Eskiden, yaygın bir slogan vardı;
– Ödediğiniz vergiler, size yol-su-elektrik olarak yansıyacaktır!
Bu slogan belki 1980’e kadar geçerliydi!
Bu ülkenin yakasına ucuz ciklet gibi yapışan İMF’nin talebiyle, 24 Ocak 1980’de; “Ekonomik İstikrar Önlemleri Paketi” yayınlandı.
Demirel Başbakan, bu kararların “teknisyeni” olmakla övünen Turgut Özal ise Başbakanlık Müsteşarıydı!
Ama bu kararları, “Demokratik bir Türkiye” ortamında uygulamak mümkün değildi!
CHP, TİP ve DİSK vardı!
Meslek Odaları ve Demokratik Kitle Örgütleri hayli bilinçli ve güçlüydü.
Daha sonra bir General’in dile getirdiği gibi; “Askeri darbe koşullarının olgunlaşması” beklendi! Bu hizmeti, “faili meçhul cinayetlerle” sağladılar!
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi yapıldı ve Bülent Ulusu’nun kurduğu hükümete “Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı” olarak Turgut Özal getirildi!
Önce Anayasa, sonra da adım adım yasalarda değişiklikler yapıldı. 1983’de yapılan seçimlerde ise Turgut Özal’ın kurduğu ANAP tek başına iktidara geldi!
Sonra, Türkiye’yi bugünlere getirecek ekonomik-siyasal ve toplumsal süreç başladı!
“Liberal bir ekonomik düzene” geçtik!
Köylümüzü, küçük esnafımızı, Küçük ve Orta Ölçekli Ulusal Sanayicimizi tüketecek, yabancı sermayenin özgürce yerleşeceği bir düzendi bu!
Bu düzenin en büyük hedefi, “ÖZELLEŞTİRMELER” oldu!
Aslında, Özelleştirme” de değil, “YAĞMALAMA ve TALAN” başladı!
Cumhuriyet’i kuranların yoktan var ettiği SEKA, SÜMERBANK, ETİBANK başta olmak üzere “Kamu Üretim Tesisleri” yani KİT’ler yerli ve yabancılara peşkeş çekildi.
Sonraki hükümetler de bu süreci yürüttüler.
Ama en büyük “Özelleştirme Talanı” bugünkü hükümet tarafından yapıldı!
Eski Maliye Bakanı Unakıtan; “Satıyoruz, satıyoruz bitmiyor. Ne komünist ülkeymişiz!” dedi!
Kapitalizmin doğup geliştiği ülkelerde bile “İletişim ve enerji” sektörleri özelleştirme dışında bırakılırken, TELEKOM’u birkaç yıllık cirosu karşılığı yabancıya sattılar.
TEKEL’i parçalayıp içki ve sigara fabrikalarını yabancı tekellere ikram ettiler!
Elektrik Dağıtımını bölgelere ayırarak özel şirketlere paylaştırdılar!
Doğalgaz da İzmit’te olduğu gibi yabancı şirketlerin eline geçti.
Bugün, bir “İnsan hakkı” olan suyu bile parayla içiyor ve kullanıyoruz!
Emekliye yüzde 2.5 zam yaparken, her biri kocaman birer kazık haline getirilen Elektrik, su, doğalgaz ve telefon faturalarından yakınıyoruz!
Elektrik şirketleri altyapıya önem vermiyorlar; yurdun pek çok yerinde bu yüzden sık sık ve uzun süreli elektrik kesintileri oluyor, trafolar patlıyor. Elektrikli ve elektronik cihazlarımız da patlıyor!
Bir de faturaları patlatıyorlar!
Halk olarak açıkça kazıklanıyoruz ve halkın hakkını korumakla ödevli Hükümet, bu tecavüze seyirci kalıyor!
Çünkü, hükümet de açıklarını kapatmak için içki, sigara ve akaryakıta yüksek vergi kazıklarıyla bizi soyuyor!
Üstelik, sokaklarımız, otoyollarımız, okullarımız karanlıklar içinde!
Siyasi iktidar, halkı da özelleştirdi!
Zincirsiz “fatura-vergi köleleri” olduk!
Farkında mısınız?