliklere değil bu arşivlere de girmeli ve İslam coğrafyasını yeniden keşfetmelidir. İslam coğrafyası da yaşananlardan ders çıkarmalı, tarihteki eski görkemli günlerine dönmek için gayret sarfetmelidir. Temel değerler ve tercihlerden vazgeçilmeden toplumsallaşma ve birlikte yaşama hayata geçirilmelidir.

Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı düşüncede, sanatta ve kültürde insanı merkeze alan ve her kesimi kucaklayan evrensel bir donanım ve ufka sahip bilim adamları, alimler, yazarlar, aydınlar, kanaat önderlerinin görüşlerini toplumla paylaşmaktadır.

İnsan Endeksli Politika Üretmek

İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarından gelen aydınların iştirak ettiği İslam Coğrafyasını Aydınlatanlar Uluslararası Sempozyumu bir ilk olması bakımından ve dünya barışı, istikrarı, dayanışması ve güvenliği açısından da kalıcı belge ve bilgilerle tamamlanmıştır. İnsana yatırımın ve insan endeksli politika üretmenin ne kadar gerekli olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Barış dolu ve geniş ufuklu yeni bir dünya kurulmasına katkı verenlere teşekkürler.