Güneydoğu-Ortadoğu

111

AKP Hükümetlerinin güneydoğudaki terör olaylarına işin başından beri yanlış bakışı, hem ülkemize zaman kaybettirdi, hem de o bölge meselelerini neredeyse çözülemeyecek kadar zorlaştırdı. Hele çözüm sürecinden sonraki uygulamalar ve PKK’nın aşırı derecede silahlanıp, dağa terörist çıkarması ve devlet yetkililerinin bunları bilip de görmezden gelmeleri bir devlet için affedilir hata olmasa gerek.

Oslo görüşmelerinde MİT yetkilileri, PKK’lılara: “Silahları nerelere gömdüğünüzü biliyoruz”. Bülent Arınç, çeşitli defalar televizyonlarda: “PKK’lılar karakolların önünden silahlar omuzlarında asker ve polisle dalga geçerek geçip gidiyorlardı, sırf çözüm sürecine zarar gelmesin diye biz ses çıkarılmasını istemedik, görmezden gelin dedik” diye açık itiraflarda bulunuyorlardı. Peki, ama bu itiraflar, devletin birinci derecede sorumlu yöneticileri için suç teşkil etmiyor mu, bilerek görevlerini ihmal etmiş ve bu görevleri yapmamış olmuyorlar mı?

Anaların gözyaşları dinecek diye uygulamaya soktukları çözüm sürecinden bu güne kadar kaç ananın gözyaşları sele döndü, şehit sayısını hatırlayıp bilen var mı? Güneydoğu’nun il ve ilçelerinde kazılan hendekler, yakılan okullar, camiler tekrar eski haline gelmesi için ne kadar zamana, ne kadar paraya ihtiyaç var? Türkiye, tarihinde görülmemiş bir iç göç dalgasıyla karşı karşıya. Bunun nasıl çözümleneceğini ne yazık ki devletin en üst yöneticileri dâhil bilen bir Allah’ın kulu yok. Her gün televizyonlarda yuvarlak yuvarlak beylik lâflardan öteye milletine güven veren erkekçe bir ses duymaya hasret kaldık.

Ortadoğu Bataklığı!

Ortadoğu, gün geçtikçe daha karmaşık hale geliyor Suriye de petrol’ün kokusunu alan leş kokusu almış sırtlanlar gibi bütün devletler oraya saldırıp uçak gönderiyorlar, Akdeniz de savaş gemileri cirit atıyor.

Muhalefet ısrarla hükümet’e: “Girme şu Ortadoğu bataklığına oradan kolay kolay çıkamayız dedikçe İktidardakiler: “Esed’i devirip, Emevi camisinde namaz kılmaktan” dem vuruyorlardı. Oysa şimdi değil Esed’i devirmek, Suriye tarafına yan gözle baksan, Wilademir Putin’in tehdidiyle karşılaşıyorsun.

Amerika’nın gazına gelip Rus uçağını düşürdük. Ogün bu gündür milli itibarımız yerlerde sürünüyor. İnsan sormadan yapamıyor; sahi Yunanistan, Ege’de 16 adamızı ve bir kayalığımızı işgal ederken sesimizi çıkarmadık da, 15 saniye müddetle hava sahamıza tecavüz etti diye mi düşürdük biz bu Rus uçağını?

Doksan beş sene önce iki ayyaş diye dalga geçip alaya aldıklarımız, yepyeni bir devlet kurarak Türk Milletinin itibarını dünyaya kabul ettirdi, Türk askeri Kore’de destan yazdı cihan’ın takdirini kazandı. Ama ya şimdi?

Irakta Türk askerinin başına çuval geçirilmekle bu kazanımlar yerle bir ettirildi Türkiye Cumhuriyeti o gün bu gündür fetret devrini yaşıyor.

Daha on beş gün öncesine kadar yandaş gazeteciler, Tv. Kanallarını gezerek Musul ve Kerkük’ün Türkiye’ye ilhakından bahsediyorlardı.

Heyhat bu gün; Kuzey Irak’a Peşmergeyi eğitmek için gönderilen askerlerimizi çekmek zorunda bırakılıyoruz.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi böyle karmaşık bir durumda Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, televizyonlara her çıktığında çift başlılıktan söz edip, sürekli başkanlık meselesini gündeme getiriyor. Ne diyelim Allah Türk Milletini daha beter badirelerden korusun.

Saygılarımla.