Korku ve Ayrıştırma!

113

Hastanede bekleme salonunda oturdum, sıra bekliyorum. Bir bayla bayan bana doğru yaklaştılar. -“Merhaba Cevat Bey” diyerek kendilerini tanıttılar. -“Hocam yazılarınızı sürekli okuyoruz”, dediler. -“Teşekkür ederim” dedim, -“ama ben hiç farkında değilim ve sizleri de ilk olarak görüyorum”, diye karşılık verdim.

Hocam dedi Bay:

“Ben doktorum eşim de eczacı. Temas ettiğiniz mevzular çok önemli mevzular. Her şeyden öncede arı ve anlaşılır biçimde ve içtenlikle hiç bir çıkar olmadan, işin edebiyatına girmeden yazdığınız net anlaşılıyor. Ancak biz yazılarınızı ne paylaşabiliyoruz, ne yorum yapabiliyoruz, ne de beğen yapabiliyoruz”!

Neden dedim?

Hocam görevimiz icabı, korkuyoruz.

Ama sizi takip ettiğimizi lütfen bilin.

Teşekkür ederim, sizi anlıyorum dedim.

Ne yazık ki ülke öyle bir hale geldi ki, herkes Özgürlük, Hürriyet, Demokrasi, Cumhuriyet, Hoşgörü sözcüklerini dillerinden düşürmüyor ama. Patlamalar, bunca şehit, ortamı  kaşırcasına  açıkça  provakotörlerin  elinin olduğu  Rus Konsolosun öldürülmesi, bir 3. Dünya Harbine  davetiye çıkarırcasına  bir  gidişat. Gelinen nokta da açıkça tedirginlik ve kaos ortamına doğru  çekiliyoruz.

Maalesef ”Korku Cumhuriyeti ” olmamız  için  hain eller  var.

Her tarafta örgütler, ajanlar, muhbirciler, PKK’lılar, El Nusracılar, Hizbullahçılar, Adıyamancılar, Mehmet Efendiciler, diğer tarikatlar, KGB, MOSSAD, ABD ajanları, Pentagoncular ,DEAŞ’cılar cular cılar, şucular bucular yığın yığın,hepsi içimizde,yanı başımızdalar…

Herkes herkesten korkuyor. Komünist bloktaki ajan toplumu olmuşuz sanki. Hitler’in, Stalin’in ve onlar gibi baskı ile toplumları yönetenlerin sistemleri konumundayız sanki… Komşuluklar, arkadaşlıklar, camialar, dostluklar gitgide eriyor. Aynı apartmanda ölen komşudan haberi olmayan, bir toplum olduk. Siyasi rantlar, istismarlar, çıkarlar ve fikir ayrılıkları, demokrasiyi içimize sindirememe vb nedenlerden dolayı ayrışıyoruz.

Onun için mana değerlerimize, milli ruh yapımıza ve Türk aile yapımıza sahip çıkılmasının önemi gittikçe artıyor.

Onun için ”Ey Türk Titre ve Kendine Gel.” sözü gün geçtikçe, söylendiği dönemden daha da çok anlamlıca bizlere ders veriyor.

Özellikle FETO olayı da patlak verince herkes ne yapacağını şaşırdı. İktidar partisinin içini bir karıştırsanız, birilerini sağda solda aramaya hiç gerek duymazsınız. Zaten herkes kimlerin ne yaptığını, kimlerle kimlerin irtibatlı olduklarını çok iyi biliyor. Siyasiler aynen orada duruyorlar. Dün karşısında el pençe divan durup övdüklerine, şimdi ikiyüzlüce veryansın ediyorlar. Güvenilir olmayan, kaypak insanlarla karşı karşıyayız!

Yetmezmiş gibi Ülkücü Camia içinde de yenilikçiler, merkezciler derken bir birini dışlamalar, ötekileştirmeler devam ediyor. Toplumumuz yaşanmazlığa, ayrışmaya doğru sürükleniyor. Fikri, zikri olmayanların internet sayfalarına baktığınızda küfürler, aşağılamalar, hayvan isimleri ile hakaretler gırla gidiyor. Öyle ya adam bir kitap okumaz, gazete- dergi okumaz, bir gözü kapalı, adamın adamcılığını dava sanıyor, kim öteki ise veriyor ayarın ve küfrün gözüne. Sonra da kendisini dava adamı telakki ediyor, nasıl dava adamlığı ise. Sonuçta insanlar birbirinden kaçıyor ve ayrışıyor. Ve bu ülkeye ve Türk Milleti’ne yazık oluyor.

Allah, Türk Milletini ve İslam âlemini korusun. Âmin.                                                                             Saygılarımla…