Türkiye Yeni Atatürk’ler Çıkarır’mı!

90

 

Türkiye tarihinde ilk defa halkoyu ile cumhurbaşkanı seçti. Seçim meşrudur. Kazanan da meşru yoldan gelip cumhurbaşkanı olmuştur. Seçilen şahsın Türk Milleti ile bir sorunu olduğundan, ben cumhurbaşkanı seçilen bu zatı tebrik etmiyorum. Çünkü ben bir Türk’üm!

 

Ancak cumhurbaşkanlığı makamına seçilen kişi, Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti devletine yasaların üzerine yüklediği görevler çerçevesinde hizmet ederse, ben de ona saygı gösteririm.

 

Şunu öncelikle belirtmek lazım ki; Recep Tayyip Erdoğan, kazandığı seçimlere bakılarak yada hangi nedenle olursa olsun başarılıdır. Bunda benim de içinde bulunduğum muhalif anlayışın, hangi haklı  sebeplere dayanırsa dayansın, başarısızlığının önemli bir rolü vardır.

 

Türkiye onca sorun yaşarken ve tablosu en azından Türkler için negatifken yine R.Tayyip Erdoğan’ın halk tarafından bu kadar desteklenmesinin iyi anlaşılması gerekiyor. Bunla kendini görevli hissedenler bu analizi yapsınlar. Benim bahsetmek istediğim ise başka bir şey…

Seçim sonuçları göstermiştir ki; günümüzde hala %40 seçmen kendisini fikren Türk Milleti’ne, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine ve Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığını sürdürmektedir. Hem de onca farklı türde insan yetiştirme çabalarına rağmen!

 

RTE ve AKP, göreve geldiklerinden bu yana, topluma açıkladıkları görüşlerinde ve yaptıkları icraatlarında daima cumhuriyetin temel ilkelerine ve Atatürk Türkiyesi’ne aykırı bir şekilde davrandılar. Bu durum aksine düşünen insanlarında muhalif düşünmesine ve davranmasına yol açtı. Ancak bu muhalif kitle, hiç bir seçimde RTE ve AKP karşısında başarılı olamadı.

 

Şimdi bu cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra, RTE ve AKP’ye muhalif olan kitlenin psikolojisi yine darmadumandır. Her güreşte yenilen pehlivanın, yeteneklerine ve gücüne bakmadan yeniden güreşmeye doymaması gibi bir ruh halindeler. Ve böyle olursa da hep yenileceklerini düşünüyorlar.

 

Aslında onlar, bu sonuçları önceden görmüştüler ve sonralarının  ne olacağı karamsarlığındaydılar. Seçim sürecinde bir araya geldiğim insanlar ve özellikle kadınlardan “Bir Atatürk daha çıkar’mı?” sorusuna muhatap oldum. Ve ekliyorlardı “Bir Atatürk daha gelmez!”

 

Benim de zümrelerine dâhil olduğum bu insanlar, seçim yenilgilerinden ve gidişattan son derece rahatsızlar. Bu rahatsızlık bir ümitsizlik hali de yaratıyor.

Bizim gibi insanlar da, Türk Milleti’nin önüne bu ümitsizliğin yerine doğru temellere dayalı ümitler ortaya koymalıdır ki; Türk Milleti ve Türk Devletinin yaşam damarları canlı olsun.

 

Onların “Bir Atatürk daha çıkarmı?” sorusuna bende “Şartlar oluştuğunda bir değil binlerce Atatürk çıkar, siz Türk anaları Atatürkler doğurmuyormu zannediyorsunuz?” diye cevapladım. “Şartlar oluşmadımı?” diye sorularına devam ettiler. Ben de onlara, Atatürk’ün Samsun’a doğru yola çıktığında başta başkent İstanbul olmak üzere  bütün yurdun, yabancı asker  ve gemilerle işgal altında olduğunu anlattım ve şartların daima yeni ve büyük liderler ortaya çıkartacağını söyledim. Gözleri parladı!

 

Herkes şapkasını önüne koyup bir düşünmelidir. Türk Milletini, çaresiz ve ümitsiz bırakmak kimsenin hakkı değildir. Bu nedenle Türk halkının ve özellikle gençlerin ve kadınların rüyalarını anlamak ve onların ruhuna dokunmak gerekiyor. Eğer “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” diyerek yaşayan, Türk bayrağına bağlı ve önder olarak önüne Mustafa Kemal Atatürk’ü koyan insanlar, yenilgiyi alışkanlık gören bir ruh haline bürünürlerse, işte o zaman yandığımızın resmidir. Onun için bütün Türkleri, mücadeleye davet ediyor ve herkese “nerede kalmıştık” diye soruyorum…