ZAMBAK: Herkese Eşit Verimli Belediye

57

Söz verdiğim gibi bugün uzaktan belediye yönetimi, hizmeti
sistemini, Yalova Belediyesi’nin Zambak sistemini anlatacağım. Proje değil,
sistem. Yeni seçilen belediye başkanı kaldırıncaya kadar tıkır tıkır işlemiş.
Yakup Bilgin Koçal 1999’da Yalova’ya belediye başkanı olmuş. Makamına gelen
kutlama çiçekleri solmadan deprem felaketiyle karşılaşmış. Yıkım yeni bir
yapımın tohumudur demiş ve yeniden tasarıma, hani re-engineering dedikleri işe
girişmiş. İki soru sorduk diyor:

 

-Kurumu nasıl daha verimli çalıştırabiliriz?

 

-Rüşveti, torpili, her türlü ayrımcılığı ve partizanlığı
nasıl yok ederiz?

 

Bu amaçlar için bir takım kurmuşlar. Yoğun teorik eğitim ve
danışmanlık hizmeti almışlar. Yönetim biliminde ortalık moda kelime ve
kavramlarla kaynar. Toplam Kalite Yönetimi, Süreç Yönetimi (ki Toplam
Kalite’nin de taşıyıcı kolonudur) ve benzeri derinliklere dalmışlar ve
boğulmadan çıkmışlar. Bu sözlerden bir öz çıkarmak için kolları sıvayıp işin
içine girmeniz gerekir. Bir eliniz fiilde, bir eliniz kütüphanede olmalıdır.
Marifet pratikle teoriği birleştirmektir. Yoksa tek başlarına bunların ikisi de
işe yaramaz.

 

 

 İlk adım sistem
analizi. Koçal bu işleme, “mahsusun makule tercümesi” diyor. İsterseniz buna
tikelin genele çevrilmesi, isterseniz tüme varım, isterseniz gözlenen, elle
tutulanı genelleştirip teoriyi, tasarımı çıkarmak deyin. Bilgisayar
mühendisleri ve işletmeciler sistem analizi derler. İşin kalbidir.

 

20 kat verim artışı!

Belediye’ye gelen bütün müracaatların, akış diyagramını
çıkarmışlar. Yani Al-Harezmi’nin algoritmalarını hazırlamışlar. Vatandaşın da
başkasının da “iş takibi”ne gerek kalmamış. Sadece taleplerin alındığı noktalar
kalmış. “Hizmet Masaları dışında hizmet üreten tüm birimleri kurumun mutfağı
kabul edip, vatandaşla irtibatı kesilmiş oldu.” diyor başkan. 359 tip dilekçe,
164 tip şikâyeti ve bunların her birinin nasıl akacağını, nerelerden geçip
nasıl sonuçlandırılacağını tanımlamışlar. Böylece aynı işler her zaman aynı
şekilde sonuçlanır hâle gelmiş. Weber’e göre de devlet, algoritmalar demektir.
Bana başka, ona başka sonuç veren devlet devlet değil, çürümüş, keyfî
saltanattır.

 

2004’te Koçal görevi bırakmış fakat 2009’da tekrar seçilmiş
ve sistemi tamamlamış. Sonra bakın neler olmuş: “Verim %2000 arttı” diyor.
Nasıl ölçtü bilmiyorum ama buyurun size bazı ölçmeler: 40 günde verilen inşaat
ruhsatı 82 saatte verilir olmuş. İskân verilmesi 30 günden 70 saate düşmüş. Bir
ayda verilen imar durumu, bir saatte verilebilmiş. Bütün hizmetlerin ortalama
tamamlanma süresi 20 günden 25 saate düşmüş. 
Bu son rakamları verim ölçüsü alırsanız 20 x 24 / 25, gerçekten %2000
gibi bir sonuç çıkıyor. (Abartmayalım, %1920 ediyor!)

 

Mutluluğun resmi

Vatandaşın hissettiği değişiklikler şöyle sıralanıyor: Kamu
binası ihtiyacı yarıdan aza düşmüş. Torpil, rüşvet, partizanlık, ayrımcılık
fırsatları yok olmuş. Bilgisayara iltiması programlamayı unutmuşlar anlaşılan.
Ve personelin %70’i evden çalışmaya başlamış.

 

Koçal daha bir dizi olumlu değişiklik sayıyor. Bazılarını
tam kavramak için tekniğe girmek lazım. Belki en önemlilerinden biri, vatandaş
memnuniyetinin objektif biçimde ölçülebilmesi. Bu yolla pürüz çıkarabilen noktalar,
algoritma değişikliğiyle, akışın farklı yönlendirmesiyle yok edilmiş. Böyle
sistemlerin en güzel taraflarından biri de personelin kendi kendisini
ölçebilmesi ve verimini diğer arkadaşlarınınkiyle karşılaştırabilmesidir. Bu
çalışmanın mükemmele yaklaştırılmasında en güzel metotlardan biridir. Ceza
vermeden, azarlamadan, bağırıp çağırmadan, gittikçe daha verimli çalışan,
üstelik işini de iş arkadaşlarını da seven ekiplere kavuşursunuz. Biliyorum;
bir zamanlar ben de yapmıştım.

 

Demokrasi ve toplum sermayesi

Fakat her şeyi programlayamıyorsunuz, algoritmaya
sokamıyorsunuz. Pek güzel bir misal veriyor başkan. Aynı zamanda bir demokrasi
uygulaması. Yalova’nın Rüstem Paşa Mahallesi’nde Mahalle Meclisi, 16 yatırım
talep etmiş. Belediyenin bunların hepsini birden gerçekleştirecek kaynağı yok.
O halde bunları bir öncelik sırasına sokmak gerek. Kime sormalı? Talep edenlere
sormak en iyisi. 16 projenin de maliyetlerini çıkarmışlar ve toplam bütçeyi de
vatandaşa açarak sormuşlar: “Sizce bunlardan hangilerini yapmalıyız?”

 

Sonucu Başkan Koçal anlatsın: “…yatırımların öncelik
sıralamasının belediyenin web sitesi üzerinden vatandaş tarafından yapılmasını
istedik. Evlerinde, işyerlerinden internet bağlantısı olanlar buralardan,
imkânı bulunmayanlar ise, o tarihlerde internet şimdiki kadar yaygın olmadığı
için, mahalle içinde birkaç noktaya yerleştirdiğimiz kiosklardan yararlanarak
tercihlerini yaptı. Beş bin civarında seçmeni bulunan mahalleden 3635 kişi
e-demokrasi uygulamasına katıldı. Gezi alanı, çocuklar için mini halı saha ve
yol gibi toplam dört yatırım öncelik aldı ve gerçekleştirildi.”

 

 

 Kuzey İtalya’yı zenginleştiren toplum sermayesi ve demokrasi
hikâyesine yurdumda şahit olabileceğim kaç yer vardır? Merak edenler Kuzey
İtalya örneğini “Alt Akıl- Aptallar ve Diktatörler” kitabımdan okuyabilirler.
Fakat aynı zenginleşme Güney İtalya’da olamıyor. Çünkü orada tepeden aşağı
iletişim, mafya, tepede büyük adamlar ve aşağıda onların küçük adamları hâkim.

 

Bir sonraki seçimle başkan değişmiş ve işleyen sisteme
2014’te son vermişler. Niçin? Bilmiyorum. Belki bir sebebi vardır ve söylerler.
Hâlbuki Devlet Personel Daire Başkanlığı, 2013 yılında Yalova örneği üzerinden
bütün ülkede uygulama kararı almış. Olmamış.(Alıntı: https://millidusunce.com/)