Kast deyince hemen Hindistan aklınıza gelmesin. Zira orda ineklerin bile dokunulmazlığı var. Türk tarihinin eski sayfalarında sınıfsız bir toplum düzeni olduğu gerçeği de sizi şaşırtmasın. Zira orda da boylar hiyerarşisinden başka bir şey yok; köle-möle, ruhban-muhban, soylu-soysuz gibi.
Ülke topraklarının sultan/padişah mülkü sayılması, kulunuz – bende’niz şeklinde kendilerine hitap edilmesi, asarsın – kesersin diye ruhsat verilmesi ve hanedan mensuplarının first man, first lady, first baby, first boy, first girl, first bridegroom sayılması Türkler Müslümanlığa girdikten sonra İslam kaynaklı olmasa da Arap ve 1071 sonrası Anadolu’ya yerleştiğimizde de Hıristiyanlık olmasa da Bizans etkisidir.
Osmanlı içtimaî hayatı normal devrinde yöneten (saray) ve yönetilen (reâya) olarak 2 kısımdır. Kamu düzeni ise seyfiyye (vüzera, ümera) ve ilmiyye (kudât, ulema), kalemiyye (bürokrat), olarak 3 sınıftır. Dinsel hukuk, Müslim (ehl-i sünnet) ve gayrimüslim (zımmî) olarak 2’ye ayrıldığı için Alevî/Kızılbaşlar hukuka bile tâbi değildir.
Osmanlının son dönemi paralel müsabakalarıdır. Saraydaki şehzade ve sultaniçeler etrafında örgütlenen partilerden merkezde ve taşrada derin teşkilatlı dinî güç odaklarına, şehirlerin sözü geçenleri âyan ve eşraftan ekip olarak Devlete diş geçiren İttihatçılara, sosyo-ekonomik düzene hâkim Levanten-Avdetî-Rum-Ermenilerden tahsilât ve adam devşirme için gelen ecnebilere – misyonerlere değin çok paralelli bir hayattı bizimkisi. En altta kalanın ve canı çıkanın kim olduğunu tahmin edersiniz.
Cumhuriyet denilen zihinsel ve toplumsal devrimle “sınıfsız ve kaynaşmış bir kütle” oluşturulmaya çalışıldı. Neden sonra eski hastalıklarımız nüksetti ve sosyete, ticarî burjuvazi, genelkurmay, yüksek yargı ve bürokrasi, bazen iktidar-muhalefet ve bazen sol-sağ olarak temayüz eden sınıfsallığı oluştu. Ve son dönem itibariyle Osmanlı’nın son demindeki paralellerimize de kavuştuk.
Küresel oynama iddiasındaki bir dinsel sıklet merkezi kendileri öyle düşünmese bile başkaları tarafından öyle görülebilir. Üst üste kazanma ve yüzdesini arttırma rekorları kıran bir parti hükmettikleriyle hem yanındakilerce hem de karşısındakilerce öyle algılanabilir. İktidar/Muktedir olma işleri vücut geliştirme (body building) sporu gibidir; hem gereğinden fazla kaslı gözükürsünüz hem de kuvvet olarak göründüğünüz kadar güçlü değilsinizdir. Ama seçilmişliği içsel dünyanızda Peygamberlik makamı Allah’ça atanmışlık gerektirdiği için kendinizi onun bile üstünde görebilirsiniz. Yüce parti ve yüce mensupları.
Dış ülkelerden ve istihbarat servislerinden kaç paralel, kaç eşkenar üçgen ve kaç beşgenimiz var bilemiyoruz. Bildiğimiz, en altta kalanın ve canı çıkanın yine aynı olduğudur. Fakat bir farkla; artık keyif almaktadır.
Dönem itibariyle gidişatımız hayrolsun! Geometri sağ olsun!