Cumhurbaşkanlığı seçimi de geldi geçti.
Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi.
Halkın takdiri bu.
Sonucu beğenen de beğenmeyen de sonuca saygı göstermek zorunda.
Ancak, “durum değerlendirmesi” yapmak da herkesin doğal hakkıdır.
Öncelikle şu somut gerçeğin altını çizelim; 55 milyon 701 bin seçmenin olduğu ülkemizde, geçerli oy sayısı 38 milyon 240 bin 293 olarak belirlenmiş. Yani; seçime katılım yüzde 73.
Bu seçmenin yüzde 27’si neden sandığa gitmedi?
Protesto mu?
Tatil keyfini bırakamamak mı?
“Çatı adayı” beğenmemek mi?
NEDEN?
Kendi payıma, sandığa giderek “vatandaşlık görevi” yapmanın huzuru içindeyim. Tatildeyim ve aynı sitede komşu olduğum 44 seçmen, Muğla’nın Milas-Kıyı kışlacık Köyü’nde Kıyı kışlacık ilköğretim Okulu’nda 1248 no’lu sandıkta oylarımızı kullandık.
Demokrasi zor zenaattir!
Demokrasi “ailede” başlar.
Çocukluğundan itibaren baba baskısı altında, dayakla ve azarlanarak büyütülen insanların “demokrat insan” olmasını bekleyemezsiniz!
“Otoriteye boyun eğme” ya da “biat etme” kültürü, çocuk yaşta aşılanıyor insana.
Düşmanlık ve “ötekileştirme” duyguları da çocuklukta kök salıyor!
Eğitim sistemi ile bu duygular geliştiriliyor!
Sorgulama ve tartışma kültürü güdükleştiriliyor.
Kamplara bölünüyor insanlar. Sonra, bu insan kitlesinden “demokrasi” bekleniyor!
Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Ama, gerçek anlamıyla “Cumhur’un Başkanı” olabilecek mi?
Kendisine oy vermeyen milyonların da haklarını koruyabilecek mi?
Yoksa “Ben Sünni’yim, sen Alevisin, Ben şuyum sen busun ayrımcılığını inatla sürdürecek mi?
12 Ağustos 2014 Salı günü çıkan Yeni Akit gazetesinde, “Ümmetin Lideri” manşeti atılmış! “Ümmet Lideri” HALİFE değil mi? Biz Cumhurbaşkanı mı seçtik, Halife mi? Halife’nin olduğu bir düzen “Demokratik bir düzen” midir?
Yoksa birileri gözümüzün içine baka baka yalanlarla mı kandırıyorlar bizi?
Erdoğan; “Demokrasi, amaca ulaşıncaya kadar kullanacağımız bir trendir” demişti!
Yoksa, son duraktan bir önceki durakta mıyız?