Seçim Sonuçları

91

 

Ben bu yazıyı yazarken, oy kullanma henüz tamamlanmamış ve saat 14.15 idi.

Ama seçim sonuçları diye başlık yazmamın elbette bir nedeni var.

Bakın, seçim sonuçları ne olursa olsun, ülke, çok ciddi tehlikeli oligarşik bir ekip ve tehlikeli bir kişilik ile karşı karşıya.

Bir kişi veya ekip girdiği bir seçimi ne olursa olsun almalıyım diye düşünür ve uygularsa, bu anlayış çok tehlikeli bir anlayıştır ve sonuçları çok ağır olur. Seçime elbette kazanmak için girilir. Ama her şeyi yakıp yıkarak seçim alma düşüncesi asla doğru, demokratik, hakkaniyetli, ahlâki, hukuki olmaz.

Tayyip ERDOĞAN diyor ki;

” Bunların kutsalı yok, reklamlarımızı yasaklattılar da ne oldu, biz yine devam ettik.”

Kutsalı yok dediği camia Milliyetçi Hareket Partisi camiası. Bu camiaya kutsalı yok diyebilmek için bir insanın nasıl bir insan olması gerekir, kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Aynı cümle içerisinde, yasaklattılar ama, biz yine yayınlatmaya devam ettik diye bir söz. Bu durumda nasıl bir yol takip edeceksiniz, nasıl bir tedbir alacaksınız, inanın çaresiz ve sadece seyirci kalıyorsunuz, başka ne yapılabilir?

Aynı ERDOĞAN diyor ki;

“Adayın biri, zamanın darlığından şikâyet ediyor. Keşke biraz daha zaman verseydik, biraz daha eğlenirdik.” Bu söze ne diyebilirsiniz? Bu kadar ciddi bir konuda bu kadar ağır bir sözü nasıl cevaplayabilirsiniz? Çaresiz ve seyirci kalmaktan başka ne yapılabilir?

Seçimi alacağım rahatlığında oluyorsunuz  ama, İl Başkanı olmayan Van’da yanınıza BBP Van İl Başkanı diye birini alıyorsunuz.

Seçimi tamam diyorsunuz, ama kutsalı yok dediğiniz MHP’nin tabanına Ülkücü Kardeşlerim diye hitap etmek gibi bir ilginçliği yapıyorsunuz. Böyle bir kişiliğin adını koymaya benim terbiyem müsaade etmiyor, kamuoyunun takdirlerine sunuyorum. Soruyorum size? Böyle bir kişilik karşısında ne yapabilirsiniz? Siz bin tane değerlerle düşünüyor ve topluma, devlete, millete zarar vermemek için uğraşıyorsunuz ama, karşınızdakinin böyle bir derdi yok.

Seçim çantada keklik diyorsunuz ama başkalarının kimlikleri ve mezheplerini kullanmaktan çekinmiyorsunuz.

Seçimi aldık, zaten çok önceden kitaplara yazdık diyorsunuz, ama, 20 tane televizyon 24 saat tek taraflı yayın yapmaktan çekinmiyor, utanmıyor, devletin kanalları dâhil.

Değerli okurlar; karşı karşıya bulunduğumuz kişilik ve onun bir avuç adamının psikolojisi karşısında seçim sonuçlarını demokratik bir ortamda ve normal seçim yapılıyormuş gibi değerlendirmeyin, lütfen. Çünkü bu kişilik ve psikoloji ile mücadele edebilmek için siz de onlar gibi olmalısınız. Ama, bu kişiliğe sahip olabilmek mümkün değil. Ancak, çok özel ve bir fanus içerisinde yetişmiş olmak gerektir.

Bir insan, daima, her yerde, her şeyi kullanıp istismar edemez. Bunu herkes yapamaz.

Bir adam çıkıyor, ERDOĞAN’A oy vermek, imanın yedinci şartıdır diyebiliyor.

Milliyeti, kullan, dini kullan, aileyi kullan, tarihi kullan, dili kullan, bayrağı kullan, kişileri kullan, partileri kullan, parayı kullan, devletin bütün kaynaklarını kullan, yargıyı kullan, yoldaşını kullan, kanunları kullan, emniyeti kullan, her şeyi, ama her şeyi kullan ve bütün bunları istismar ederek, yalan söyleyerek ve hiçbir değer yargısı taşımadan kullan.

Tarihte bunun örneğini görmek mümkün değil ve bütün bu istismarları, yalanları sadece ve sadece kendi pisliklerini örtmek, gizlemek, unutturmak, delilleri ortadan kaldırmak için kullan.

Ne yapabilirsiniz?

Bu anlayışla nasıl baş edebilirsiniz?

Peki, tamam da kardeşim, ne yapacağız diye sormak sizin de hakkınız elbette…

Mücadeleye, taşıdığımız değerleri yaşatarak mücadeleye devam edeceğiz. Başka bir yolu yok. Anlatacağız, yazacağız, sabırla, metanetle, yılmadan, korkmadan mücadeleye devam edeceğiz. Mücadelemizin olumlu sonuçlarını ne zaman alırız diye düşünmeden ve mutlaka olumlu sonuçlar alacağımıza olan inancımızı kaybetmeden mücadeleye devam edeceğiz. Seçim sonuçlarına takılmadan, ama, demokrasiye olan inancımızı her şeye rağmen kaybetmeden mücadeleye devam edeceğiz.

Unutmayalım ki, keser döner sap döner, gün gelir hesap döner ve inancımız da odur ki, iyilik, sonunda kötülüğü yener.