‘Ermeni Meselesi’ Söz Konusu Olduğunda: Hıristiyan Batının, Doğruyu Arayıp Bulma Gibi Bir Düşüncesi Yoktur. Konunun Uzmanı Şükrü Server Aya Ermeni Yalanlarını Açıklıyor:

134

Oğuz Çetinoğlu: Ermeniler ve Ermeni tezini destekleyenler nakil ve yerleştirme uygulamasından şikâyet ediyorlar. İhânetlerini ve cinâyetleri kabul etmiyorlar. İlk sorum şöyle Efendim:  Osmanlı vatandaşı olan Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı’nda, düşmanla işbirliği yaptıkları gerçeği üzerinde şüphe uyandıracak bilgi ve belge var mıdır?

Şükrü Server Aya: İsyan fikri 1850’lerden beri Fransa, İngiltere ve Rusya tarafından aşılanmış, 1910 Kopenhag Milletlerarası Sosyalist Kongresinde dağıtılan kitapçıkla alenîleşmiştir. Özellikle Berlin Konferansı’ndan (1878) sonra Ruslara tanınan ‘Hıristiyanları koruma’ hakkı ile resmîleşmiştir. İhtilâlci Cemiyetler (Hıncak ve Daşnak) Rusyalı genç Ermeniler tarafından kurulmuş ve arkasında Kilise olduğundan Türk Ermenilerinin önemli bölümü tarafından benimsenmiştir. Ermenilerin cinâyet ve ihânetlerini şüpheye düşürecek tek bir belge yoktur. Buna karşılık düşmanla işbirliği yaptıklarına dâir inkâr edilemeyecek kadar gerçek ve çok sayıda, değişik otoriteden yüzlerce ve belki binlerce belge vardır.

Çetinoğlu: Osmanlı yönetimi, Ermenilerin savaş dışındaki bölgelerde geçici olarak iskân edilmesinin dışında başka bir yöntem uygulama imkânına sâhip miydi?

Aya: Nakliye ve ikmal hatlarının ciddî akamete uğratılması ve binlerce askerin cephe yerine, savaş olmayan yerlerde meşgul edilişi sebebiyle, bölgelerin boşaltılması ve çetecilere sığınma-beslenme imkânı bırakılmaması… Askerî zaruret idi. Diğer çözüm, Rusların yaptığı gibi halkı düşmana doğru arkadan sürmek idi. Düşman ateş açarsa ölüm kaçınılmazdı.  Balkanlar’dan gelen muhacirlere de sığınma yeri temin etmek için, yurt içinde geçici iskân, zor ve masraflı çözüm tercih edildi.

Çetinoğlu: Ermeni ve batılı kaynaklar, yalnızca Osmanlı yönetimi tarafından Anadolu’dan alınıp da savaş dışındaki bölgelere yerleştirilen Ermenilerden bahsediyorlar. Oysa ki, Ruslar tarafından götürülen ve kendi rızâsıyla Anadolu’yu terk eden Ermeniler de vardı. Bu konuda bilgi lütfeder misiniz?

Aya: Rus orduları Anadolu’dan çekilirken, rivayetlere göre en az 200.000, vasati 300.000 Doğulu Ermeni kendi istekleriyle Rusya’ya hicret etmiştir. (Bir ABD belgesinde bu sayı 500.000’dir!)

Çetinoğlu: Sevk ve iskân, hangi bölgelerden başladı ve sevk edilenler nerelerde iskân edildi?

Aya: Sevk ve iskân Rus cephesine yakın ve Ermenilerin yoğun (% 10 – 15) olduğu vilayetlerden, Van – Erzurum – Sivas – Harput (Elazığ)- Trabzon vilayetlerinden başlamış, sonra ikmal yolları üzerindeki bazı sabotajlar nedeniyle,  batıya doğru başka bölgeler de (Konya – Bursa – Adapazarı) peyderpey katılmıştır. Resmî kurumlarda (Gümrük-Polis-Telefon vb) çalışan Ermeniler ve ailelerine dokunulmamıştır. Nakil işlemi başladıktan 2 ay sonra yollanan ‘Katolik ve Protestan’ Ermenilerin evlerine dönüşlerine izin verilmiştir. Neticede sadece Gregoryen Ermenilerin hepsi ayırım yapılmaksızın sevk ve iskâna tâbi tutulmuştur.

Çetinoğlu: Osmanlı Devleti, sevk ve iskân sırasında Ermenilerin mal ve can güvenliklerinin korunması hususunda ihmali görülen görevlilere nasıl davrandı?

Aya: 1916 başlarında  (sürgün yerleşim bölgesi kumandanı)  Cemal Paşa tarafından kurulan Harp Divanlarında 1600 kişiden fazlası yargılandı. 400 kadarı suçsuz bulundu, gerisi ağır hapis ve sürgün cezalarına çarptırıldı, 67 kişiye idam cezâsı verildi. Can güvenliğinden çok, iltimas, rüşvet, hırsızlık, hatta askerin kumanyasını karaborsada satmak gibi suçlar vardı, Diyarbakır valisi gibi, üst kademelerde görev yapanlardan kusurlu görülenler de cezalandırıldı.

Çetinoğlu: Milletlerarası kuruluşlar tarafından ‘soykırım-jenosid’ kavramının tanımlaması yapıldı. Bu konuda bilgi lütfeder misiniz?

Aya: Bu konuda kesinleşmiş Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kuralları vardır. En önemli madde “öldürme – yok etme kastının”,   Din – ırk – milliyet gibi ayrımcılıkta var olmasıdır. Cemiyeti Akvam Genel Sekreteri Sir Drummond, 1.3.1920 tarihli resmî bir notada “vuku bulan olayların, <tamamen merkezî hükümetin kontrolü dışındaki çeteler tarafından işlendiği > beyan edilmiştir. Bu belge Türk hükümetlerini azat eder, fakat bunu 2 yıldır kitaplarımda, makale ve konferanslarımda söylememe rağmen duyuramadım, tedavüle girmedi.

Çetinoğlu: ‘Kurtla kuzu hikâyesi…’ veya ‘önce suçlu ilan ediliyor, sonra da isnat edilecek suç belirleniyor.’

Verdiğiniz bu tanımlamaya rağmen Türkiye’nin suçlu görülmesi başka türlü nasıl yorumlanabilir?

Aya: Yasalara göre Türklerin geçmişte ve günümüzde işlemiş olduğu her hangi bir suç yoktur. Savaş zamanında “kötülük yapmak ihtimali görülenler de tecrit, hapis hatta ölümle başka ülkelerde cezalandırılmıştır. Adamlar çok etkili bir şamata, yaygara ve organize tazyiki son 50 yıldır başarı ile uygulayarak, işin aslının tetkik edilmesini önlemişlerdir, zira ellerinde en ufak bir kanıt yoktur.

Çetinoğlu: Sizce; Türkiye – Ermenistan ilişkilerinin bozuk olmasının müsebbibi, aşağıdakilerden hangisi veya önem sırasına göre hangileridir?

08.1-Ermenistan Hükümeti

08.2-Türk Hükümeti

08.3-Ermeni halkı

08.4-Türk milleti

08.5-Moskova yönetimi 

08.6-Diaspora Ermenileri

08.7-Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İran ve İsrail gibi devletler

Aya: 1-Ermenistan hükümetinin olaydaki payının  % 15 olduğunu düşünüyorum.

2-Türk hükümetleri hâlâ teşhis koyamamıştır, kestirme yol çözüm arayışındadır.

3-Türkiye dışındaki Ermeni halkının % 95’i soykırım propagandasının fedaisidir! Türkiye’de bu konuyu “bazı yönleri ile doğru bilenlerin” sayısı 20-30 kişiyi geçmez.

4-Moskova yönetimi seyircidir, Ermenistan kendini tamamen kullandırmaktadır.   Ermenilerin Türkiye’yi tercih etmeleri için sağlanacak sulhun onlara ÇOK ÇOK BÜYÜK YARAR sağlaması şarttır.  Tünelde öyle bir ışık yok!

5-Diaspora Ermenilerinin Türkiye-Ermenistan ihtilafındaki payının % 80 olduğunu düşünüyorum.

6-Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İran ve İsrail gibi devletlerin, Türkiye-Ermenistan ihtilâfından çok büyük bir yararları yoktur, fakat TC’nin yanında yer almaları, Hıristiyan’a karşı Müslüman’ı ve “Korkunç Türk’ten (?!)” yana açık tavır koymalarının onlara sağlayacağı bir yarar da yoktur. Doğruluğu arayan ve savunan da yoktur!

Çetinoğlu: Mesnetsiz Ermeni talepleri hakkında bilgi lütfeder misiniz? Ne istiyorlar, daha sonra neler isteyebilirler?

Aya: Hukuken olmasa da, siyaseten Türk’ü dünyada barbar olarak tescil ettirmek, ebedî karalamak,  soykırım tescil edilirse bununla  “para tazminatı koparmak, toprak istemek, olmazsa onun yerine de para almak” ve kendilerini MASUM-MAZLUM, Türk’ü de Katil-Barbar olarak dünyaya kabul ettirmek! Bizim hiçbir cevap vermeyişimiz sebebiyle dünyanın dörtte birini propagandaları ile inandırmışladır.

Çetinoğlu: Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geleceği hakkında, temennilerden arındırılmış tahminleriniz nelerdir?

Aya: Bu kadar haklı ve sağlam belgelere sâhip olmamıza rağmen, bu konuya ciddî eğilen “BİLGİLİ ve YETKİLİ” bir kurumuz olmadığı gibi, siyasetçiler de “sivilceden çıbana dönmüş olan bu enfeksiyonun KANGRENE dönüşeceğini” görmekten, sormaktan, öğrenmekten ve cehaletlerini en asgarî düzeyde telafi etmekten acizdirler.  Zamana oynamaktadırlar ve zaman aleyhimiz işlemeye devam etmektedir.

Çetinoğlu: Türkiye’nin, haklı olduğu bir konuda kendini savunamadığı kanaatinde misiniz?

Aya: Siz, konu ile ilgilenen bir kişi olarak, TC’nin “savunma yaptığına dair” ciddî bir emare veya delil gösterebiliyor musunuz?

Çetinoğlu: Türkiye, bundan sonra neler yapabilir?

Aya: Saldık zamana, bıraktık Rahman’a! Prensibiyle hareket ediliyor. Önce bundan vazgeçilmelidir.

Televizyonlardaki Cin-Melek-Yıldız falı – istiare veya nazara karşı kurşun dökmek gibi etkin çarelerimiz denenebilir.                                                                                                                            Çetinoğlu: İlave etmek istediğiniz bir sözünüz var mı Efendim?

Aya: Türkiye’deki Ermeniler, başta Kilise olarak dışarıdan bu propagandaların fayda yerine ZARAR vereceğinin bilincinde ve rahatsızlık içinedirler.  Bazı fanatik-şovenlerin olur olmaz yobazlıklarından da huzursuzdurlar. Ufak bir yerli kesim (AGOS, DUR-DE, İnsan Hakları vb) yerli “insanî âkil-câhil ve Kürtlerin de” bayraktarlığı ile artık kendi evimizde sempozyumlar düzenleyerek evimizin ortasında rahatlıkla def’i hacette bulunmakta ve nefret yayabilmektedirler. Yabancı devletler ve kurumlar (Başta Almanya İsveç, ABD Soros Vakfı) büyük moral ve mali destek vermektedirler.

Çetinoğlu: Sorularla sınırlı kaldığınız için veremediğiniz bir mesajınız var ise, lütfeder misiniz?

Aya: Bilinçli sorularınız, samimiyetle ve kanıtlara dayalı olarak cevaplandırılmıştır.

Teşekkür eder, bu zahmetinizin kör gözlere, sağır kulaklara erişmesini dilerim.

 

DERKENAR

 

TALAT PAŞA’NIN ERMENİLER TARAFINDAN KATLEDİLMESİ…

Taleyran adlı bir Ermeni, Osmanlı Devleti Sadrazamı Talat Paşa’yı Berlin’de sırtından kurşunlayarak öldürdüler. Taleyran muhakeme edildi ve Ermenilere destek veren İngiltere, Rusya ve Fransa’nın baskılarıyla beraat ettirildi.

 

Türkiye’de olup bitenleri bilen dürüst birkaç Alman subayı duruşma tarzının ve kararın aleyhinde yazılar yazdılar. Fakat bunlar, pek yoğun Ermeni propagandasının gürültüsü arasında kaybolup gitti.

Bunlardan biri olan Alman Generali Bronzat Schellendorf, mahkemenin kararına isyan eden yazısında şöyle demekteydi:

Teyleryan dâvasında dinlenen tanıklar, tahkik edilecek olayları başkalarından işitmiş olan kimselerdir. Gerçeği gören kimseler mahkemeye çağırılmamışlardır. Türkiye’deki Ermeni mezalimi sırasında bu vak’aların cereyan ettiği yerlerde hizmet eden Alman subayları neden dinlenmemiştir?

Ermeni isyanı için bir sebep mevcut değildir. Çünkü büyük devletler tarafından Türkiye’ye yaptırılan ıslahat, etkisini yeni yeni göstermeye başlamıştı. Ermeniler parlâmentoda mevki ve oy hakkına sâhiptiler. Hattâ nâzır bile oldular. Ele geçen vesikalardan, bildirilerden silâhlardan anlaşılıyor ki, isyan uzun zamandan beri hazırlanmış ve Rusya tarafından geliştirilmiş, finanse edilmişti.

Ermeniler, cephede Ruslar tarafından durdurulmuş olan Türk ordusunun yanlarına ve gerilerine tesir etmekle yetinmiyor, bu bölgedeki Müslüman halkı da silip süpürüyorlardı. Şâhidi bulunduğum Ermeni mezalimi, üstelik Türklere yükletilmek istenenden çok daha fecî idi.

Ermeni tehcirinin, Türklerin Hıristiyanlığı ezdiği şeklinde bir propaganda vasıtası yapılacağı evvelden düşünülmüş, her türlü sertlikten kaçınılmıştı.

Bu dâvada yalnız Talât Paşa’nın düşmanları söz söylemiş gibi görünüyor. Böylece Ermeniler mazlum, mağdur olarak gösteriliyorlar. Bu hususun düzeltilmesi lâzımdır.

Seferberlik sırasında Ermenilerde Rus tüfekleri bulundu ve Türkiye Ermenileri ile Rus ordusu Komutanlığı arasında kararlaştırılmış bir anlaşmanın metni Türk ordu komutanının eline geçti. Bu vesikaya göre, Ermeniler, sabotaj yapmayı ve Türk kıt’alarının gerilerine taarruz etmeyi kabul ediyorlardı.

İsyan, adı geçen belgelerde yazıldığı gibi uygulandı. Türkler, Ermenilerin isyan etmelerini haklı kılacak hiçbir haksızlık yapmadılar.  Bu yüzden olayların büyük kabahati Ermenilere aittir.

Bu olaylarda Türklerin tutumu takdir edilmelidir.

Katil Teyleryan’ı beraat ettiren hâkim doğuda anlaşılamayacaktır. Katilin aklî dengesinin tam olmadığına kimse inanmayacak ve cinayet, cinayet olarak kalacaktır.’

 

Bir komitecinin kurşunuyla can veren Talat Paşa’nın cenazesi, ancak yirmi iki yıl sonra, 1943’de yurda getirildi ve vatan toprağının sıcak koynuna bırakıldı.

Bir torba kemik yığını hâlinde…

ALTAN DELİORMAN: TÜRKLERE KARŞI ERMENİ KOMİTECİLERİ. Sayfa: 213 – 220

 

 

 

ŞÜKRÜ SERVER AYA

1930’da Romanya’nın Galati şehrinde dünyaya geldi.

Şehrin adı kale anlamına gelen Kuman Türkçesinden gelmektedir.  Ailesi ise 19. Yüzyılda Trabzon‘dan gelerek Tuna nehrinin Karadeniz‘e döküldüğü yerde bulunan bir liman kenti olan Sulina‘ya yerleşmiştir.  O zaman  Sulina çoğunlukla Türklerin yaşadığı bir yerleşim bölgesidir. Ağustos 1939’da Sovyetler Birliği‘nin bugün  Moldova olarak adlandırılan Besarabya bölgesini işgal etmesi üzerine babası tası tarağı topladı ve ailesi ile birlikte Türk bayraklı bir yük gemisi ile kaçarak anavatan Türkiye‘ye İstanbul‘a geldi.

İlk, Orta ve Lise öğretimini takiben bugünkü adı Boğaziçi Üniversitesi olan Robert Koleje kabul edilir. Babasının 1951’de bir deniz kazasında hayatını kaybetmesi üzerine eğitimine ara verir ve ailesini destekler. Daha sonra tekrar okuluna döner ve 1953’de mezun oldu.

Mezuniyetten sonra şirketini kurdu, milletlerarası ticarete başladı ve yaklaşık 50 yıl hem dünyayı gezdi hem de para kazandı. Daha sonra yaşı ilerleyince işlerini tasfiye etti ve zorlu bir mücadeleyi seçti. Ermeni iddiaları konusundaki şüpheleri O’nun kafasını kurcaladığından 1915 olaylarının gerçek yüzünü ortaya çıkarmak için araştırmalara başladı.

Dünyada bu konuda yazılan hemen bütün kitapları, makaleleri ve Ermenilerin ortaya attığı belgeleri taramıştır. Yıllarca süren bu zor ve yorucu çalışmalardan sonra Ermeni iddialarını çürüten, yalanlarını ortaya çıkaran pekçok bilgi ve belge toplamış ve bunlardan yabancı basında ve kitaplarda çıkanlarını referans göstererek 5’i İngilizce, 2’si Türkçe olan toplam 7 kitap yazmıştır.

Kitaplarında Anadolu’da yaşayan Ermenilerin bir bölümünün nasıl kandırılarak Osmanlı’ya karşı savaştırıldığını belgelere ve dış kaynaklardan topladığı bilgilere dayanarak anlatmaktadır.

Fanatik Ermenilerin olayları nasıl saptırdığını, dünyaya yaydıkları belgeleri; çeşitli ve özellikle dış kaynaklardan bulduğu belge ve bilgilerle çürütmektedir.

Amerika’daki soykırım müzesinin nasıl politize edildiğini ortaya çıkarmakta ve Fanatik Ermenilerin kilise ile birlikte parasal kaynak sağlamak amacıyla dini nasıl kullandıklarını yine yabancı kaynaklardan bulup çıkarmaktadır.

Robert Kolej mezunu olan Aya’nın mükemmel İngilizcesi vardır.

Yayınlanmış Kitapları: *Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau (242 shf) -2013..İrlanda Athol Books (Büyükelçi Morgentahu’nun Mantık Dışı Çelişkileri) *Twisted Law Versus Documented History (98 shf) 2013 …İrlanda Athol Books (Çarpıtılmış Hukuk Belgelenmiş Tarihe Karşı) *The Genocide of Truth(702 shf)-2008…İstanbul Ticaret Üniversitesi *The Genocide of Truth Continues,but Facts Tell the Real Story (524 shf)- 2011… (Derin Yayınları    (Not: Bu kitap ekinde, önceki kitap cd si de vardır) *A Brief Hopscotch Stroll in the Ottoman History and Economy(156 shf cep kitabı) 2011,     aynı eser ayrıca elektronik ortamda, dvd olarak sesli kaydedilmişdir. *Osmanlı Tarihi ve Ekonomisinde Atlamalı Ufak bir Gezinti (156 shf cep kitabı ) 2011, aynı eser ayrıca elektronik ortamda, dvd olarak sesli kaydedilmiştir. *Soykırım Tacirleri ve Gerçekler-(496 shf) 2009…Derin Yayınları

Ayrıca; Milletlerarası Atıflı Akademik Dergilerde Şükrü Server Aya ve Prof. Dr. Ata Atun imzalarıyla yayınlanan 5 adet ilmî makalesi,

Yukarda bahsi geçen eserlerinin nerede ise tamamına ve ek olarak 300’ü aşkın makalesine                                            www. armenians-1915.blogspot.com  sitesinden erişip ücretsiz indirebilirsiniz.

 

 

Önceki İçerik“ Çocuklara Kıymayın Efendiler! ”
Sonraki İçerikAllah – Kâinat – İnsan (1)
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.