21. Yüzyılda İlim-İslam ve Cumhuriyet-2

63

İslam’da okul, Allah’ın kelam ve kudret sıfatıyla yazdığı ayetlerinin keşfedildiği, okunduğu,öğretildiği ve uygulandığı yerler olması sebebiyle belki de Camiden daha faziletli mekânlardır. Camiyi Hıristiyanların kilisesi gibi kutsallaştırmak ve hayattan dışlamak Camiye yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Ben Müslüman’ım deyip sadece cumaları ya da bayramları camiye gidenler, bunu bir kere daha düşünmelidir.

Cami Allah’ın evi değildir, Allah’ın evi insanın kalbidir. 21. yüzyıl duvarları Allah’ın evi olmaktan çıkaracağımız ve bütün kalpleri Allah’ın evi yapacağımız zamandır.

Türkiye nüfusunun % 80’i 30 yaş ve aşağısı genç nüfustur. Türkiye’nin bu yapısı kendisinin sürekli rahatsız edilmesini sağlamaktadır. Bununla birlikte Türk Cumhuriyetlerinde 200milyonluk din ve dil birliği olan bir değer ortaya çıkmıştır. Bu nedenlerle Türkiye mutlaka devlet adamı yetiştirmelidir. Atatürk’ten sonra o hasretimize cevap gelmedi. Bu insan unsurunun bir de nitelikli insan unsuruna dönüştüğünü düşünün!3,5 milyon nitelikli insan unsuru olan İsrail, 250 milyonluk Arap âlemine kök söktürüyor.

Maalesef Türkiye’de nitelikli insan yetiştirecek aileler planlama yaparken, niteliksiz insan yetiştirecek aileler çok çocuk yapıyor.

Türk Eğitim sisteminden ABD ve Batının elini ayağını çekmemesinin sebebi budur ve maalesef AB’ye uyum adına AK Parti eğitimde büyük bir oyuna gelmiş ve sistemi yeni bir devlet kurarmışçasına kökten değiştirme yanılgısına düşmüştür.

Anadolu’nun medeniyetler beşiği olması bin yıldan fazla üstünde yaşamakta olan insanımızın genetiğini etkilemiştir. Anadolu’nun bu özelliği genlerimizde kayıtlıdır. Bu konuda bizde genetik bir kültür bulunuyor, o nedenle biz, Anadolu’daki medeniyetlerin şuur altımızda bıraktığı değerleri taşıyoruz ve diğer milletlerden farklılığımız ve her türlü gelişmeye yatkınlığımız buradan kaynaklanır.

Batıda yer altı yoktur, yer üstü ise tükenmiştir. Türk dünyasında ve Türkiye’nin ilgi alanında olan; Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika’da ise yer üstü ve yer altı hala bizi bekliyor.

Cumhuriyet, bizim kuşak ve sonrakiler için bedava bulunmuş bir nimettir. Onu bize emanet edenlerin çilesini hayal bile edemeyiz.

Cumhuriyetin kıymetini etrafımızdakilere bakarak anlarız. Etrafımızdakilerin topraklarından petrol, altın fışkırıyor ama yiyemiyorlar, başkaları yiyor. Bunu bize yapamadılar, buna Cumhuriyet engeldir. Onun için Cumhuriyet ve din sürekli karşı karşıya getiriliyor, bunu dindarlar da dinsizler de din tacirleri de yapıyor.

Cumhuriyetin çelik çekirdeğini TSK oluşturuyordu. TSK’da elit kadroyu siyasallaştırdılar.

Siyasallaşan bu kadrolara ABD ve NATO’nun etkisiyle darbe üstüne darbe yaptırıldı.

Silahların gölgesinde Türkiye soyuldu ve nihayetinde TSK, İslam’la çatışan konuma sokuldu.

TSK’ da yapılmakta olan yeni düzenlemeyi fırsat bilenler, tenkitte aşırıya kaçarak TSK üzerinden Cumhuriyeti dinamitlemeye çalışıyorlar.

Yapılması gereken şey TSK’yı ilim ve teknoloji ile donatmak, Cumhuriyetin çekirdeğine ilmive teknolojiyi koymak ve TSK’yı ülkenin çelik zırhı haline getirmektir.

Daha önce de Türkiye’de ideolojik çatışmalar vardı. Bu çatışmalar yüzünden fidan gibi gençler gençliğine doymadan gitti. Berlin duvarı yıkılınca hepsi bitti. Şimdi de laik- anti laik,Sünni- Alevi, Türk – Kürt çatışmaları tezgâhlanıyor. Bu tezgâha düşüp kendi vatanına ihanet eden soysuzlar vardır ve o soysuzlara hiçbir şey emanet edilemez.

Günümüz insanının İslam anlayışında çürüme emareleri baş göstermiştir. Dinin ülke aleyhine kullanılması, dinde saygın sektörünün oluşması, Arapçılığın öne çıkarılması, dinin ideolojileştirilmesi, mabedin siyasallaşması, hurafenin dinleşmesi gibi hususlar insanımızın İslam anlayışında çürüme oluşturmaktadır.

İnsanlar bu gün söylediklerini yarın değiştirebilirler, ondan vazgeçebilirler, son söz ve değişmeyen söz Allah’ın ve Peygamberindir.

Türkiye toplumu tam bir din cahili topluma dönüşmüştür. Bu toplumun dini hassasiyeti varama yanlışı çoktur. Bu cehalet nedeniyle bir kısım Müslümanlar, Cumhuriyete düşman hale gelmiştir ve bir kısmı da cahil bağlılığının getirdiği dini(!) sebep ve saiklerle Cumhuriyetin kazandırdığı ve gittikçe kaybolan değerleri umursamamaktadır. Bazıları da vatanın bölünmesi talebine dini(!) gerekçelerle hoşgörüyle bakılabilmektedir.

Bölücülerin taleplerine ayet ve hadislerle destek çıkan ve o taleplere İslam’da yer bulan din cahilleri türemiştir ve onlar için bir kavmin mensubu olmak önemli değildir ve onlar dini cehaletleri yüzünden aslını inkâr eden haramzadelere dönmüşlerdir. Ne acıdır ki Kurtuluş Savaşında da aynı tipler din adına işgalcileri destekliyorlardı.

Cumhuriyet idarecilerinin en büyük hatası, İslam’ı Cumhuriyete engel görüp insanları İslam’dan uzak tutmaya çalışmaları ve insanları din cahiline dönüştürerek Allah ile kul arasına aracıların girmesine seyirci kalmalarıdır.

Sonunda Türkiye, din duygusu beslenip geliştirilmeyen din cahili insanların arzusuna ramolma noktasına gelmiştir. Türkiye’de yapılması gereken en doğru şey; Müslümanların, İslam’ı en doğru şekilde öğrenmesini sağlamaktır.

Hz. Peygamberin tebliğ ve tatbik ettiği Kuran’daki İslam, Türkiye’de barışın, huzurun, ilmin ve ilerlemenin temeli olacaktır. Yapılması gereken en elzem ve en önemli şey Müslümanları dini cehaletten kurtarmaktır. Bu sağlandığı takdirde 21.yüzyıl Türkiye’nin olacak bütün mükevvenatın özlediği medeniyet Anadolu topraklarında yeniden vücut bulacak, bütün insanlığı ve mükevvenatı sıcaklığıyla sarıp sarmalayacaktır.