77 Yıla 77 Milyon Rahmet

114

10 Kasım‘ın yani Mustafa Kemal Atatürk‘ün vefatının üzerinden 77 yıl geçmiş. O zaman 17 milyonmuşuz, şimdi 77 milyonuz ama kaht- ricâlimiz daha fazla.

Ana sorunlarımız yüzyıl önceki gibi, çıkış yollarımız da aynı.. “Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile..” diyen Mehmet Akif ile “Müslümanlardan kaçın; İslam’a sığının!” diyen Muhammed İkbal ölmüş mü yoksa ölmeyen tespitleriyle daha da diri mi yaşıyor aramızda?

Türk Milleti farklı bir millettir, bu milletin bireyleri de öyle.. Selçuklu‘dan Osmanlı‘ya geçişin mimarı Ertuğrul Gazi‘nin babasından isimlenen ve kendisi de bir subay çocuğu olan Kayahan, pop şarkıcısıydı ama halk arabesk tınılarını tuttu:

“Asırlardır yalnızım..

Pişmanım, alın yazım..

Bir öfkeye mahkûm ettik her şeyi,

Bir yemin ettim ki dönemem.”

Aslında milletçe ‘içimizde yüzyılların yorgunluğu‘ ve ‘asırların yalnızlığı‘ var. Bu coğrafyada pişmanlık alın yazımız olmuş adeta ve öfke nöbetleriyle millî yeminler arasında kalmışız.

Öfkeye veya öfkeyle mahkûm ettirdiklerimizden biri de Atatürk. Ne O’nun kurdurduğu Diyanet gibi kurumlar bildi kıymetini, ne mazlum milletlerin derdine düşmesi gereken Müslüman cemiyetler. İşgallere karşı göstermedikleri direnişi maalesef hem Mustafa Kemal‘e hem de Türkiye Cumhuriyeti‘ne karşı gösterdiler.

Madalyonun ters tarafından bakmayı severim. 13 yıllık AKP İktidarında İslam Dini de bizi biz yapan ortak değerlerden biri haline geldi. Sol parti ve fraksiyonların birçoğunda ya dini anlama ya da en azından karşısında olmama gibi bir yaklaşım benimsendi. Hatta dini daha doğru okuyan örnekler de çıktı zaman zaman. Ve çıkıyor da..

Ha bu arada Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk‘ün ortak değer olmaktan kısmen çıkması sözkonusu olsa da 2011‘in 11 Kasım‘ında yazdığımız yazıdaki iddiamız o kesim için halen sürmektedir; “Er yada Geç Atatürk’e varacaksınız“.

Başka çıkış yok, burası Türkiye; sonunda yine çağdaş uygarlık, laiklik ve demokrasi diyeceksiniz. Yaklaşık bir asır önce denenenlere döneceksiniz mecburen. Kul ile Allah, hukuk ile adalet, bayrak ile bağımsızlık, para ile refahın arasından çekileceksiniz en nihayet.

Osmanlı‘yla Cumhuriyet‘i barıştıracak, Sarı Gazi‘ye dizdiğiniz iftiralardan dolayı helâllik dileyecek ve er yada geç aklı rehber edineceksiniz. Akılsızların Ortadoğu coğrafyası gibi kaynayan kazanlarda yaşama şansı yoktur. ‘O bizi kandırdı’, ‘bu bizi aldattı’ teraneleriniz bittiğinde Atatürk’ün omzuna yaslanacaksınız.

Hatta II.Abdülhamit‘ten bile O’na yol bulacaksınız. Gözünü açanlar ve yoldakiler için şiir vasıtasıyla ayak da verebiliriz:

Tarihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek koca kahraman;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en mucizevî liderine.”